Emrah Kaya, kamış, ağaç, teneke ve boynuzları işleyerek yaptığı Anadolu’nun unutulan çalgılarını tanıttı.
Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından Bitlis’in Ahlat ilçesinde düzenlenen Malazgirt Zaferi’nin 950’nci yıl etkinliklerine katılan öğretmen Emrah Kaya, kamış, ağaç, teneke ve boynuzları işleyerek yaptığı Anadolu’nun unutulmaya yüz tutan çalgılarını tanıttı.
Trabzon’da Güzel Sanatlar Lisesi’nde öğretmen olarak görev yapan Emrah Kaya, başta söğüt, ve kamış olmak üzere çeşitli ağaç türleri ve boynuzları işleyerek, kaybolmaya yüz tutan müzik aletlerini yapıyor. Çimon sanatçısı olan Kaya, gezdiği yörelerde gördüğü müzik aletlerini araştırdığını ve onları yeniden yapmaya çalıştığını anlattı. Bugüne kadar çimon nefir, deblek işkembe def, sipsi, gevreyik düdüğü, dilsiz düdüklük, fırıldak çimon nefir, söğüt düdüğü, zıpcuk armonika, yusufçuk kuşu düdüğü gibi birçok çalgı aletini yaparak günümüze kazandıran Kaya, mesleği geleceğe aktarmak için de Halk Eğitim Merkezi ve kendi atölyesinde kurslar veriyor.
Bitlis’in Ahlat ilçesinde düzenlenen Malazgirt Zaferi’nin 950’nci yıl etkinliklerine katılıp tanıtım yapan Kaya, “Uzun yıllardır çimonun dışında Anadolu’nun kayıp çalgıları ile ilgileniyorum. Dedelerimizin, nenelerimizin bildiği ama bugüne kadar gelmemiş, çalgıları araştırıp, bulup, bununla ilgili yazılar ve makaleler yazıyorum. Kendi atölyemde bunları yapmaya çalışıyorum. Büyüklerden sorup teyit ettikten sonra bunu literatüre kazandırıyorum. Kültür ve Turizm Bakanlığı’na kazandırdığım birçok çalgı var. Bunu kendi öğrencilerime de usta çırak ilişkisi ile anlatmaya çalışıyorum. Atölyemize gelenlere bu konuda yardımcı oluyorum. Kültür ve Turizm Bakanlığımızın düzenlediği bu tür festivallerde tanıtımlar yapıyorum. Bu konuda Kültür ve Turizm Bakanlığı ve Milli Eğitim Bakanlığı’ndan büyük destekler gördüm” dedi.
Doğada kolayca bulunabilen çalı bitkilerini ve boynuzları materyal olarak kullandığını da belirten Kaya, “Özellikle kamış benim önemli ham maddelerimden birisidir. Çünkü insanlar içi boş olan malzemeleri her zaman çalgı olarak kullanmışlar. Hayvanların dersini, işkembesini çalgı malzemesi olarak kullanmışlar. Yaşayan enstrümanların hepsinde bu materyaller var. Bu yüzden bu materyallerin hepsini elimde bulunduruyorum. Kamıştan, balmumuna kadar. Kartal kanadından içi boş boynuzlara kadar bütün materyalleri kullanıyorum. Bazen bu boş bir yağ tenekesine sap olarak geçirilerek yapılan ‘Rebabe’ çalgısı olarak kullanıyorum. Ağaçtan sarılarak yapılan boru şeklindeki nefir çalgısını da yaptım. Keçi boynuzuna sipsi takarak farklı bir nefir çalgısı da elde ettim” diye konuştu.