MÖ 70’lere ait olan Antikythera Düzeneği’nin o dönemin koşullarında olması imkansız olan teknoloji ve bilgilere sahip olması bilim insanlarını şaşırttı
Antikythera Düzeneği, MÖ 70’lerde ‘var olmaması gereken’ teknoloji ve bilgilere sahip olmasından dolayı bilim ve teknoloji tarihçileri için gizemini korumaya devam ediyor. College London Universitesi‘nden (UCL) bir grup bilim insanı uzun süren çalışmaları sonucunda Antikythera Düzeneği’nin ‘gerçeğe en yakın’ 3D modelini çıkarmayı başardı. Prof. Tony Freeth liderliğinde bir grup bilim insanı, düzeneğin sırlarından büyük bir bölümünü çözerek geçen Mart ayında çalışma raporunu yayınladı. Demirören Haber Ajansı’na (DHA) yaptıkları bilimsel çalışmayı anlatan Prof. Freeth, Antikythera Düzeneği’nin, MÖ 70’li yıllarda astronomik tahminler yapmak için ileri bir teknolojiyi kullanan ve küçük bronz dişli çarklardan oluşan bir hesaplama aracı olduğunu ortaya koyduğunu söyledi.
Profesör Freeth, Antikythera Düzeneği’ni “Güneşin, ayın ve gezegenlerin konumunu hesaplayarak tutulmaları ve özelliklerini tahmin eden ve bu tahminleri ön ve arka kadranlarda görüntüleyen Antik Yunan astronomik hesaplama makinesi. Çok sofistike çıktılara sahip olağanüstü bir cihaz” olarak tanımlıyor.
‘TAM BİR GİZEMDİ’
Profesör Freeth, Antikythera Düzeneği’nin bulunuşuyla ilgili verdiği bilgilerde “100 yıl önce, bir sünger dalgıcı, Akdeniz’deki Antikythera Adası yakınlarında, MÖ 70’li yıllara ait olduğu belirlenen antik Yunan tarihi eserleri ve hazineleriyle dolu bir gemi enkazı keşfetti, ancak özellikle bir parça eser gibi görünmüyordu. 82 bronz parçadan oluşan bu keşif, bir tür cihaz gibi görünüyor ama diğer eserlere nazaran önemli görünmüyordu. Parçalar, belli bir süre sonra incelenmek üzere Atina’daki Yunan Ulusal Arkeoloji Müzesi’ne götürüldü. Parçaların ilk incelenmesinden sonra üzerlerinde, o dönemde var olmaması gereken ve büyük bir şaşkınlık yaratan hassas matematiksel dişli çarkların olduğu anlaşıldı. O andan itibaren, bu şeyin ne olduğu konusunda büyük tartışmalar oldu. Tam bir gizemdi” ifadelerini kullandı.
Bilim insanları, uzun yıllar süren çalışmaların sonunda parçaların tek bir ‘cihaza’ ait olduğunu keşfetti ve üzerindeki yazılar sayesinde astronomiye ait bir cihaz olduğunu tespit etti. Ancak Antikythera Düzeneği’nin üzerinde bulunan ve bazıları bir madeni para büyüklüğündeki dişli çarkların keşfi, bu mühendisliğin MÖ 70’lerde nasıl var olabildiği konusunda bilim insanlarını şaşkınlığa uğrattı.
‘ÇEMBERSEL KADRANLARIN NE İŞE YARADIĞINI BİLMEK İSTİYORSANIZ ÜZERİNDEKİ NUMARAYI SAYACAKSINIZ’
Geleneksel 2D X-ray (röntgen) ile büyük parçalar üzerinde birbirine yapışmış ve örtüşen farklı büyüklüklerde 30 dişli çark ortaya çıkartıldı. Bu noktadan yola çıkarak bilim insanları ve uzmanlar, teknolojisini ve bilgi birikimini çözmek için bu cihaz üzerinde çalışmaya başladı. 2005 yılında Prof Freeth ve ekibi, Atina’ya giderek Antikythera Düzeneği’ni üç hafta boyunca 3D X-ray cihazıyla filmlerini çekmeye başladı. Bu çalışma sonucunda elde edilen çok yüksek kaliteli veri ve görsellerden yapılan çalışma sonucunda, düzeneğin arkasındaki üç ana daire şeklindeki parçanın hepsinin benzer olduğunu ve aynı kadranın parçası olduğunu buldu.
Prof Freeth düzeneğin üstündeki kadranlar hakkında bilgi vererek “Çok basit bir strateji geliştirdim, düzenekteki kadranın ne işe yaradığını bilmek istiyorsanız, kadrandaki skala bölümlerini saymanız gerekir. Bir süre ölçüp karar verdikten sonra bu kadranın etrafındaki diş sayısının 223 olduğunu fark ettim. Böylece alt arka kadranın bu 223’e dayalı bir tutulma tahmin kadranı olduğuna ikna oldum” dedi. Prof Feeth, böylece bu cihazın yalnızca tutulmaları tahmin etmekle kalmayıp tutulmanın zamanını, gününü ve tutulmaların özelliklerini de gösterdiğini tespit ettiklerini belirtti.
GİZLİ ANTİK YUNAN YAZITLARI
“Düzeneğin ön tarafının farklı bir hikayesi var. Ön kadran Güneş’i, Ay’ı ve eski zamanlarda bilinen beş gezegeni gösteriyor” diyen Prof Freeth, bunun, o dönem için çok ileri bir bilgi olduğunu ifade etti. Yaptıkları keşifle ilgili bilgi vermeye devam eden Prof. Freeth, “X-ışınlarından, parçaların (üst üste yapışmış) üstünde gizli Antik Yunan yazıtları içerdiğini gördük. 2000 yıldır okunmamış ve parçaların içine gizlenmiş. Bu yazıtlardan ikisi, mekanizmanın önünü anlamaya çalışmamız için özellikle önemliydi. Arka kapağın bir kılavuz gibi olduğunu gördük. Düzeneğin çalıştığı temel ilkeleri açıklıyordu” dedi.
Prof Freeth ve uzman ekibi, düzeneğin arkasındaki ve önündeki yazıtlar üzerinde çalışmaya devam etti, çalışmanın sonucunda Ay ve gezegenlerin döngü rakamları olduğunu keşfetti. Prof Freeth bu keşiflerini şöyle açıklıyor: “Bu sayıların antik astronomide bulunması çok şaşırtıcı. Neredeyse bin yıl öncesine ait çok kapsamlı Babil kayıtlarının hiçbirinde ve daha önce Yunan astronomisinde hiç kimse onları bulamadı.”
Çalışma sonucunda ortaya çıkardıkları model hakkında bilgi veren Prof Freeth, “Modelimizin orijinalin bir kopyası olduğunu iddia edemeyiz, ancak bu dolambaçlı 3D bulmacaya yönelik çözümümüz, modelimizin mantığından ve hayatta kalan kanıtlarla tam eşleşmesinden güçlü bir destek alıyor. Antikythera Düzeneği, matematiksel astronomi için bir hesaplama aracıydı” diye konuştu.