Bir büyüğümden duymuştum vakti zamanında “edep en çok yalızken lazımdır” diye. Ahlakla mı edepli olunur yoksa edeple mi ahlaklı olunur?
Şu dünya yeryüzünde ne zaman en yalnız kaldığımız zamandır acaba yada hiç yalnız kalabiliyor muyuz ki onu düşünmek lazım esasen. Bu meseleye manevi pencereden bakmak konuya açıklık getirmek için en çıkar yoldur bence. Çünkü diğer tüm bakış açıları bir noktadan sonra çıkmaz yola bağlanır lakin manevi pencere ucu bucağı olmayan bir dünyaya açılır ve maneviyat her daim bir olur kapı açar insanın zihninde.
YALNIZLIK;
Misali kendimden biçeceğim yine benim adıma olabilirliği ve kesinlikle gerçekleşmesi mümkün olmayan bir durumdur. Duruma yine manevi cihetten bakacağız ve şunu benim gibi aklı eren ve birazcık düşünen her insan anlayabilir ve kavrayabilir ki inanç olarakta her neye inanıyor olursak olalım bu böyledir bir yaradan vardır ve gözümüzün dokunduğu aklımızın alabildiği her yerde o vardır bu sebeptendir ki yalnız kalamayız ve bu durumda da bizi yaradanın huzurunda olduğumuzdan hareketlerimize yaptıklarımıza dikkat etmeliyiz.
Nasıl ki bir büyüğümüzün yanında dikkat ediyorsak oturmamıza kalkmamıza konuşmamıza bu her daim böyle olmalıdır sözümüzde özümüzde bir olmalıdır başka türlü olduğunda hem kendimizi kandırmış oluruz hem de riyaya düşeriz ki buda en tehlikeli durumdur kanımca.
İşte edep sadece toplum içindeyken değil tek başınayken ve yaradanla beraberken takındığımız tutum sergilediğimiz davranışlardır. Maneviyatla ne kadar ilişkilendiriyor olsak da sadece maneviyat yeterli gelmez edepli olmaya bunun yanında bir sürüde etmen vardır destekleyicisi olan her şeyde olduğu gibi edebinde öğrenilmeye başlandığı yer aile ve aile ortamıdır en büyük öğreticisi de çekirdek ailede bulunan anne, baba, abi abladır ve sonrasında bu daire böyle genişleyerek silsile yoluyla devam eder lakin istisnai durumlarda olabilir bazı zaman edepli olmayı insana her türlü statü olarak kendinden aşağıda olan biri öğretebilir.
Velhasıl edep insanın içinden gelerek yapabileceği bir olgudur ve bu durum görerek öğrenilir, hani derler ya kiminle beraber olursan ondan alırsın huyunu diye edepte böyledir çevrendekiler bu kavrama dikkat etmiyorlarsa istisnai durumlar haricinde senin de dikkat etmeme olasılığın yüksektir. Bu durumda aileni seçemezsin ama çevreni buna göre seçip şekillendirebilirsin.
Edeple beraber onu destekleyen kavramlarda var demiştik ya bunların içinde en mühim olanı da AHLAKTIR. Bu iki kavramı şöyle anlamlandırabilir ve gözünüzde canlanmasını şöyle sağlamış oluruz EDEP insanın kendisiyse AHLAK o kişinin ruhudur yani edep ile ahlak birbirini tam manasıyla tamamlayan iki can yoldaşıdır.
AHLAK;
Dediğimiz gibi insanın ruhu gibidir ve yaptığı işte yaşadığı hayatta çevresindekilerle olan ilişkilerinde belirli çerçeve çizmesine imkan sağlar, ahlak büyük çoğunlukla maneviyatla beslense de maneviyat her zaman olmazsa olmazı değildir ahlak için hiç manevi yönü gelişmemiş birinin ahlaklı olabileceği gibi manevi yönü gelişmiş bir insanında ahlaktan yoksun olabilirliği mümkündür.
Bu ince dengeyi koruyabilmek tamamen insanın iç dünyası yetiştiği aile ortamı çevresel faktörlerle beraber sayısız etmenle ilişkilendirebiliriz ve diye biliriz ki ahlak dediğimiz olgunun temeli insanın içinde atılır ve diğer faktörlerle şekillenir bu faktörlerin en birincisi insanın dünya geliş amacını bilmesi ve yaratanını tanıması ve onun emir ve yasaklarından haberdar olmasıyla mümkün olur şunu da eklemeliyim ki hem ahlak hem de edep oluşurken insanın bu olguları hayatına tam manasıyla tatbik etmiş ve hayata geçirmiş doğru bir misal seçmelidir kendine bununda dünya üzerinde misal olarak gösterebileceğimiz istisnasız tek kişi olarakta çoğu insanın istisnasız hem fikir olabileceği bir tek kişi vardır.
Bu insan yaratılmışların en güzeli ahlak ve edep olarak alınabilecek en istisnasız misal peygamber efendimiz HZ.MUHAMMED MUSATAFA SALLALLAHU ALEYHİ VE SELLEM dir. Bence bu misali verdikten sonra bize düşen sadece efendimizin hayatını ve yüce kitabımız KURAN-I KERİMİ hayatına nasıl yansıttığını araştırıp öğrenmek ve yaratılmışların en güzeli olan efendimizin edep ve ahlakına en azından benzemeye çalışmakla meşgul olmaktan başka bir şey değildir.
Günün sonunda yazının başında sorduğumuz soruya gelecek olursak ;
Edepte, ahlakta birbirine iç içe geçmiş hayatımızda ve yaşantımızda olması gereken iki kavramdır Dediğim gibi EDEP kişi ise AHLAKTA o kişinin ruhu olduğundan ikisinin birlikte zikredilmesi gerekmektedir. Bundan sebeptir ki her iki kavramda birbirini tamamlıyor olduğundan sorunun cevabı belli ve kesindir, edeple ahlak beraber aynı yolda yürüyen can yoldaşlarıdır ve ayrılmamalıdırlar birbirlerine olan desteği de kesinlikle göz ardı edilmemelidir.
GÜNÜN SÖZÜ:
- HAYATINI EDEP VE AHLAK ÜZERİNE KURANLAR HAYATLARININ HER ALANINDA KAZANMIŞLARDIR.
- EDEP VE AHLAK ADINA EN MÜHİM ÖRNEK PEYGAMBERİMİZ MUHAMMED MUSTAFA SALLALLAHU ALEYHİ VESELLEM EFENDİMİZDİR ÇÜNKÜ O GÜZEL AHLAKI TAMAMLAMAK ÜZERE GÖNDERİLMİŞ BİR PEYGAMBERDİR.
HAYAT DEDİĞİN
- Ayna misali hayat dediğin su misali geçen zaman ne getirir yada neler götürür bilemeyiz
- Yalnız tek bildiğim var ve gerçek olan hayatta bir misali olmalı güzel olan manidar olan şeyler için
- Şekle takılmadan düz ve basit yaşamalı dünya telaşına kapılmadan misallerle
- EDEPLE GİRİP LÜTÜFLA ÇIKMAK lazım gelir RABBİN huzurana varmak için öylece…