Alanında uzman gazeteci, hukukçu ve bilim insanlarının TÜBİTAK destekli araştırma projesinde tartışmalar kitap olarak yayımlandı
Türkiye’de alanında uzman gazeteci, bilim insanı ve hukukçular TÜBİTAK destekli araştırma projesi “Unutmak ya da Unutmamak: Unutulma Hakkının Gazetecilik Perspektifinden Uygulanabilirliği” konulu çalışma için bir araya geldi.
Doç. Dr. Elif Korap Özel, Doç. Dr. Şadiye Deniz ve Dr. Şükran Pakkan’ın gerçekleştirdiği araştırmanın sonuçları, Nobel Yayınları tarafından “Unutmak ya da Unutmamak: Unutulma Hakkının Gazetecilik Perspektifinden Uygulanabilirliği” ismiyle kitap olarak yayınlandı.
İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi (İKÇÜ) yürütücülüğünde gerçekleştirilen ve TÜBİTAK tarafından desteklenen “Dijital Hafızada Unutulma Hakkı: Gazetecilik Perspektifinden Uygulanabilirliği: Türkiye’de Bir Alan Araştırması” isimli proje kapsamında alanında uzman gazeteci, akademisyen ve hukukçularla görüşüldü. Projenin danışmanlığını Gedik Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi Dr. Ural Aküzüm üstlendi.
Araştırma hakkında bilgi veren İKÇÜ Medya ve İletişim Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Korap Özel, “Arama motorlarının herkes hakkında, her bilgiyi, her isteyen için erişilebilir kılması kişilerin ‘unutulmayı’ bir hak olarak talep etmesine yol açtı. Ancak bu hak, doğru haberlerin de silinmesine yol açabilir. Bu nedenle, mutlaka bir denge kurulması gerekiyor” dedi.
Türkiye’de unutulma hakkı kavramına ilişkin özel bir yasa bulunmuyor ancak Anayasa ve Kişisel Verilerin Korunması Kanunu, kişilerin verilerini sildirebilmesine olanak tanıyor. Doç. Dr. Korap Özel, Kişisel Verileri Koruma Kurulu’nun (KVKK) yeni düzenlemesinin hemen ardından TBMM‘de Sosyal Medya Düzenlemesi’nin yapıldığını hatırlattı.
Böylece kişinin geçmişte yaşadığı bir olaya ilişkin haber, ses, fotoğraf, görüntü veya video kaydının internet üzerinde yapılan yayınların kamuoyuna yansıması nedeniyle oluşan mağduriyetin giderilmesini amaçladığını anlatan Doç. Dr. Korap Özel, ancak gazetecilerin bu hakkın uygulanmasıyla ilgili kırmızı çizgilerinin olduğunu söyledi: “Türkiye’de gerçekleştirdiğimiz saha araştırması 20 ay sürdü ve proje boyunca 39 gazeteci, 11 hukukçu ve 10 akademisyen olmak üzere toplam 60 katılımcıyla görüşüldü.
Katılımcılar unutulma hakkının ifade özgürlüğüne ve tarihsel kayda zarar verebileceğine dikkat çekti. Gazeteciler özellikle tecavüz, çocuk istismarı ve yolsuzluk gibi bazı suçlara ilişkin haberler, kamuoyuna mal olmuş kişilere ilişkin haberler, mahkumiyet kararının kesinleştiği, suçun tekrarladığı durumlar ve tarihsel veri niteliğindeki içeriklere ilişkin haberlerin silinmesine karşı çıkıyor. Buna karşın çocuklar, haberdeki bilgilerin hatalı olması, içeriğin habere konu kişinin fiziksel ve psikolojik sağlığına ağır zarar vermesi gibi durumlarda haberin silinebileceği konusunda hemfikirler”
Unutulma hakkının gazetecilik mesleği için yeni zorlukları beraberinde getirse de yeni ilkeler geliştirmek için fırsatlar sunduğuna da dikkat çeken Dr. Korap Özel, “Unutulma hakkı, çocuklar gibi hassas ve önemli konularda meslek ilkelerinin revize edilmesi ve daha iyi bir gazetecilik pratiğine erişmek için bir fırsat olarak da görülebilir” diyerek, şöyle devam etti:
“Hitler yaşasaydı unutulma hakkından faydalanabilir miydi? Hayır! Çünkü tarihsel veriler için unutulma hakkı kullanılamıyor. Peki bir katil unutulma hakkından faydalanabilir mi? Bunun yanıtı evet! Bu da unutulma hakkının tüm dünyada özellikle gazetecilik açısından tartışılmasına neden oluyor. Kamu yararı içerebilecek konularda verilere erişimi zorlaştırması/yok etmesi, tarihsel bütünlüğü bozması, yayın sürekliliğini aksatması gibi riskler bakımından unutulma hakkı tüm dünyada eleştiriliyor. İşte yaptığımız saha araştırması, kişinin affedilme, mahremiyet ve geleceğine yeniden özgürce şekil vermesi ile ifade özgürlüğü ve bilgi edinme hakları arasında dengenin kurulabilmesine katkıda bulunmayı amaçlıyor”
Proje kapsamında unutulma hakkına ilişkin gazetecilik ilkeleri bir el kitapçığına da dönüştürüldü. Kitapçığa ve konuyla ilgili bilgilere www.unutulmahakki.com adresli web sitesinden ulaşmak mümkün.