Diyetisyen Evrim Güngör, yapılan araştırmalar sonucunda Akdeniz diyetinin anti-inflamatuar (iltihap önleyici) diyet örneği olduğunu söyleyerek uyarılarda bulundu.
Güven Hastanesi Beslenme ve Diyet Bölümünden Dr. Diyetisyen Evrim Güngör, besinlerin var olan hastalıkları tek başlarına tamamen iyileştiremediğini veya halihazırda meydana gelen hasarı tersine çeviremediğini söyledi. Dr. Güngör, “Ancak, Akdeniz diyeti gibi sağlıklı beslenme aktif iltihaplanmayı azaltabilir, semptomları iyileştirebilir ve gelecekteki hastalık riskini azaltabilir. Lupus ve diğer otoimmün hastalıkları olan birçok kişinin D vitamini seviyeleri düşüktür.
Lupus tedavisinde kullanılan ilaçlar düşük D vitamini ve kemik sorunlarına neden olabilir, bu nedenle yüksek D vitamini içeren yiyecekler yemeye veya doktorunuz tarafından öneriliyorsa takviye almaya odaklanmanız için başka bir nedendir. D vitamini açısından doğal olarak zengin olan yiyecekler arasında somon (diğer birçok balık çeşidinde), yumurta ve mantar bulunur” diye konuştu.
‘EKLEM İLTİHABINDA ÖNEMLİ İYİLEŞME BULUNMUŞ’
Dr. Güngör, yapılan araştırmalar sonucunda Akdeniz diyetinin anti-inflamatuar (iltihap önleyici) diyet örneği olduğunu kaydederek, “İki farklı randomize kontrollü çalışma (benzer özelliklere sahip kişilerle yapılan çalışma) kapsamında, Akdeniz diyetinin romatoid artritli (RA) kişilerde eklem iltihabını azaltıp azaltmadığı incelenmiştir. İlk çalışma sonucunda Akdeniz tipi beslenen grubun, diyetten 12 hafta sonra RA hastalığı aktivitesinde (azalmış eklem iltihabı) önemli bir iyileşme olduğu bulunmuştur. Romatoid Artrit hastaları için 6 haftalık Akdeniz diyetini test eden başka bir çalışmada, Akdeniz tipi beslenen grubun 6 ay sonra daha az ağrı ve sabah tutukluğu yaşadığı belirtilmiş ve bu çalışma Akdeniz tipi beslenmenin uzun süreli bir fayda sağladığını düşündürmüştür” ifadelerini kullandı.
‘UNDAN YAPILAN ÜRÜNLERDEKİ KARBONHİDRATLARI SINIRLAYIN’
Yemek tabağının en az yarısının, bol miktarda nişastalı olmayan sebze ve meyvelerle kaplanması gerektiğini kaydeden Güngör, “Yüksek glisemik indeksli (kan şekerini yükselten) gıdalar yerine düşük glisemik indeksli karbonhidratları, rafine tahıllar yerine tam tahılları seçin. Yüksek glisemik karbonhidratlar yerine düşük glisemik karbonhidratlar yemek, vücudunuza enerji ve kan şekeri seviyelerinde daha küçük artışlar sağlar. Kahverengi pirinç, basmati pirinci, yabani pirinç, arpa, kinoa ve yulaf gibi tam tahılları (bozulmamış veya birkaç büyük parça halindeki tahıllar) yiyin. Beyaz undan yapılan ürünlerdeki karbonhidratları sınırlayın” dedi.
‘OMEGA-3 YAĞ ASİTLERİ İLTİHAP ÖNLEYİCİ ÖZELLİĞE SAHİP’
Güngör, Omega-3 yağ asitlerinin anti-inflamatuar yani iltihap önleyici özelliğe sahip olduğunu ifade ederek, şunları kaydetti:
“İnsanlar vücutlarında omega-3 yağ asitleri üretemezler, bu nedenle diyetle omega-3 almaları gerekir. Yağlı balıklar (sardalye, somon, ringa balığı ve siyah morina), tohumlar (kenevir, chia, keten tohumu yağı ve taze çekilmiş keten tohumu dahil) ve fındık özellikle ceviz önemli omega-3 yağ asitleri kaynaklarıdır. Yemek pişirme, yemek hazırlama ve salata soslarında sızma kullanılmalıdır. Diğer sağlıklı yağ kaynakları arasında avokado, omega-3 ile zenginleştirilmiş yumurtalar ve tam soya gıdaları (tofu, tempeh, edamame) bulunur. Bitki bazlı proteini seçilmeli ve kırmızı et tüketimi sınırlanmalıdır. Çoğunlukla vejetaryen bir diyet uygulayan insanlar daha uzun yaşar. Vejetaryen diyetler, romatoid artrit gibi çeşitli iltihaplanma durumlarda daha az semptomla ilişkilendirilmiştir. Vejetaryen protein örnekleri arasında fasulye, baklagiller, fındık ve bütün soya gıdaları (tofu, tempeh, edamame) bulunur. Balık aynı zamanda sağlıklı bir protein ve sağlıklı yağ kaynağıdır.”
KAÇINILMASI GEREKEN YİYECEKLERİ SIRALADI
Yemeklerin iltihap önleyici baharatlarla tatlandırılabileceğini belirten Güngör, zerdeçal köksapının (anaç), iltihap önleyici özelliklere sahip parlak sarı bir kimyasal olan kurkumin içerdiğini, zencefil kökünün ise anti-inflamatuar ve anti-oksidatif etkileri bulunduğunu kaydetti. Güngör, sınırlanması ve kaçınılması gereken yiyecekler ile ilgili, “İçerik olarak trans yağı asitli yiyeceklerden işlenmiş un, ilave şeker, yüksek fruktozlu mısır şurubu içeren yiyecekler ve yüksek fruktozlu meyve sularından kaçınılmalıdır. Kırmızı et tüketilmemeli veya çok az tüketilmelidir. İşlenmiş tüm etlerden uzak durulmalıdır. Ayrıca mısır, aspir ve ayçiçek yağları gibi sağlıksız yağlar tüketilmemelidir” dedi.