Amasra’nın en güzel seyir teraslarından biridir Amasra deniz feneri. Deniz Fenerlerini bilirsiniz, en eski deniz feneri, MÖ 7. yüzyılda bugünkü adıyla Kumkale’de yapılmıştır. O dönemler de Sigeon olarak bilinen bu kent Deniz Fenerinin ilk gözüktüğü şehir olarak tarihteki yerini almıştır.
Çeşitli ışık yayıcı sistemler vasıtasıyla, gemilere rehberlik etmek amacıyla kıyılarda yapılan deniz fenerleri yüzyıllar boyunca gemicilere rehberlik etmiş, gerek kalelerde ,gerek limanlarda kendine has yalnızlıkları ile bulundukları yerlere hüzünlü bir hava katmışlardır. Özellikle birazdan bahsedeceğim Amasra Deniz Feneri ise güzelliği ve verdiği manzara ile limana ve denizcilere iki asırdır kusursuz hizmet etmektedir.
Amasra Feneri Nerede
Amasra’nın en güzel seyir teraslarından biridir Amasra deniz feneri. Fenerin bulunduğu Boztepe Adasında bulunmaktadır. Güneşin batışını seyredebileceğiniz Doğu’sunda Tavşan Adası’nı batı yamaçlarından , şansınız varsa önünüzden Geçen yunus sürülerinin de yapmış olduğu akustik deniz gösterisini izleyebilirsiniz
10 saniyede bir 20 deniz mili uzaktan denizcilere selam veren bu eşsiz fenerin merceği dev var ve kurmalı olarak çalıştırıyor. Önce ağırlık kurularak yukarı çekiliyor ve aşağı indikçe fener kristalinin dönmesi sağlanıyor. Bu işlemin gece birkaç kez tekrar edilmesi gerekiyor. Eskiden gaz yakılarak aydınlanan Amasra Feneri, 1960’lı yıllarda elektrikle çalıştırılabiliyormuş. Elektrik kesintisi yaşandığı zaman ise yeniden eski yöntemle çalıştırılmaya devam edilmesi gerekiyor.
Özellikle eşsiz güzellikte koyu ve doğal ortamı ,tarihi yapısı ile gezginlerin uğrak yeri olan Karadeniz’in incisi Amasra’ya gelip de Amasra Deniz Feneri’ni gezmeden bu güzel kentten ayrılırsanız mutlaka eksik bir şeyleri gerinizde bırakacaksınız demektir. Tavsiyelerimizin sonuna Behçet Aysan’ın Deniz Feneri isimli kitabından bir dize bırakalım; “Sabaha karşı böyle bir ağaç hışırtısı, saatin 03’ü vurduğu zamanlar iki yüreği birden ayağa kaldırırdı. Ayaklanan yüreklerden biri Olimpos’a gizlenirdi biri Anadolu bozkırında.
Tam o vakit, suların koşarak rüzgara aktığı gökyüzünün uçsuz bucaksız denizi durulurdu. Bir durulan deniz bendim biri karşı kıyılarda ve sabah onun için bir yol bulurdu akmaya.” (Behçet Aysan)