Milli Savunma Bakanı Yaşar Güler, “İsnat edilen suç, kılıç çatmak, andı okumak veya ‘Mustafa Kemal’in askerleriyiz’ demek değil, defaten yapılan ikaz ve emirlere rağmen kasıtlı, organize ve planlı bir disiplinsizlik hareketidir” dedi.
Milli Savunma Bakanı Yaşar Güler, Kara Harp Okulu Diploma Alma ve Sancak Devir Teslim Töreni’nde bazı teğmenlerin Yüksek Disiplin Kuruluna (YDK) sevk edilmesiyle ilgili olarak sürecin doğru değerlendirilmesi gerektiğini kaydetti. Bakan Güler, “İsnat edilen suç, kılıç çatmak, andı okumak veya ‘Mustafa Kemal’in askerleriyiz‘ demek değil, defaten yapılan ikaz ve emirlere rağmen kasıtlı, organize ve planlı bir disiplinsizlik hareketidir. Özellikle vurgulamak isterim ki hakkında disiplin soruşturması yürütülen teğmenlerin hiçbirine neden kılıç çattığı, andı neden okuduğu veya ‘Mustafa Kemal’in askerleri’ diye neden söyledi diye herhangi bir soru sorulmamıştır. Söz konusu eylem, amirlerin izni olmadan, grup halinde organize edilmiş, basın davet edilerek eylemin bilinmesi istenmiş ve kasten emir komuta zinciri devre dışı bırakılmıştır. Bu, askeri hiyerarşi için kabul edilemez bir durumdur. Bunun görmezden gelinmesi de mümkün değildir” ifadelerini kullandı.
Atatürk üzerinden bir ayrışma algısı yaratacak tavır ve davranışların kabul edilemez olduğunu vurgulayan Bakan Güler, “Yapılan bu disiplinsizlik ile Türk Silahlı Kuvvetlerine mesnetsiz iftiralar atılmasına, kamuoyunda gereksiz şekilde Türk Silahlı Kuvvetlerinin tartışılmasına ve yıpratılmasına zemin yaratılmıştır. Türk Silahlı Kuvvetlerinde müesses disiplinin muhafazası ve idamesi, olmazsa olmazımızdır. Ordumuzun yıpratılmaması konusunda herkesin daha duyarlı ve dikkatli olması, olayı bağlamından koparma çabaları ve dezenformasyona itibar edilmemesi önem taşımaktadır” dedi.
ASKERİ HASTANELERİN DURUMU
Bakan Güler, askeri hastanelerin durumuna ilişkin Türk Silahlı Kuvvetlerinin ihtiyaç duyduğu ikinci ve üçüncü basamak sağlık hizmet desteğinin Milli Savunma Bakanlığı ile koordineli bir şekilde Sağlık Bakanlığıyla yürütüldüğünü belirterek, “Sağlık Bakanlığına devredilen Gülhane Eğitim ve Araştırma Hastanesi ile sivil statüsünde yalnız Türk Silahlı Kuvvetleri personeline hizmet veren 5 hastane ki onlar; Diyarbakır, Şırnak, Marmaris, Van Eğitim Araştırma Hastanesinin İskele ek binası ve Hakkari Devlet Hastanesinin Mehmetçik ek binası, sadece Türk Silahlı Kuvvetlerine tahsis edilmiştir” ifadelerini kullandı.
Güler, ayrıca ihtiyaç olması halinde Erzurum, Ağrı, Gaziantep, Hakkari, Şanlıurfa, Kilis, Hatay, İskenderun, Reyhanlı ve Elazığ’daki 10 hastanenin de Bakanlık personeline hizmet vermek üzere izolasyonunun sağlandığını kaydetti.
Askeri okulların kapatılmasına ilişkin de konuşan Güler, Milli Savunma Üniversitesi (MSÜ) Kuruluş Kanunu ile 669 sayılı KHK kapsamında Harp Akademilerinin kapatıldığını, MSÜ Rektörlüğü bünyesinde Harp Enstitüleri kurulduğunu hatırlatarak, “İlgili mevzuat hükümleri uyarınca Harp Okulları ile Astsubay Meslek Yüksek Okullarının da üniversitemize bağlanmasıyla, askeri okullar MSÜ Rektörlüğü çatısı altında toplanmıştır. MSÜ’deki eğitim- öğretim faaliyetleri TSK’nın ihtiyaçlarına cevap verecek şekilde ve mevzuata uygun olarak başarıyla yürütülmektedir” diye konuştu.
‘DOĞU AKDENİZ’DEKİ HAKLARI KORUMAK AMACIYLA DİPLOMATİK GİRİŞİMLER YÜRÜTÜLMEKTEDİR’
Yaşar Güler, Doğu Akdeniz’deki gelişmelerle ilgili de şunları kaydetti:
“Doğu Akdeniz’de Yunanistan ve Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’nin maksimalist ve hukuk dışı talepleri sebebiyle yaşadığımız birtakım deniz yetki alanı anlaşmazlıkları mevcuttur. Ülkemiz, Doğu Akdeniz’deki hak, alaka ve menfaatleri korumak maksadıyla hem sahada hem de diplomatik olarak çeşitli girişimler yürütmektedir. KKTC ile 2011 yılında, Libya ile 2019 yılında yaptığımız Deniz Yetki Alanları anlaşmaları ve 18 Mart 2020 tarihinde Birleşmiş Milletlere deklare ettiğimiz kıta sahanlığımızla Doğu Akdeniz’deki en önemli aktörlerden biri olduğumuza ilişkin kararlı duruşumuzu gösterdik. Bu kararlı duruşumuzu kıta sahanlığımıza yönelen izinsiz faaliyetleri engelleyerek sahada da gösteriyoruz. En son temmuz ayında İtalyan Ievoli Relume gemisiyle kıta sahanlığımıza yapılmak istenen kablo döşeme maksatlı araştırma faaliyeti bölgedeki unsurlarımızın caydırıcı duruşuyla bertaraf edilmiştir.”
SİPER-1’in üretildiğine dikkati çeken Bakan Güler, konuşmasına şöyle devam etti:
“Savunma sanayi konularıyla ilgili SİPER ve Çelik Kubbe konusunda hava savunma sistemimizle ilgili olarak biz şu anda hava savunma sistemlerimizin hepsini tamamlamış, bitirmiş durumda değiliz. Hava savunma sistemi; Çelik Kubbe bir sistem. Bunun içinde 4-5 tane ayrı sistem var. İşte HİSAR-O sistemi, HİSAR-A sistemi, SİPER sistemi ve bunlarla beraber KORKUT yakın alçak hava savunma sistemi. Bunları hepsinin ayrı ayrı bu yazılımların bir sistemle, bir yazılımla birleştirilerek kullanıldığı bir sistemin adı da Çelik Kubbe. Dolayısıyla ülkemizin hava savunmasını sağlayabilmemiz için bir tane Çelik Kubbe değil, birden fazla Çelik Kubbelere ihtiyacımız olacak ve bunlar da üretilmeye başladı. F-16 tedariki projesi ile ilgili olarak hava kuvvetlerimizin ihtiyaçları doğrultusunda eğitim ve HÜRJET ve 5. nesil milli uçağımız KAAN hizmete girinceye kadar gelişmiş teknolojiyle donatılmış modern savaş uçaklarının envantere alınması ve envanterin çeşitlendirilmesi çalışmalarımız devam ediyor.”
‘F-16 MODERNİZASYONUNU TUSAŞ TESİSLERİMİZ KENDİSİ YAPABİLECEK DURUMDA’
F-16 Blok 70 tedariki kapsamında başlangıç ödemesinin yapıldığını kaydeden Bakan Güler, “1.4 milyar dolarlık para yatırdık, başlangıç ödemesi yapıldı. Bununla 40 adet F-16 Blok 70 Viper uçak alınacak, 79 tane modernize edecektik, bundan vazgeçtik. Çünkü F-16 modernizasyonunu TUSAŞ tesislerimiz kendisi şu anda yapabilecek durumda. 40 uçak ve özellikli mühimmat alacağız, tamamı yaklaşık 6.5- 7 milyar dolar olacak” dedi.
‘F-35 VEREBİLECEKLERİNİ İFADE EDİYORLAR’
Türkiye’nin F-35 programından çıkarılmasıyla ilgili de konuşan Bakan Güler, “Şimdi F-35’lerle ilgili 6 tane uçağımız var orada. Amerikalılar da bu F-35 konusunda biz KAAN uçağını şimdi yapacağımızı, yapabileceğimizi de uçtuğunu da görünce biraz düşünceleri de değişti. Onlar şimdi kendileri de F-35’i verebileceklerini ifade ediyorlar. Şimdi biz hem üretim payımızın tekrar bize verilmesinde ısrar ediyoruz hem de kırk tane de toplam F-35’i almak için isteğimizi bildirdik” diye konuştu.
‘MECBUR KALARAK S-400 ALDIK’
Bakan Güler, S-400’le ilgili olarak ise şunları söyledi:
“S-400 hava savunma sistemleriyle ilgili biz 1991 yılından itibaren dünyadaki hava sistemi olan her ülkeye müracaat ettik. Amerika. Patriot verin kardeşim bize. 1, 2, 3, 5, 8, yok. Fransa ve İtalya, Samp-T’ler var. Samp-T’leri verin, yok. Ama Orta Doğu’da durum ha bire gelişiyor. O zamanki komuta kademesiyle ilgili söylüyorum. Çin vermedi. Mecbur kalarak S-400’ü aldık. S-400’leri kuracağımız, kullanacağımız her yer belli. Bunların bütün oraya yerleşeceği yerler, altındaki mahzenler dahil hepsi yapıldı, hazır. Sadece biz bir emir verdiğimiz anda herkes hangi bölgeye emir verdiysek o bölgeye hareket edecek. Yaklaşık 12 saat sonra bütün sistem kurulmuş olacak. Yani bize bir taarruz tehlikesi çok üst düzeyde bir şeye çıkacak ki hava taarruzu biz de S-400’ü kullanalım.”
‘ALTAY TANKINI SERİ ÜRETİMDE ALMAYA BAŞLAYACAĞIZ’
Türkiye’nin envanterinde bulunan tank sayısı hakkında bilgi veren ve Altay tankları konusunda konuşan Bakan Güler, “Şu anda 3 binin üzerinde tankımız var ve bu önümüzdeki 2025’in sonunda da biz normal Altay tankını seri üretimde almaya başlayacağız” ifadelerini kullandı.