Emekli mimar Zeki Bülent Ağcabay (67), mesleğinde yaşadığı stres nedeniyle terapi amaçlı müziğe yöneldi. Müzik aletlerine olan ilgisini, Türkiye ve dünyaya özgü telli çalgıların da içerisinde bulunduğu enstrüman koleksiyonuna dönüştürdü.
İstanbul Üsküdar’daki evinde çalgıları sergileyen, bir çocuk babası Zeki Bülent Ağcabay’ın (67) müzik tutkusu 1995 yılında başladı. Çalgılara duyduğu ilgi, koleksiyonerliğe kadar gitti. Mimar olan Zeki Bülent Ağcabay’in, stresli iş hayatı, müzik ile ilgilenmesine neden oldu. 30 yıldır koleksiyonerlik yapan Ağcabay bin parçayı aşkın telli, üflemeli, vurmalı çalgılardan ve antika piyanolardan oluşan koleksiyonunu evinin her köşesinde sergiliyor.
‘YAŞAM ŞEKLİ HALİNE GETİRDİM’
Müzik sektörüne katkı sunmayı amaçladığını ifade eden Ağcabay, “Mimarım, çok sıkıntılı bir meslek hayatım oldu. Daha sonra terapi amacıyla müzik sektöründe korolarda ve bir takım enstrüman yapımcılarıyla arkadaş olup yakınlaşarak bu işe ilgi duydum. Birtakım enstrümanların yapımları ve daha sonra koleksiyonerlikle onların toplanması, araştırılması konusunda kendimi geliştirdim. Bir noktada hobiyi abartarak bir yaşam şekli haline getirdim” dedi.
Ağcabay, “Ben burada ticaret yapmıyorum, alıyorum ama satmıyorum. Resmi kuruluşlara ve özel kuruluşlara bağışlar yapmak suretiyle, Türkiye’ye katkı sunmayı arzulayan bir durumdayım. Mutluyum, benden sonra da gelecek nesillere bırakacak bir şeyler olduğunu zannediyorum” şeklinde konuştu.
‘TÜRK SAZLARININ HEMEN HEMEN HEPSİ VAR’
Evinde haftanın 2 günü 25- 30 kişilik gönüllülerle toplanıp müzik yaptıklarını belirten Ağcabay, daha önce önemli sanatçıların kullandığı sazları da koleksiyonuna topladığını söyledi. Ağcabay, “Kullananları önemli olan sazları toplamaya başladım. Bunlar arasında ünlü bestekarlar, ünlü çalarlar var mesela. Bestekar İrfan Doğrusöz’ün udu, yaylı tamburu, Ercüment Batanay’ın yaylı tamburları, Türk sazları, dünya sazları; Çin, Japon, Hint ve Afrika sazları var. Türk sazlarının hemen hemen hepsi var” diye konuştu.
‘KOLEKSİYONUN ADI KAANUNİ, TORUNUMUN ADI KAAN’
Koleksiyonun, kendisinden sonra torununa emanet ettiğini söyleyen Ağcabay, “Koleksiyonerlerin en büyük endişesi, benden sonra ne olacaktır tabii…Kaan adında bir torunum var. Bir yaşındayken ben onun müzik ile ilgisini keşfettim. Şu anda da çello ve piyano çalarak beni yanıltmadı. Adı Kaan, sistemin adı Kaanuni. Çünkü 7 aylıkken, diş hediyesi onun kucağına kanun koymuştum. Oradan başladı ve müzik ilgisi güvenilir bir durumda. Gözüm arkada değil o bakımdan” ifadelerini kullandı.