Ak Parti iktidarı boyunca, Türkiye’de daha fazla üniversite açılması hedefiyle eğitim alanında büyük yatırımlar yapıldı. Ancak, bu hızlı genişleme beraberinde ciddi sorunlar getirdi.
Ülkemizde bulunan 209 üniversitede 7 öğrenci bulunuyor. Ne var ki 209 üniversitenin eğitim kalitesi, dünya sıralamasında pek de parlak bir yerde durmuyor. Peş peşe açılan kaliteden yoksun üniversiteler işsizliği 4 yıl ertelemekle ve diplomalı işsizler üretmekle eleştiriliyor. Hem eğitim politikalarının eksikliklerinden hem de ekonomik dinamiklerden kaynaklanan bu durum, ülkenin sosyal ve ekonomik kalkınmasını doğrudan etkileyen bir krizdir.
Meslek liselerine ağırlık, üniversitelere düzenleme
Türkiye’de uzun yıllardır eğitim sistemi, büyük ölçüde üniversite eğitimi odaklı bir yapıya sahiptir. Toplumun her kesiminde “üniversite mezunu olma” algısı güçlü bir şekilde yerleşmiş durumdadır. Ancak bu yaklaşım, hem bireyler hem de ülke ekonomisi için ciddi sorunlara yol açmaktadır. Üniversite kontenjanlarının plansız bir şekilde artırılması, eğitim kalitesinde düşüşe ve mezun işsizliğinde ciddi bir artışa neden olmuştur.
Ülkemizin hızla büyüyen sanayi ve üretim sektörleri, nitelikli ara eleman ihtiyacını karşılamakta zorlanmaktadır. Bu ihtiyaç, meslek liselerinden mezun olan kalifiye iş gücü ile karşılanabilir. Ancak Türkiye’de meslek liseleri, uzun yıllardır yeterince cazip bir seçenek olarak görülmemekte ve toplumda bu okullara karşı bir ön yargı bulunmaktadır. Bu algının değişmesi, yalnızca iş piyasasının ihtiyacını karşılamakla kalmayacak, aynı zamanda gençlerin meslek edinme sürecini de hızlandıracaktır.
Plansız büyüme, diplomalı işsizler ordusu oluşturdu
Son yıllarda üniversite sayısındaki artış ve kontenjanların plansız şekilde genişletilmesi, eğitim kalitesinde ciddi düşüşlere yol açmıştır. Yeni kurulan birçok üniversite, yeterli akademik kadro ve altyapıdan yoksundur. Bu durum, öğrencilerin yeterli bilgi ve beceriyle mezun olmasını engellemekte ve iş piyasasında niteliksiz mezunlar ordusu yaratmaktadır.
Üniversitelerde arz ve talep dengesinin gözetilmemesi, birçok bölümden mezun olan gençlerin iş bulamamasına yol açmıştır. Türkiye’de genç işsizlerin önemli bir kısmını üniversite mezunları oluşturmaktadır. Bu durum, hem bireysel hayal kırıklıklarına hem de toplumsal ekonomik sorunlara neden olmaktadır.
Üniversite kontenjanlarının azaltılması, mevcut üniversitelerdeki eğitim kalitesinin artırılmasına olanak tanıyacaktır. Daha küçük sınıflar, daha nitelikli öğretim kadrosu ve modern altyapılar, üniversite eğitimini gerçek bir akademik başarı ve mesleki yetkinlik aracı haline getirebilir.
Genç nüfusun potansiyeli ekonomiye kazandırılmalı
Bu sorunların çözümü için hem eğitim sistemi hem de iş piyasası açısından kapsamlı reformlar gerekiyor;
- Eğitim Sisteminin Modernizasyonu: Eğitim müfredatları, analitik düşünmeyi ve pratik yetenekleri geliştirecek şekilde güncellenmelidir. Mesleki eğitim güçlendirilerek, gençlerin iş dünyasına daha kolay adapte olması sağlanmalıdır.
- İş Piyasası ile Eğitim Arasında Köprü: Üniversiteler ve iş dünyası arasındaki iletişim artırılmalıdır. Staj programları ve uygulamalı dersler yaygınlaştırılarak öğrencilerin mezuniyet sonrası iş bulma olasılığı artırılabilir.
- Nitelikli Üniversitelerin Desteklenmesi: Yeni üniversiteler açmak yerine mevcut üniversitelerin altyapıları güçlendirilmeli, akademik kadroların niteliği artırılmalıdır.
- Genç Girişimciliği Teşvik Etmek: Üniversite mezunlarının kendi işlerini kurmaları teşvik edilmeli, bunun için uygun finansal destekler ve rehberlik programları sunulmalıdır.
Türkiye’de eğitim sistemi ve üniversiteli işsizliği birbiriyle doğrudan bağlantılı yapısal sorunlardır. Yapılması gereken, uzun vadeli politikalar geliştirerek genç nüfusun potansiyelini etkin bir şekilde değerlendirmektir. Bu süreçte tüm paydaşların eğitim kurumları, iş dünyası, hükümet ve sivil toplum kuruluşları iş birliği içinde hareket etmesi kritik önem taşımaktadır.