Uzman Psikolog Şenay Ölmez aile içi şiddet ile ilgili “Şiddet öğrenilir. Şiddet bulaşıcıdır. Şiddet devreder. Aile içi şiddet kuşaklar arası aktarılır.” dedi
Şiddetsiz Toplum Derneği’nce düzenlenen Aile İçi Şiddete Psikolojik ve Hukuk Yaklaşımı Avukat Neval Yılmaz ve Uzman Psikolog Şenay Ölmez tarafından ele alındı.
Sosyal medya canlı yayınında düzenlenen aile içi şiddete hukuki ve psikolojik açıdan mercek tutan programda şiddetle ilgili toplumda farkındalığı artırmak ve sorunlara çözüm yolu bulmak amacı ile paylaşımlarda bulunuldu.
Avukat Neval Yılmaz “şiddet deyince aklımıza aile içi şiddet ve kadına şiddet geliyor. Ama şiddet her yerde maalesef.” diyerek şiddeti çok boyutlu incelemek gerektiğine dikkat çekti. Eğitimin şiddeti önlemedeki önemine değinen Yılmaz “ Eğitimdeki yanlışlar sonucu şiddetin giderek arttığı kanısındayım. Aile içi şiddet çok önemli bir konu. Çünkü aile, her şeyin merkezinde. Aynı hane içinde yaşayan ya da aynı ailede yaşayanların birbirine uyguladığı şiddete aile içi şiddet diyoruz. İnsanın en korunaklı olması gereken yer olması gerekirken bu ortam içerisinde şiddet uygulanması söz konusu olabiliyor. “ dedi.
“biziz öldürülen kadınlar”
Çoğu zaman insanların seslerini duyuramadığına dikkat çeken Yılmaz “Bundan en fazla kadınlar, çocuklar ve LGBT bireyler etkileniyor. Her yıl 400’e yakın kadın öldürülmüş. Bunlar rakam değil. Bu kadınlar kardeşimiz, teyzemiz, halamız, biziz öldürülen kadınlar. Ben mesleki olarak aile içi şiddetle uğraşmıyorum ama özellikle aile içi şiddet ve kadına şiddet konusunda biz değişik alanlarda eğitim almış kadınlara çok büyük yükümlülük düştüğünü düşünüyorum. Yardımcı olmak bizim görevimiz.”
Şiddet en çok; ait olunan mekanda aile yapılıyor
Psikolog Şenay Ölmez çocukluk dönemi travmalarını çok sık gördüğünü belirterek bazı travmalara engel olunabildiğine dikkat çekti. Ölmez sözlerini şöyle sürdürdü:
“ Aile içi şiddet engel olunabilecek bir konu. Aile içi şiddeti ölçemiyoruz. Çünkü kişiler bunu sayılara dökemiyor. Dökmek çok zor çünkü. Danışanlarımızın çocukluk dönemi yaşantılarına baktığımızda hep aile içi şiddet geliyor. Diyoruz ki gelin birlikte duyarlılık artıralım ve insanların şiddetle ilgili yaşantılarında biz değişiklik yapalım. Yeni çocuklarımızın yeniden şiddet görmesini engelleyelim. Ben konuşalı 3 dakika oldu ve 20 kadın şiddete maruz kaldı, 25 çocuk bir tokat yedi.
Çocuk şiddete uğruyor ve bunun normal olduğunu düşünüyor. Eğer bir çocuğu itiyorsak, vuruyorsak, bağırıyorsak şiddet uyguluyoruz demektir. Cinsel şiddet, taciz, tecavüz en çok; ait olduğu mekanda en yakın olduğu bildiği güvendiği ortamda yapılıyor. Bütün dünyada bu sorun var. Eğitim nedeniyle ilgili sıkıntılar nedeniyle şiddeti normalleştiren taraflar ile çok ciddi bir şeyle karşı karşıyayız.”
Avukat Yılmaz Çocuğu aşağılamanın, rencide edecek şekilde bağırmanın psikolojik şiddet olduğunu bilmeyen çok kişi olduğuna değinerek aile içindeki her türlü birey arasında şiddetin yaşanabildiğine dikkat çekti.
“Anne ve baba olmak çocuğa yönelik aşağılama hakkı veremez”
Psikolog Ölmez ise şiddetin aile içinde nerede başladığı ile ilgili bilgi olmadığını ve şiddetin farkında olmak gerektiğini belirterek ” Aile içi şiddet kuşaklar arası aktarılır” dedi. Ölmez sözlerini şöyle sürdürdü:
“ Anne ve baba olmak çocuğa yönelik aşağılama hakkı vermez. Psikolojik şiddet kronik olarak devam ediyor. Eğer biz bugün ebeveynlerin duyarlılığını artırırsak; aile içi şiddetin öğreten bir tarafı olduğu için ebeveynler bu şiddeti iyi öğrenecek ve bunların kullanımı azaltılacak. Bu ortamda büyüyen çocukların şiddeti artırdığını biliyoruz. Aile içindeki ilişkiler o kadar önemli ki gözlemsel öğrenme ile öğrenebilirsiniz. Şiddet de öğrenilir.
Ailenin çok temel bir başlangıç noktası var. Şiddetin gelişiminin sıradan ve doğal bir olay olmasının önüne geçebiliriz. Şiddet sıradanlaşırsa çocuk dışarda bunu uygulamaya devam ediyor. Aile içindeki şiddet normal bir olay değildir. Aşağılamak, harçlığını vermemek, bedeni ile eleştiri yapmak bunların hepsi şiddettir. Bir yuva kurmaya çalışan herkesin bunu öğrenmesi gerekir.”
Şiddete maruz kalanlar acil durumlarda 155 ya da 156 arayabilir
Avukat Yılmaz; medeni kanunda evlenmek için 18 yaşta evlenme koşulu olduğuna ve akıl sağlığının yerinde olması gerektiğini hatırlatarak “Akıl sağlığı yerinde olan herkesin evlilik birliğini yürütecek durumda olup olmadığı yeterince ölçülmüyor. En ufak şey için bile kurslar varken; insanlara ulaşmak bu kadar kolayken; evlilik ile ilgili de eğitimler verilebilir.” dedi.
Avukat Yılmaz şiddete maruz kalanların Alo 183 Kadın, Çocuk ve Sosyal Hizmet Danışma Hattı’nı arayabileceklerini belirterek şunları kaydetti:
Aile içi şiddete maruz kalanlar ilk önce 183 yardım hattını arayabilir. Şiddet mağduru bu numarayı arayarak doğrudan konunun uzmanları ile muhatap oluyor. Eğer daha hızlı hareket etmek gereken durumlar var ise 155 ya da 156 aranabilir.
İstanbul Sözleşmesi’ni imzaladıktan sonra sözleşme temel alınarak 6284 sayılı 6284 SAYILI Ailenin Korunması Ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun hazırlandı ve yürürlüğe kondu. 6284 sayılı kanun hala yürürlükte. Onun sağladığı haklardan yararlanmaya devam ediyoruz. İki türlü koruma söz konusu:
Aile içi şiddet; evlilik olabilirde olmayabilir de, kişilerin birbirine uyguladığı şiddet, evlat ebeveyne, kadın erkeğe, bütün olasılıklar bu kanun kapsamında ele alınıyor. Eğer ebeveynlerinizden şiddet görüyorsanız da eşinizden de şiddet görüyorsanız bu kanununa başvurabilirsiniz.
Kolluk kuvvetlerine, karakola ya da savcılığı ya da mülki amirliklere (valilik) başvurabilirsiniz. Valilik başvuran kişiye barınacak yer temin edebilir, kreş sağlayabilir, geçici olmak üzere iş sağlayabilir. Hatta kişinin hayati tehlikesi söz konusu ise koruma da sağlanabilir.
“Şiddete uğrayan kadın çocuklarına da yararlı olamaz”
Psikolog Şenay Ölmez şiddet ile ilgili konularda psikolog olarak önerilerinin öncelikle bu aşamaya gelmemeye çalışmak olduğunu belirterek “İnsanların sorun çözme adına birbirlerine saldırmaya yönelik baskıcı tutumlara başvurmaları bizim için sorun oluyor. Genel olarak bu konuların çok ciddi problem yarattığını düşünüyoruz. Ancak devam eden şiddet olaylarında mutlaka hukuksal boyutunu bilmemiz gerekiyor. Bizim de bu tür vakalarla karşılaştığımızda bildirim zorunluluğumuz var. Bizim gönlümüz şiddetin önüne geçilmesi ve problem çözücü yaklaşımların devreye sokulmasıdır. Şiddete uğrayan kadın mutsuzdur, kaygılıdır, çocuklarına da yararlı olamaz.
Şiddete maruz kalındığında başvurulacak yerler
Kaymakamlığa başvurarak koruma kararı aldırılabildiğine dikkat çeken Avukat Yılmaz aile içi şiddet mahkemelerine başvurulabileceğini belirtti. Kadının beyanı esas alınarak koruma kararı aldırmanın söz konusu olduğuna dikkat çeken Yılmaz başvuru halinde şiddet uygulayana yaptırım sürecinin işleyişini şöyle anlattı:
Ortak konuttan uzaklaştırılıyor. Konut şiddet mağduruna tahsis ediliyor. Konutu satma durumu söz konusu ise aile konutuna aile konutu şerhi konuluyor. Mesleği sebebiyle silah kullanıyorsa bunu kurumuna teslim etmesi gerekiyor. Hatta resen ya da talep üzerine tedbir nafakasına dahi hükmedebiliyor. Oldukça geniş yelpazede destek sağlanması mümkün.
“Adliyelerde adli yardım bürolarına başvurarak yardım alabilir”
Kırsal bölgelerde şiddetin ölçülemediğine dikkat çekilerek kaymakamlığa başvurulmasının da bu bölgelerdeki kadınlar için bir olanak olduğuna dikkat çeken Yılmaz “ Şiddete maruz kalan kadının psikolojisini anlamak çok zor. Koşullarını canlandırmak çok zor. Kaymakamlık, karakol adliye bir seçenek. Ne yapacağını bilemeyen kadın 183’ü arayarak bilgi alabilir. Adliyelerde adli yardım bürolarına başvurarak yardım alabilir. Gelincik projesi ile dava süreçleri takip ediliyor.” Dedi.
Uzman psikolog Ölmez şiddet olaylarında hukukun önemine dikkat çekerek “Kişinin kendine bir gruba ya da kişiye zarar verme durumu olduğu zaman hukuk devreye girmeli. Hukuk bize güveni temsil ediyor.” dedi.
Çocuk yaşta evliliklerde kadınların sorunları çok ağır
Çocuk yaşta evliliklerin çok fazla olduğuna değinerek Avukat Yılmaz “Eğitimli kadınların nsosyal hayatın içindeki kadınların da çok ciddi problemleri var. Ama çocuk yaşta evlenerek eş ya da anne olmuş kadınların sorunları çok daha ağır diye düşünüyorum. Bu annelerin yetiştirdiği çocuklar aynı şekilde ilerliyor.” dedi.
“Erkek çocukları daha çok şiddet görüyor”
Eğitimin önemine dikkat çeken Uzman Psikolog Ölmez üniversite eğitiminin önemine değinerek şunları kaydetti:
“Anne eğer eğitimli değilse, çalışmıyorsa ekonomik özgürlüğü yoksa yaşadığı birçok sıkıntıyı çocuğuna yansıtıyor. Kaygılı, hırçın, depresif anne oluyor. Kız çocukları kadar erkek çocukları da şiddet görüyor. Erkek çocukları daha çok şiddet görüyor. Bu şiddete uğrayan erkekler büyüyünce kendi yaşantılarında şiddeti uygulayabilecekleri, var olma biçimi olarak kullanıyorlar. Herhangi bir alanda kendini ifade etmek için şiddeti kullanıyorlar. Bu erkekler evlendiklerinde de şiddet ilk davranış oluyor. Öğrendiği davranış o olduğu için bunu uyguluyor.
Ulaşabileceğimiz herkes için küçük şiddetler büyük şiddetleri doğurduğu için aile içinde önünün alınması lazım. Şiddet öğrenilir. Şiddet bulaşıcıdır. Şiddet devreder. Aile içi şiddet kuşaklar arası aktarılır. İnsanların kendilerini varetme biçimleri olarak şiddet normalleştirildi. Kesinlikle şiddet normal görmezden gelinen bir şey değildir. “ dedi.
Eğitimli kadınlar da şiddet görüyor
Avukat Yılmaz şiddetin sosyo ekonomik düzeyi farklı kişilerde görüldüğüne dikkat çekerek “Son derece iyi eğitilmiş kişiler arasında da fiziksel, ekonomik şiddet uygulanıyor. Uzman doktor olup maaş kartı eşinde olan kadınlar da var. Eğitim görmüş kişiler şiddet gördükleri zaman buna daha farklı tepki veriyorlar. Eğitim düzeyi yüksek olan kişilerde şiddetin fazla olması ve mağdurun çaresiz kalması beni hep etkilemiştir. “ dedi.
Uzman Psikolog Ölmez ise eğitim gören kadınların şiddete tepkisi çok farklı olduğunu ve şiddete maruz kalan için utanılacak bir şey olduğu duygusuna değinerek “Genelde içe dönük kendini ifade etmek de zorlanan, Genellikle eğer kişi başta kendini ifade edemiyorsa, normal ve kabullenici yaklaşıyorsa devamının yolunu açmış oluyor. Birey kendini ifade etmeye başladığında bu konuya daha güzel çözüm yolları bulabiliyor” dedi.
Kadınlara az ücret ödenmesinin dünyada yaygın olan bir durum olduğuna dikkat çeken Ölmez “Toplumsal cinsiyet ayrımı toplumumuzda daha fazla. Bütün dünyada da bu durum hep söz konusu. Kadın liderler arttıkça bu değişecek. Bununla ilgili kanun bizi destekliyor. Ama uygulayıcılarda farklılıklar var. Bunlar bizim ümidimizi kırmamalı. Siz bizim için çok önemli bir temsilsiniz (Neval Yılmaz’a ithafen)
“Maruz kalan kişilerin başvuracağı yerler ulaşılabilir olmalı”
Avukat Neval Yılmaz eskiden karı koca kavga ettiklerinde “hadi barışın” deyip eve gönderildiğini ama bu durum çeşitli eğitim ve uygulamalarla değiştiğine işaret ederek “Polisler de bu konuda eğitim aldı. Aile mahkemeleri de kuruldu. Hakimler yine çocuk sahibi mesleki tecrübesi olan hakimler arasından seçiliyor. Kurumsallaşmak lazım. Maruz kalan kişilerin başvuracağı yerler ulaşılabilir olmalı. Kaymakamlıklar da danışmanlık merkezleri olabilir. Şiddet mağduru olup da evini terk etmek zorunda olan kadınlar için sığınma evlerinin az sayıda olduğunu biliyorum. Yetersizlikten dolayı da çok fazla kalamadıklarını biliyorum. Şiddeti Önleme Derneği gibi derneklerin faydalı olacağına inanıyorum. “ dedi.
Şiddete tanık olan kişilerin kolluk kuvvetlerine haber vermesi gerektiğine dikkat çeken Avukat Yılmaz “Hak aramaktan ziyade kolluk kuvvetlerine başvurmak gerekir. Farkındalık yaratmak çok önemli. Bireysel girişimlerden ziyade kurumsal girişimler daha kalıcı ve etkilidir. STK’ların yapacağı girişimler çok önemli. “ dedi.
Psikolog Ölmez ise dernek olarak önerileri değerlendirdiklerini belirterek çalışmalarının devam edeceğini kaydetti.