Dr. Ali Nazmi Ozan, “Aktarlık mesleği % 100 tedavi iddia etmez, önerdiğimiz tedavi tamamen korumak ve desteklemek amaçlıdır” dedi.
Covid-19 salgını nedeniyle, son zamanlarda aktarlar ve bitkisel tedavi kavramı oldukça ön plana çıktı. Koronavirüs tedavisinde verilen adedi fazla ilaçlar aklımızda soru işaretleri bırakmadı değil. Ülke olarak doğal tedavi yöntemini yoğun olarak tercih etmemiz, özellikle de bu dönemde aktarlara daha fazla ilgi göstermemize sebep oldu.
Ankara’da Sakarya Caddesi’nde “Ali Nazmi Lokman Hekim” dükkanının sahibi Dr. Ali Nazmi Ozan’ın aktarlık mesleği bitkisel tedavi ve tavsiyelerine kulak verelim.
“MASTER EĞİTİMİMİ ABD’DEKİ KUZEY DAKOTA EYALET ÜNÜVERSİTESİ’NDE, DOKTORAMI AÜ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ’NDE TAMAMLADIM”
Kendiniz ve eğitiminiz hakkında bilgi verir misiniz?
Ankara üniversitesi Ziraat Fakültesi mezunuyum. Mezuniyetimden sonra Amerika’da master yaptım. Döndükten sonra Ankara Üniversitesi Fen Bilimleri Fakültesi’ne doktoramı verdikten sonra Tarım ve Köy işleri Bakanlığı, Tarla Bitkileri Araştırma Enstitüsü’nde 25 yıl çalıştıktan sonra 2004 yılında emekli oldum. Emekli olduktan sonra, 1996’dan beri aktar olarak görevime devam ediyorum.
Amerika, Rusya, Kazakistan, İsveç ve Danimarka’da araştırma ve eğitim çalışmaları yaptım ve bildiriler sundum.
“PROPOLİS, BAĞIŞIKLIK GÜÇLENDİRMEDE ÇOK ETKİLİ”
Pandemi döneminde en çok hangi bitkiler rağbet gördü? Siz hangisini öneriyorsunuz?
Sektörümüz yüzyıllardır devam ediyor. Eczacılıktan da önce. Bizim sektör “koruyuculuk” amaçlı çalışır. Hep de vurguladığımız gibi. Tedavide de kullanılabilir olduğu, uzmanlar ve araştırmacılar tarafından ortaya kondu. Biz de bu tedavi yöntemlerini önerirken bu araştırmaları okuyarak yönlendirme yapıyoruz.
İlacın nasıl yan etkisi varsa, bu bitkilerin de yan etki yapabileceğini göz önüne alarak, müşterilerimize vurgu yapıyoruz.
Koronavirüs öncesinde de bağışıklık sistemini güçlendirmeye yönelik çalışıyorduk. Bağışıklık sistemi için gıdaların yanında bitkisel tedavi de önemli. Örneğin; Propolis. Arının ürettiği bir madde, inanılmaz özellikleri var. Koronavirüs başta olmak üzere her türlü virüse karşı etkili olan bir ürün.
Bildiğim kadarıyla Propolis pahalı bir ürün. Öyle mi?
30 ml’si 49 TL olan var bazı firmalarda 130 TL olan var, firmaya göre değişiyor bu. Fiyat tamamen markaya göre değişiyor. Kendim bizzat propolis ithal etmek için bir girişimde bulundum, Güney Kore’de fuarlara katıldım ve bazı iş adamlarıyla görüştüm. İthalattaki bazı zorluklar benim gözümü korkuttu eğer yapabilseydim perakende fiyatı hala 50 TL olabilecekti.
Propolis’te kaliteyi belirleyen ‘fenol bileşikleri’ var. Tarım Bakanlığı’nın etiket yönetmeliğinde bu bileşiklerin yazılması lazım. Benim getireceğim ürünün kalite değeri çok daha fazlaydı. Bu etiket yönetmeliğine uyulsaydı benim getireceğim ürünün pazardaki değeri çok daha farklı olacaktı. İki farklı fiyatta sadece etiket farkı var.
Koronavirüs tedavisine dönecek olursak?
Zencefil, zerdeçal ve karanfil. Özellikleri yoğun anti-oksidan içermeleri. Oksit maddelerin vücuttan atılması için bir takım maddeler içeriyorlar. Karanfildeki anti-oksidan oranı 3 kat daha fazla. Dozunda kullanıldığı zaman etkisini yeterince gösteriyor, bağışıklık sistemini güçlendiriyor.
Ekinezya, özellikle Avrupa ve Kuzey Amerika’da özellikle solunum yolları tedavisinde kullanılıyordu. Koronavirüs tedavisinde de kullanılabiliyor.
Karamürver bitkisi, kına kına bitkisi de tedavi kullanılabilecek bitkilerdir. Meyan kökü de tavsiye edebilirim. Ebegümeci ve anason da araştırması yapılarak önerilmiş bitkiler.
“B12 İÇİN KURUYEMİŞ GİBİ GIDALAR ÖNCELİKLİ OLMALI”
B12 yerine kullanılabilecek ya da halsizlik yaşayanlar için önerebileceğiniz bitkiler nelerdir?
B12 için öncelikle kuruyemiş türü gıdalar var, onların kullanılması daha önceliklidir. Yer fıstığı, badem, antep fıstığı gibi. Bir de sakatatların tüketilmesini tavsiye ederim.
Arı sütü ve polen kullanılabilecek besin takviyeleridir. Hem bağışıklık sistemini güçlendirir hem de güçlü vitamin takviyeleridir.
“ETİKETE BAKIN!”
Bu tarz besin takviyeleri alırken nelere dikkat etmek gerekiyor?
Etiketlerine bakılması gerekiyor. Üretim izni, son kullanma tarihi ve markasına dikkat edilmeli. Bu tarz ürünleri aktarlar da eczaneler de satıyor. Bazı üreticiler eczaneleri tercih ediyor. Bu tamamen ticari bir kaygı. Eczanede olanlarda da aktarlarda olanlar da kalite olarak değişme olmuyor. Bizim kendi aktarlar derneğimiz var. Derneğe üye olan aktarlardan alışveriş yapılırsa daha iyi olur.
Tarım Bakanlığı ve Ankara Ticaret Odası desteğiyle aktarlar mesleğinin standardizasyon çalışmaları yürütülüyor. Bu aşamada da bütün aktarlara belli bir eğitim seviyesi verilip sertifika sağlanarak çok daha iyi bir hizmet ortaya konması amaçlanıyor.
“AKTARLIKTA EĞİTİM ŞART OLMALI”
Bazı aktarlar bu mesleği babadan oğula geçirerek devam ettiriyor. Bu durum hakkında ne düşünüyorsunuz?
Aktarlık mesleği belirli prensip ve yönetmeliklerle düzenlenseydi şimdi çok daha farkı şeyler konuşuyor olabilirdik. Biz bunun için adımlar attık, dernek toplantılarında görüş bildirdik, ATO toplantılarında bu konudan bahsettik.
Şimdiye kadar eğitim almadan aktarlık yapanları eğiterek sertifika verilmesi gerektiğini önerdik.
Eğitim programları uygulanarak, her sene bu programlar güncellenerek, mesleki temeli olmayanlar için yönlendirme yapılması gerektiğini önerdik.
Tiroid rahatsızlığı için nasıl bir bitkisel tedavi önerirsiniz?
Doktorların gerekli müdahalesine ek olarak tere tohumunu öneririm. Günde bir çay kaşığı öğütülmüş tere tohumunu bir tatlı kaşığı balla karıştırarak, günde bir sefer aç karna alındığında etkisi olacaktır.
“AKTARLARIN UYGULADIĞI TEDAVİYE ‘KESİN ÇÖZÜM’ DENEMEZ”
Uzman bir aktar olarak vurgulamak istediğiniz bir şey var mı?
Biz genel olarak bitkisel tedavinin %100 etkili olduğunu iddia etmiyoruz. Hiçbir aktar da bu garantiyi vermemeli, bazen duyuyorum, üzülüyorum. Yapılan araştırmalarda bile ‘mutlaka uzmanınıza danışın’ diye dipnot düşülüyor.
Aktarlık mesleği % 100 tedavi iddia etmez. Aktarlar da gelen müşterilere bu şekilde bilgi vermeli. Verilirse hem müşteri bilinçlenir. Bazı aktarlar ticari kaygıyla duygu sömürüsü yapabiliyor. Biz ticaret yapıyoruz, hakkımız neyse onu alırız.