Adalet Bakanı Yılmaz Tunç’un imzasıyla Türkiye Adalet Akademisi tarafından aile hukuku alanında yaşanan sorunlara çözüm üretmek ve aile bireylerinin haklarını daha iyi korumak amacıyla ‘Aile Hukuku Değerlendirme Kurulu’ oluşturuldu.
Bakanlıktan yapılan yazılı açıklamaya göre; Anayasa’nın 41’inci maddesinde yer alan ‘Ailenin korunması ve çocuk hakları’ ilkesi çerçevesinde, Adalet Bakanı Yılmaz Tunç’un imzasıyla ‘Aile Hukuku Değerlendirme Kurulu’ oluşturularak, aile yapısının korunması ve güçlendirilmesi amacıyla önemli bir adım atıldı. Kurulun, aile hukuku alanında çalışan kamu kurumları, sivil toplum kuruluşları, yargı mensupları, adli destek görevlileri ve üniversite mensuplarıyla iş birliği içinde faaliyet göstermesi planlanıyor. Kurul, aile hukuku alanında çalışan kurumlar arasında etkili bir iş birliği sağlayacak.
İHTİYAÇLAR BELİRLENECEK, TAVSİYELER SUNULACAK
Aile hukukuna dair güncel konuların ele alınacağı sempozyumlar, çalıştaylar ve eğitimler düzenlenerek farklı yaklaşımlar ve çözüm önerileri sunulacak. Kurul, bu faaliyetler sayesinde aile hukuku alanındaki eğitim ihtiyaçlarını tespit ederek ilgili birimlere tavsiyelerde bulunacak. Türkiye Adalet Akademisi tarafından aile mahkemelerinin etkinliğinin artırılması amacıyla Avrupa Konseyi ile iş birliği yapılarak ‘Aile Mahkemelerinin Etkinliğinin Artırılması: Aile Bireylerinin Haklarının Daha İyi Korunması’ projesi geliştirilerek uygulanmıştı.
NAFAKA, VELAYET KONULARI TARTIŞILACAK
Proje kapsamında yapılan çalıştaylar, sempozyumlar, odak grup toplantıları ve eğitim faaliyetleri sonucunda, aile hukukuna ilişkin Türkiye’de yaşanan sorunların bir kısmının aile hukuku alanında görev yapan ilk derece mahkemeleri, bölge adliye mahkemeleri, Yargıtay, barolar, ilgili bakanlıklar arasındaki iş birliğinin daha da artırılması gerektiği tespit edildi. Bu doğrultuda etkinliği artırılacak iş birliği ile nafaka, tazminat, boşanma ve velayet gibi konularda ülke genelindeki uygulamaların uyumlu hale getirilmesi için destekleyici çalışmalar kurul tarafından yürütülecek. Kurulun, Türkiye’deki aile hukuku sistemine uluslararası uygulama örneklerini de göz önünde bulundurarak eksiklikleri gidermesi yönünde çalışmalar yürütmesi amaçlanıyor. Kurul, önümüzdeki günlerde toplanarak faaliyetlerine başlayacak.
BAKAN TUNÇ: KURULUN ÇALIŞMALARI YOL GÖSTERİCİ OLACAK
Açıklamada görüşlerine yer verilen Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, son 22 yılda aile hukuku alanında önemli çalışmalar yürüttüklerini belirterek, “Aile hukuku alanında uygulamaya dair ihtiyaçların giderilmesi bugüne kadar öncelikli hedeflerimiz arasında yer aldı. Son 22 yılda özellikle kadın hakları ve aile hukuku alanında anayasal düzeyde sessiz devrim niteliğinde birçok düzenleme yaptık. Türkiye Adalet Akademisi çatısı altında oluşturulan Aile Hukuku Değerlendirme Kurulu bu alanda önemli çalışmalara imza atacak. Kurulun çalışmaları yol gösterici olacak ve uluslararası uygulama örnekleri incelenecek ve ülkemizdeki aile hukuku sistemi daha da güçlendirilecek” dedi.
Strateji belgemizi, eylül sonunda kamuoyuyla paylaşacağız
Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, “4’üncü Yargı Reformu Strateji Belgesi, ‘Türkiye Yüzyılı’nın ilk belgesi olacak inşallah. Sayın Cumhurbaşkanımız eylül sonu gibi kamuoyuyla paylaştıktan sonra o hedefleri gerçekleştirme gayreti içerisinde olacağız” dedi.
AK Parti İnsan Hakları Başkanlığı, parti genel merkezinde ‘İnsan Hakları Eğitim Programı’ düzenledi. Eğitimler, ‘Milli iradenin zaferi bürokratik vesayetin geriletilmesi’, ‘Vesayetçilikten çok sesliliğe medyanın dönüşümü’, ‘Eğitimin demokratikleşmesi ve fırsat eşitliği’, ‘İsrail’in insan hakları ihlalleri’, ‘Hazırlık ve katılım süreci açısından yeni anayasa’, ‘Avrupa’da göçmen meselesi’ ile İngilizce hazırlanan, ‘Avrupa Birliği’nde İslamofobi’ adlı raporlar çerçevesindeki başlıklar olarak hazırlandı. Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, programın açılışında ‘Yargı ve İnsan Hakları’ konusuna ilişkin sunum yaptı. Bakan Tunç, 22 yıllık AK Parti iktidarı boyunca yargı alanında sessiz devrimler gerçekleştirildiğini ve bu sayede Türkiye’nin yüksek demokrasi standartlarına kavuştuğunu söyledi.
‘ULUSLARARASI KURUMLAR, İNSANLIĞIN SORUNLARINI ÇÖZME KONUSUNDA ETKİSİZ’
Tunç, Birleşmiş Milletler, (BM) Uluslararası Adalet Divanı (UAD) ve Uluslararası Ceza Mahkemesi (UCM) başta olmak üzere, uluslararası kurum ve kuruluşların insanlığın sorunlarını çözme konusunda etkisiz kaldığını belirterek, “Bugün maalesef Filistin’de, Gazze’de bahsettiğim bu mekanizmaların ortaya çıkan soruna çare olamadığını, nasıl etkisiz kaldığını üzülerek görüyoruz. UCM başsavcısının tutuklamaya yönelik yakalama kararı olmasına rağmen herhangi bir yaptırımının, yakalamaya yönelik bir çabanın olmadığını görüyoruz. Bunu kontrol edecek bir mekanizmanın olmadığını da hep beraber görüyoruz. UCM başsavcısının yakalama kararı talep ettiği bir kişi, BM Güvenlik Konseyi (BMGK) üyesi olan bir ülkenin kongresinde maalesef ayakta alkışlanabiliyor. O soykırım suçlusu maalesef Amerika Birleşik Devletleri Kongresi’nde ayakta alkışlandı, bütün dünya da bunu gördü. Onu alkışlayanlar, insan hakları tarihine kara bir leke olarak geçmiş oldular” diye konuştu.
’40 BİN MASUM İNSAN ŞEHİT EDİLDİ’
Güney Afrika’nın İsrail aleyhine UAD’de başlattığı yargılama sürecinden bahseden Tunç, “Filistin’de, Gazze’de, 7 Ekim’den bu yana 40 bin masum insan şehit edildi. Bunun 20 bine yakını çocuklardan oluşuyor. Şehit edilenlerin yüzde 80’i ise kadın ve çocuklardan oluşuyor. Burada soykırım suçunun bütün unsurları gerçekleşmiş durumda. Soykırımın önlenmesine ilişkin uluslararası sözleşme var. Bu sözleşmedeki tüm unsurlar gerçekleştiği için UAD’nin ilk duruşmasında bir tedbir kararı alındı; ‘Soykırım’ olarak nitelendirmiyorum ama unsurları görüyorum ancak bu esas hakkında karar değil, esas hakkında karar verirken bunu dikkate alacağım; ama şu anda işlenen suçun, ‘Soykırım olduğu kanaatindeyim ve o konuda tedbir kararı alıyorum’ dedi. Ama maalesef UAD’nin bu tedbir kararının icra edileceği bir mekanizma yok. BMGK’nin bu kararı icra etmesi lazım ama maalesef böyle bir yaptırımın olmadığını biz de geldiğimiz noktada görüyoruz. Uluslararası mekanizmalar maalesef insanlığın sorunlarını, insan hakları ihlallerinin giderilmesinde etkisiz kalıyorlar” diye konuştu.
‘HAZIRLIK SÜRECİMİZ TAMAMLANMAK ÜZERE’
Bakan Tunç, 2009 yılından bu yana yargı alanında planlı bir reform sürecinin başladığını kaydederek, “4’üncü Yargı Reformu Strateji Belgesi’nin hazırlıkları bitmek üzere, yargı teşkilatımız, barolar, üniversiteler, sivil toplum kuruluşlarından görüşleri aldık, vatandaşlarımızın görüşlerini aldık. ‘Yargı reformunda yer almasını istediğiniz görüşler nelerdir?’ diye sorduğumuz soruya 1 hafta içinde 10 binden fazla vatandaşımız görüşlerini ifade ettiler. Hazırlık sürecimiz tamamlanmak üzere. 4’üncü Yargı Reformu Strateji Belgesi, ‘Türkiye Yüzyılı’nın ilk belgesi olacak inşallah. Sayın Cumhurbaşkanımız eylül sonu gibi kamuoyuyla paylaştıktan sonra o hedefleri gerçekleştirme gayreti içerisinde olacağız. Aynı zamanda İnsan Hakları Eylem Planı hazırlığımız da devam ediyor. Birincisi 2014’te, ikincisi 2021 yılında Sayın Cumhurbaşkanımız tarafından kamuoyuyla paylaşılmıştı. Şimdi üçüncüsünün hazırlık süreci içerisindeyiz. Ekim sonu, aralık gibi tamamlandıktan sonra Sayın Cumhurbaşkanımız kamuoyuyla paylaşacak ve insan hakları alanında hangi reformları gerçekleştireceğimizi kamuoyuyla paylaşacağız ve bu hedefler doğrultusunda çalışmalarımızı sürdüreceğiz” dedi.
‘AİHM’DE İHLAL ORANI BAKIMINDAN ORTALAMANIN ALTINDAYIZ’
Türkiye’nin Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) nezdindeki durumu ile ilgili olumsuz propaganda yapıldığını belirten Tunç, “AİHM’de toplam karar sayısının, ihlal karar sayısı içerisindeki oranı son 10 yıl içerisinde baktığınız zaman; esastan incelenen karar sayısı 673 bin 820, ihlal karar sayısı 10 bin 252 oldu. Türkiye’nin bu 10 yılda, 95 bin 810 esastan inceleme kararı var, ihlal karar sayısı 1126, oran yüzde 1,17, tüm ülkeler bakımından bakıldığı zaman oran yüzde 1,52, Türkiye’nin oranı ise yüzde 1,17. Ülkemiz ortalamanın altında bir ihlal oranına sahip. Ama eleştirilere baktığınız zaman, ‘Türkiye, AİHM nezdinde ihlal oranı en yüksek ülkelerden’ şeklinde, tabii dosya sayısı itibarıyla yüksek; ama ihlal oranı itibarıyla baktığınız zaman ortalamanın altındayız” değerlendirmesinde bulundu.