Genetik hastalıklarla ilgili farkındalık yaratmayı amaçlayan Genetik ve Nadir Hastalıklar Tanı ve Araştırma Merkezi İntergen tarafından düzenlenen ‘Gluten tehdit midir?’ seminerinde Doç. Dr. Gülay Ceylaner katılımcıların sorularını yanıtlayarak, gluten hassasiyeti hakkında merak edilenleri açıkladı.
İntergen Genetik ve Nadir Hastalıklar Tanı ve Araştırma Merkezi’nin 25’inci yılına özel olarak her ay farklı hastalıklarla ilgili seminer düzenlemeyi planladıklarını belirten Doç. Dr. Gülay Ceylaner, “Çeyrek asrı geride bırakmanın gurur ve mutluluğunu yaşıyoruz.
Bu özel yılı bilgi ve farkındalıklarla taçlandırmak istedik. Her ay düzenleyeceğimiz seminerlerimizin ilkini ‘Gluten tehdit midir?’ başlığı altında Ankara’daki merkezimizde gerçekleştirdik. Düzenlediğimiz seminerimizde büyük oranda genetik yatkınlıkla ilişkili olan bu hastalık grubu için gluten hassasiyetinin belirtileri nelerdir, ne zaman kesilmelidir, şüphelenenler neler yapmalıdır, diğer hastalıklarla ilişkisi nedir gibi çok sayıda soruyu yanıtlayıp doğru noktalarda farkındalık yaratmayı amaçladık” diye konuştu.
“BİRDEN FAZLA SORUNU OLAN VE ŞİKAYETLERİ DEVAM EDENLER HEKİME BAŞVURMALI”
Gluten hassasiyetinin en ciddi formunun çölyak hastalığı olduğunu ifade eden diyen Doç. Dr. Ceylaner, “Çölyak hastalığı genellikle çocukluk çağında başlar. Bağırsak rahatsızlıkları, vitamin emilimlerindeki azalma, gelişim geriliği, cilt problemleri, yürüme zorluğu gibi belirgin belirtileri vardır. Çölyak dışı gluten hassasiyetine ise tanı konulması daha zordur. 20’li yaşlar sonrası ve daha silik belirtilerle karşımıza çıkabilir. Gluten ile ilişkili hastalıkların sonucunda sadece bağırsak şikayetleri, migren veya cilt bulguları olabilir.
Bazı kadınlarda ise gebelik kayıplarına kadar giden bulgulara yol açabilir. Eklem ve kas ağrıları, takı alerjileri olan, sürekli kendisini yorgun hisseden, gebe kalamayan veya gebelik kayıpları yaşayan, ciltte sedef, vitiligo gibi lezyonları olan, tedaviye rağmen uzun süre şikayetleri devam eden herkesin bir sağlık kuruluşuna danışmasını öneriyoruz” ifadelerini kullandı.
“ŞİKAYETİ OLAN KİŞİLERDE GENETİK TANI ÖNEMLİ”
Glutenle ilişkili hastalıkların, bağışıklık sisteminin aşırı tepki vermesi sonucu ortaya çıktığını belirten Doç. Dr. Ceylaner, “Hastalarda serolojik testler ve bağırsak biyopsileri negatif çıkabilir. Bu durumda şikayeti olan kişilerde genetik tanı önemli. Özellikle ailesinde gluten hassasiyeti olan kişilerin daha dikkatli olmasında fayda var. Şüphelenilen her hastadan detaylı bilgilerin alınması ve gerekli görünen hastalara da genetik testler yapılması gerekir. Genetik testler, kişinin gluten hassasiyetini belirlemeye, erken teşhise ve böylece tedavinin daha fazla etki etmesine yardımcı olur” dedi.
“GLUTEN HASSASİYETİNDE UYGULANAN DİYETE HARFİYEN UYULMALIDIR”
Gluten hassasiyeti yaşayan kişilerin, diyetlerine birebir uymaları gerektiğini vurgulayan Doç. Dr. Ceylaner, “Gluten hassasiyetinde uygulanacak diyetlerde buğday unu ile yapılmış yiyecekler yenmemeli. Paketli hazır gıdaların da yemeden önce mutlaka içeriğine bakılmalı. Kesme şekerden, diş macununa hatta şampuanlara kadar kullanılan ürünler gluten içerebiliyor. Çölyakla Yaşam Derneği, glutensiz ürünlerle ilgili detaylı bilgileri internet sitelerinden paylaşıyor. Süt ve süt ürünleri, meyve, sebze, et, balık, nohut, mercimek, fasulye gibi gıdaların mutlaka diyette bulunması gerekiyor” diye konuştu.
Glutene karşı herhangi bir hassasiyeti olmayan sağlıklı kişilerin ise glutensiz beslenmesinin doğru olmadığını belirten Ceylaner, normal ve dengeli beslenmenin önemini vurguladı.