İnsansal vasıflarımızı bir bir kaybettiğimiz şu dönemde, bazı değerlerimizi devam ettiren esnaflarımıza rastlamak beni mutlu ediyor.
Doksanlı yıllarda esnaf-müşteri ilişkilerine tanıklık etmiş biri olarak; maalesef günümüz esnaflık vasıflarıyla asla örtüşemez. Yalanın, riyakarlığın, sahteciliğin ve dolandırıcılığın kol gezdiği bugünkü ticaret ortamında, eski günleri üzüntüyle anıyorum. 1990 senesinde toptan halı sattığımız dönemi çok özlüyorum. Senet yoktu, çek yoktu, her hangi bir teminat olmaksızın malı bırakır, bir miktar peşinat alır ve her hafta düzenli olarak ödeme alırdık. Mal verdiğimiz müşteriyi, ödeme için aradığımızı ya da peşinden koştuğumuzu hatırlamıyorum. Eğer bir gecikme olacaksa da firma sahibi önceden arar ve özür dileyerek gecikme olacağını fakat şu tarihte kesin ödeme yapacağını bildirirdi… ve o tarihte ödemesini yapardı. Günümüzde ise, hemen hemen her iş kolunda sahtecilik, dolandırıcılık ve yalan dolanlarla bezenmiş bir ticaret ahlakı bir sis gibi etrafımızı sarmış durumda. İşin ilginç yanı; tüm bu olanları bilmemize rağmen, her hangi bir tepki veya eylem göstermiyor olmamızdır. Hal böyle olunca da maalesef düzelmesini istemek, beyhude bir bekleyişten başka bir şey değildir.
Her zaman bir umut olduğu gibi, mutlaka işini hala dürüstçe yapan, ahlak ve vicdan çerçevesinde hizmet veren esnaflarımızın olduğuna tanıklık etmek, şahsen beni sevindiriyor. Bundan böyle her hafta; ‘Haftanın Esnafları’ ve ‘Haftanın Esnafsızları’ isimli yazılarımı sizlerle paylaşma kararı aldım. Bir hafta iyi esnafı, bir hafta da kötü esnafı buradan yayımlayacağım. İyilerin kadar kötülerinde bence bilinmesi gerek. Gerçi sizlerde belki de her gün iyisine ve kötüsüne rast geliyorsunuzdur. İsterseniz, yazının sonunda ekleyeceğim e-posta adresime yazarsanız burada yayımlayabilirim. Bazı değerleri kaybetmek istemiyorsak açıkça belirtmeli ve ne yapılması gerekiyorsa yapmalıyız.
Şimdi gelelim iyi esnaflarımıza…
Dürüst esnaflar köşe yazımın ilkinde üç kişiden bahsetmek istiyorum. Birincisi İsmail Usta…
İsmail Usta bir makasçı; araçların alt iki kısmında bulunan taşıyıcı yük sisteminin ustası.Makas sisteminin açılımına bakacak olursak; yük taşımasından dolayı özellikle ticari araçlarda kullanılan, konfor anlamında oldukça rahatsızlık verici olsa da kullanım amacından dolayı oldukça yaygındır. Bahsi geçen bizim İsmail Usta, bu makas sisteminin duayeni ve yılların ustasıdır. Bu tür tamirat onarım işleri genelde ekip işi olduğu için, İsmail Usta’nın Kalfası (oğlu) Mustafa, onun sağ koludur. Minibüs, kamyonet, kamyon vs. her türlü yük taşıyan araçların arızalanan makas sistemini onarıyorlar ya da yenisi ile değiştiriyorlar. Peki, İsmail Usta’nın özelliği neydi ki bu yazıda ondan bahsediyorsun? diye sorabilirsiniz… İsmail Usta, öncelikle gönül adamıdır ve halden anlar. Paran yetişmeyebilir, üzerinde yeteri kadar nakit yoktur; fakat işin yarım kalmaz. Baba oğul, el birliğiyle senin sorununu çözerken, odun sobasında demlenen çaydan ikram eder, üstelik arkandan el sallayarak seni yolcu ederler. Şimdiye kadar parası yeterli gelmeyip geri gönderdiği müşterisi olmamıştır. Bunca özveri ve fedakarlığın karşısında yüzlerce fanatik müşterisi olmasının yanında tabii ki zorluklar yaşamıyor değil: Özellikle kamu ve özel şirket araçlarının onarımından alın teriyle kazandığı bedelleri bazen almakta zorlanıyor İsmail Usta. Çünkü; herkesi kendi gibi görüyor. Hatırı sayılır meblağda alacağı olan İsmail Usta, dürüstlükten, adaletten ve vicdanından ödün vermeden, her sabah ilk günüymüş gibi aynı şevk ve umutla iş yerini açıyor ve akşam karanlığına kadar hizmet vermeye devam ediyor.
İsmail Usta’ya ve oğlu Mustafa’ya işiniz düşecek olursa; onları Kazlıçeşme Mahallesi Abay Caddesi Üzerinde, Yedi Mavi projesinin tam karşısında bulabilirsiniz.
İkinci esnafımız bir çiçekçi… Şileli Fatoş abla. Kendisi sokak esnafı, yani sabit bir mekanı yok. Maltepe Marmaray durağının karşı sokağından ana caddeye çıkarken, yolun sol köşesinde envai çeşit mevsim çiçeklerini sergilediği bir tezgahı var. Fatoş ablamızın son nefesine kadar sıkıntı yaratacak bir rahatsızlığı var: Dizlerinde ödem mevcut ve sıvı kaybından dolayı, ilaç kullanmasına rağmen ağrı sızı içinde günleri geçiyor. Kazandığı paranın çoğunu ilaçlarına harcıyor… geri kalanıyla evin ihtiyaçlarını karşılıyor. Fatoş ablada aynı İsmail Usta gibi; para ikinci planda kalıyor. ‘Önemli olan gülümsemek ve mutlu olmaktır,’ diyor ve verilen her teklife önce itiraz etse de mutlaka kabul ediyor. Karşıdan bakılınca sanki günlük müşterisi varmış gibi görünse de yıllardır ondan düzenli çiçek alan bayan ve erkek müşterisi az değildir. Evini güzelleştiren, eşine, sevgilisine ve dostuna düzenli olarak çiçek alan birçok müşterisi var Fatoş ablanın. Onlardan biriside benim; her hafta mutlaka uğrarım ve üç-dört demet mevsimsel çiçeklerden güzel bir buket yaptırırım. Özellikle nergisleri ve sümbülleri muhteşemdir. Ne zaman gitsem, hep dizlerinin ağrımasından söz eder. Ziyaret aralığım on veya on beş günü bulursa, karşıdan görür görmez yüksek sesle serzenişte bulunur. Başka çiçekçiye gittiysen küserim, der. O beş yüz der, ben üç yüz derim fakat her zaman olduğu gibi arada bir yerde anlaşır ve çiçek alırım. Yolunuz o tarafa düşerse mutlaka uğrayın ve Fatoş ablaya destek olun lütfen.
Üçüncü esnafımız ise, henüz çok yeni… on gün önce tanıştık. Fakat telefonda konuşmamızın ilk saniyesinden son anına kadar öyle samimi, öyle candan ve içten konuştu ki, bir esnafla böyle konuşmayı hakikatten özlediğimi ve hasret kaldığımı fark ettim.
Efendim, evdeki şofben alttan su damlatıyordu ve giderek artmaya başlamıştı. Demirdöküm müşteri hizmetlerini aradım ve şikayetimi ilettim. Ne yapmam konusunda yardımcı olmalarını rica ettim. Öncelikle Ücretli servis göndermeyi teklif ettiler. Sonra fikrini değiştirip, bakım yapılması gerektiğini söylediler. Her ikisi de bayağı yüksek bedellerdi. Tarif ettiğim arızanın onarımı zor ya da imkansızsa boşuna masraf yapmaktansa yeni bir şofben almamın daha mantıklı olduğunu söylesem de karşı taraf, arızanın giderilebileceğini fakat düzelmezse yalnızca servis ücretini yansıtacaklarını söyledi. Ben de işinin uzmanı olduğu kanaatine varıp, servis gönderilmesi talimatını verdim. Yaklaşık olarak bir saat sonra telefonum çaldı ve açtım. Karşımda Yelda Hanım vardı ve Beylikdüzü Demirdöküm Servis hizmeti verdiklerini iletti. Sorunu tekrar ona da anlattım. Biraz düşündü ve riske girmememi, böyle bir arızanın, şofbenin eski olmasından dolayı işlevini yitirdiğini ve en mantıklı çözümün yeni bir şofben alınması gerektiği yorumunu yaptı. Ayrıca en uygun fiyata nerede bulabileceğimi de eklemeyi unutmadı. Zaten konuşma enerjisi ve hitabı beni etkilemişti; üstelik karşımda böylesine dürüst ve sorun çözücü birini bulduğum için önce şükrettim sonra da birkaç kere kendisine teşekkür ettim. Yeni bir şohben almıştım; birkaç bin lira ise cebimde kalmıştı.
Montaj için aradığımda, yine aynı enerji ve samimiyetle beni karşıladı, montaj için en kısa sürede ziyaret edileceğini söyledi. Yirmi dört saat geçmeden montaj ekibi geldi ve Yelda Hanım gibi, gayet pozitif ve güler yüzlü bir arkadaşımız geldi ve montajını yaptı. Buradan Yelda Hanım ve tüm Beylikdüzü Demirdöküm servis çalışanlarına teşekkür ediyorum.
Aslında buradaki sorun, cebimden fazladan çıkacak birkaç bin lira değildi. Sorun; merkez kaynaklı çözüm üretmekten çok, deneme yanılma yöntemiyle işlem yapılmasıydı. Şofben az çok arızası belliydi. Aslında ben merkezi yeni bir şofben alacağımı ve montaj için servis yönlendirmeleri için aramıştım. Günümüzde dürüstlüğün, vicdani yaklaşımın ve adaletli sistemin değeri asla ve asla bir bedelle ölçülemez. Hele ki, çocukluğumuzda şahit olduğumuz ve şimdilerde ise esamesi bile kalmayan ‘dürüst esnaf’ tanımına, bir mucizeye şahit olmuş gibi rast gelmişsek…
Yelda Hanım, o gün ben de unuttuğum ya da uzun zamandır rast gelmediğim toplumsal değerleri bana hatırlattı ve açığa çıkardı. Hele ki ‘Metin Beyciğim’ hitabı, kesinlikle doksanlı yılların hitap şekliydi.
İyi ki varsınız Yelda Hanım…
Not: öneri ve paylaşım için… metinyazgac@gmail.com