Arz, talep, algı ve ekonomi; Provokasyonun genel tanımı ile başlar ve stratejiler ile devam ederken küçük bir dokunuşta çığ etkisi yaratabilir algı kavramı ile.
Algı yaratabilmenin küçük bir anahtarı da kıskançlıktan geçer. Bir diğerinden daha iyi olma çabası.
Beklememek İçin Beklemek
Hastane kayıt sırasını izlerken fark ettim; Çoğu insan ilk sırayı alabilmek için 07:00 da başlayan kabule 05:00 da gelip bekliyordu. Amaç sorarsanız az beklemek ve işini hemen bitirme girişimiydi fakat iki saat beklediğinin farkında değildi.
Tam saatinde gelecek olsa en fazla bekleme süresi on ile yirmi kişi arasında olacağından on dakikalık bekleme süresini aşmayacak ancak bilinç altında yatan öncelik kavramı zedelenecek ve bakın ben ilk girdim yarışını kaybedecek. Kıskançlığın da vereceği hırs ile saat 05:00 da gelenin önüne geçmek için bir sonraki gün 04:50 de gelerek bekleme süresini arttırıp kıskançlığını baskılayacak.
Durumu yüzeysel olarak gören kişilerde bağnazca; hastanelerde kuyruk var demek ki hizmet düşük deyip kendi kara siyasetini anlatacak. Başka bağnazlarda aynen inanıp burası Türkiye ne beklersin ki deyip durumu alevlendirecek. Hepsi bir kıskançlık dokunuşu ile nerelere gider kim bilir.
Arz Ve Talep
Ekonomiye girişte ilk öğretilen; talep arttıkca arz düşer ve arzın mali bedeli artar. Eğer talep yoksa arz fazlası oluşur ve mali değerler düşer. Talep gündelik ihtiyaç doğrultusunda olduğu taktirde denge her zaman korunur.
Tam burada arz değerini arttırabilmenin yegane yoludur algı yaratmak. Bir ürünün yetmeyeceğini ve sınırlı üretildiği algısını yaratırsanız kıskançlık da devreye girer ve talep de fazlalık hatta aşırılık yaratabilirsiniz böylece arzın mali bedeli artar fahiş pahalılık doğar. Ayçiçek yağı stoğunun kuruduğunu ve yetişmeyeceği algısını yaratırsanız kıskançlığa ve hasete güya yer olmayan Müslüman toplumda izdiham alışverişini sağlarsınız.
Herkes bir diğerinden fazla alabilmek için ailecek savaşa gider gibi market raflarından alabileceğinden fazlasını satın alır. Talep artışı da arz kaynağını gerçekten düşürür ve böylece talep fazlası oluşacağından arz bedeli artar. Kara siyaset artist ve aktrisleri de Türkiye yağ bile yetişemiyor deyip cahilliğiyle bağnaz insanları etkisi altına alır. Bağnaz: Bir inanca, bir düşünceye aşırı ölçüde bağlanıp ondan başkasını düşünemeyen, ondan başka her öğretiye, her inanışa karşı olan (kimse).
İslamiyet‘te bağnazlık yasaktır. Güya İslamiyet’in çoğunlukta olduğu ülkede yasak olan tüm kavramlar cebimizde ve kaosumuzun sebebi. Birileri sırf rant elde edebilmek için bu kara siyaseti cahilce sürerken geride kalanlar koyunluktan öte olamamakta. Oysa bu Ülkede çoban olup da kültürel ve erenlik açısından çok gelişmiş ve becerikli insanlarda var. Madem koyunluğu seçip çobana ayak uyduracağız, toplumsal yaralarımızı sürekli kaşıyıp rant elde etmek isteyen çobanları değil de gerçekten işinin üstadı çobanlardan kaval dinleyelim…