Bu bir yangın hem maddi hem manevi. Aman ağzınızın tadı bozulmasın! Bozulsun! Bu yangınının sönmesi için bozulması gerekiyorsa, Ağzımızın tadı bozulsun!
Yangınlar, seller, depremler, cinayetler ve çok daha fazlası.
Artık güzel gün aramıyor insan.
Kötü bir şey olmasın diye yalvarabiliyor ancak.
Ölen insan, öldüren bir başka insan, tepki gösteren de insan, susan da.
Susan ağızlar var üç maymunun işgal ettiği kalpleri var.
Böyle umursamazken yanamaz.
Böyle yokken varmış gibi yapamaz.
Atmaktan başka hiçbir vasfı olmayan kalplerinizle,
Nasıl da utanmıyorsunuz hala konuşuyorsunuz.
Ben aldığım nefesten, gülümsediğim andan utanırken?!
Yıllar önce bir tahta sıra vardı.
Üstüne bir isim kazınmış.
Unutmamak için.
O sıraya hala isimler kazıyoruz.
Olaylar, çay, Azra, Emine, yangın…
Öyle kazıyoruz ki, ne olursa olsun silinmeyecek.
Belki üzerini boyayacaklar, kapalı bir bodrum dairesine kapatacaklar.
Ama izleri kalacak.
Unutmadık unutmayacağız!
Masallarınızda anlatıyorsunuz sadece konuşuyorsunuz.
-Küllerinden doğar Anka kuşu.
Biz ne masaldayız ne Anka kuşuyuz.
Doğacağız elbet ama ilk önce yangının sönmesi gerek.
Bu da sizin dalga geçer gibi konuştuklarınız, sadece durmanızla olmaz.
Hani susuyorsunuz,
Umursamıyorsunuz.
Sansürlüyorsunuz, tehdit ediyorsunuz.
Bu bir yangın hem maddi hem manevi.
Aman ağzınızın tadı bozulmasın!
Bozulsun!
Bu yangınının sönmesi için bozulması gerekiyorsa,
Ağzımızın tadı bozulsun!
Kim olursanız olun artık boş konuşmayın.
Bizim konuşmamız gereken şeyler var.
Susma.