Albaraka İslami Finans Zirvesi’nde konuşan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, “Adaletin olmadığı yerde huzur ve barış olmaz. Güvenliğin olmadığı yerde demokrasi ve özgürlük olmaz” dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, “Afrika’da onca yeraltı kaynağına rağmen insanlar açlıktan ölüyorsa; Suriye’de, Sudan’da, Yemen’de kan akmaya devam ediyorsa, Gazze’de 35 bin 600 masum insan acımasızca katlediliyorsa, medeniyetlerin beşiği Akdeniz mülteci kabristanına dönüşmüşse, her yıl binlerce umut yolcusu son nefesini çöllerde, dağlarda veriyorsa, kusura bakmayın ama kimse kendini emniyette hissedemez, gece başını yastığa rahat koyamazsın. Adaletin olmadığı yerde huzur ve barış olmaz. Güvenliğin olmadığı yerde demokrasi ve özgürlük olmaz” dedi.
İslam ülkeleriyle işbirliğini güçlendirmeyi amaçlayan birinci Albaraka İslami Finans Zirvesi’nin açılış töreni Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın katılımıyla Lütfü Kırdar Uluslararası Kongre ve Sergi Salonunda gerçekleştirildi. Tören’de Erdoğan’ın yanı sıra Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, Ticaret Bakanı Ömer Bolat, Albaraka Forumu Mütevelli Heyeti Başkanı Şeyh Abdullah Saleh Kamel, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Başkanı Fatih Karahan, İstanbul Valisi Davut Gül, İbn Haldun Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Atilla Arkan, Türkiye Varlık Fonu Başkanı Salim Arda Ermut ile çok sayıda diplomat ve şirket yöneticisi hazır bulundu. Çamlıca Camii İmam hatibi İshak Şahin’in Kuran-ı Kerim tilaveti ile başlayan programda Cumhurbaşkanı Erdoğan, katılımcılara konuşma yaptı.
“İSTANBUL FİNANS MERKEZİ BU ÇABALARIMIZIN ADETA SEMBOLÜ OLUYOR”
Programda konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Albaraka zirvelerini hayata geçiren aziz kardeşim merhum Şeyh Salih Kamil’in buradan rahmetle yad ediyorum. Merhum Şeyh Salih Kamil, sadece vizyoner ve başarılı bir iş adamı değil aynı zamanda ihtiyaç sahiplerine el uzatan öğrencileri destekleyen hak ve halk için imkanlarını seferber eden hayırsever bir insandı. Şeyh Salih Kamil’in ufkunun bir ürünü olan Albaraka zirveleri İslam ekonomisi ve finansının dünyada gelişmesine ciddi katkılar yapmıştır. Alternatif finans araçlarının her türlü zorluğa rağmen elde ettiği başarıda merhum Şeyh Salih’in Albaraka İslami finans vakfının ve zirvelerinin çok önemli payı vardır. Mevla kendisinden razı olsun diyorum. Türkiye Albaraka zirvelerine ilk kez ev sahipliği yapıyor. İslam ekonomisine dair küresel düzeyde öngörülen temel yapı taşları ve ihtiyaçlar temasıyla düzenlenen bu seneki zirvenin başarılı geçmesini sektörümüz açısından hayırlara vesile olmasını diliyorum. Dünyanın 75 farklı ülkesinden yaklaşık Bin 500’den fazla katılımcıyı inşallah zirve münasebetiyle Türkiye’de misafir edeceğiz. Seçkin isimleri, yatırımcıların, yöneticilerin ve uzmanları bir araya getiren zirvenin ülkemizde İslami finans ve katılım sektörünün büyümesine ivme kazandıracağına inanıyorum.
2 gün boyunca zirvede konuşulacak, tartışılacak başlıklara baktığımızda kapsamlı bir hazırlığın yapıldığını görüyoruz. İslam ekonomisinin tarihi serecamından ahlaki ilkelerine, islami yatırım araçlarından, sürdürülebilir büyümeye, kar odaklı teşebbüslerden vakıf ve zekat müessesesine kadar geniş bir yelpazede belirlenen paneller yol gösterici tartışmalara zemin olacaktır. Kıymetli fikirleriyle zirveye katkı sunan tüm katılımcılara şimdiden teşekkür ediyorum. Az önceki konuşmasını ilgiyle dinlediğim Abdullah Kamil kardeşimin Albaraka İstanbul zirvesi için yürekten tebrik ediyorum. Böyle bir zirvenin ülkemizde düzenlenmesi ayrıca önemlidir. Doğu batı arasında tarih boyunca ticari ve beşeri köprü vazifesi üstlenen Türkiye finansal piyasalar arasında da aynı rolü oynamaya başladı. Geçen sene hizmete açtığımız İstanbul Finans Merkezi bu çabalarımızın ve vizyonumuzun adeta bir sembolü oluyor.
İstanbul’un finans ve İslami finans alanında büyük bir potansiyele sahip olduğunu uluslararası yatırımcılar da tasdik ediyor. Albaraka zirvesi, inşallah İstanbul’un bölgesel finans merkezi konumunun küresel düzeye çıkarmaya matuf çabalarımızı destekleyecektir. Zirvenin İslami ekonomi sisteminin temel taşı olarak İslami finansın etik standartlarının daha iyi anlaşılmasına vesile olacağını düşünüyorum. Bunun yanında global ölçekte, İslam ekonomisine yönelik hizmet ve ürün pazarlarının keşfedilmesine zirvenin yardımcı olacağı kanaatindeyim. Zirvenin şimdiden hayırlara vesile olmasını temenni ediyorum” dedi.
“ŞU AN DÜNYADA ZULMÜN ÖNÜNE GEÇECEK BİR KURUMSAL MEKANİZMA YOKTUR”
Erdoğan, “Son yıllarda dünyamız köklü bir dönüşüm sürecinden geçiyor. İkinci Dünya Savaşı sonrası kurulan ekonomik, askeri ve siyasi sistemin temelleri her yeni gelişmeyle birlikte daha şiddetli sarsılıyor. Şunu çok net görebiliyoruz. Uluslararası sistemde denge kaybolmuş, belirsizlik artmış, istikrarsızlık ve kaos dünyanın hakim rengi haline gelmiştir. Koronavirüs salgınının yol açtığı tahribatın enkazı kaldırılmadan Rusya, Ukrayna Savaşı patlak vermiş. Bunu 7 Ekim’de Gazze krizi izlemiştir. İsrail’in yaklaşık 8 aydır tüm insanlığın gözü önünde Gazze’de işlediği toplu katliamlar, küresel düzenin acziyetini gözler önüne sermiş, mevcut kurumlara olan güveni sarsmıştır.
Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi başta olmak üzere dünyada nizamı sağlamakla mükellef yapıların adaletsiz ve çarpık karakteri bir kez daha ortaya çıkmıştır. Açıkça ifade etmek gerekirse şu an dünyada mazlumu koruyacak, zalimi durduracak, zulmün önüne geçecek bir kurumsal mekanizma yoktur. Küresel güvenliğin teminatı olarak yıllardır bize anlatılan kurumlar büyük bir zaaf içindedir. ‘Eski hâl muhal; ya yeni hâl ya izmihlâl’ Bu sözün adım adım gerçeğe dönüşmeye başladığına şahitlik ediyoruz. Türkiye olarak uzun süredir bu duruma dikkat çekmekteyiz. Küresel sistemin tüm unsurlarıyla günümüzün gerçeklerine göre yeniden dizayn edilmesi gerektiğini söylüyoruz” ifadelerini kullandı.
“ADALETİN OLMADIĞI YERDE HUZUR VE BARIŞ OLMAZ”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Dünya beşten büyüktür’ tespitimiz, sistemin değişmesine olan acil ihtiyacı göstermektedir. Rusya-Ukrayna Savaşı ve Gazze soykırımıyla birlikte artık bu kaçınılmaz bir hal almıştır. Şunu görmek ve kabullenmek mecburiyetindeyiz. Dünyanın devasa bir köye döndüğü günümüzde sınırlar ve mesafeler bizi koruyamaz. Afrika’da onca yeraltı kaynağına rağmen insanlar açlıktan ölüyorsa Suriye’de, Sudan’da, Yemen’de kan akmaya devam ediyorsa, Gazze’de 35 bin 600 masum insan acımasızca katlediliyorsa, medeniyetlerin beşiği Akdeniz mülteci kabristanına dönüşmüşse, her yıl binlerce umut yolcusu son nefesini çöllerde, dağlarda veriyorsa, kusura bakmayın ama kimse kendini emniyette hissedemez, gece başını yastığa rahat koyamazsın.
Adaletin olmadığı yerde huzur ve barış olmaz. Güvenliğin olmadığı yerde demokrasi ve özgürlük olmaz. Küresel sistemin elitleri bu tabloyu görmezden ve duymazdan geliyor. Fakat yaşadığımız her hadise her bölgesel kriz, yıllarca biteviye giden her kanlı barış ve barış karşısındaki savaş hepimize bu gerçekleri tekrar hatırlatıyor. İnsanlık olarak hem kendimizin hem evlatlarımızın müreffeh bir dünyada yaşamasını istiyorsak. Çözüm yerine sürekli sorun üreten mevcut sistemde özellikle ısrardan vazgeçmeyeceğiz. Bunun yerine daha dengeli, daha adilane, daha kuşatıcı bir sistemin ihdası için hep beraber el ele vermeliyiz. Karşı karşıya olduğumuz meydan okumalar, esasen hiçbirimize başka bir alternatifte bırakmıyor. Hangi inanca, kültüre, millete mensup olursak olalım bunun için mücadele etmemiz gerektiğinin altını bir kez daha çizmek istiyorum” diye konuştu.