‘PKK/KCK silahlı terör örgütü üyesi olmak’ suçundan tutuklanan Esenyurt Belediye Başkanı Ahmet Özer’in ifadesinde “Üzerime atılı suçlamayı kabul etmiyorum. Hiçbir belgeye dayanmayan iddialarla suçlanıyorum” dedi.
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Terör Suçları Soruşturma Bürosunca, terör örgütü PKK/KCK’nın mensup ve faaliyetlerinin tespit edilmesine yönelik soruşturmada gözaltına alınarak tutuklanan Esenyurt Belediye Başkanı Ahmet Özer’in nöbetçi sulh ceza hakimliğindeki ifadesi ortaya çıktı. Ahmet Özer, ifadesinde “Üzerime atılı suçlamayı kabul etmiyorum; bu bir siyasi davadır. Ben bir akademisyenim, profesörüm. 40 yıl boyunca devletin çeşitli kademelerinde çalıştım, Milli Eğitim Bakanlığı’nda görev yaptım, üniversitelerde dekanlık, kurucu dekanlık, senato ve yönetim kurulu üyeliği gibi pozisyonlarda bulundum. Bu süre içinde hakkımda hiçbir soruşturma ve kovuşturma olmamıştır; adliyeye gelmişliğim dahi yoktur. Bugüne kadar böyle bir durum söz konusu değildi.
Esenyurt Belediye Başkanı olduktan sonra, iki kişiden birinin oyunu alarak, ki bu çok büyük bir ilçedir, 7 aydır başarılı bir şekilde belediye başkanlığı yapıyorum. Siyasi bir yönelim var; halk iradesi gasp ediliyor, bu durum kabul edilemez. İstanbul’da düzeni bozma amacıyla, insanlarda infial yaratmak için bu adımlar atılmaktadır. Hem belediye açısından hem de siyasi açıdan sonuçlar doğuracaktır. Dosyadan anlaşılacağı üzere, hiçbir belgeye dayanmayan iddialarla suçlanıyorum” dedi.
‘HİÇBİR ÖRGÜT İLE İLGİM YOKTUR’
Özer “40 civarında kitap yazmış bir yazarım. Bunların bir kısmı bölgesel kalkınma ile, bir kısmı roman, bir kısmı ise Kürt meselesi ile ilgilidir. Yaklaşık 200 ulusal makalem ve 300 civarında bildirimin yayınlanmıştır. Türkiye’nin çeşitli ulusal televizyonlarında görüşüne başvurulan bir kişiyim. Hal böyleyken, 2002 yılında Öcalan ile yapılan görüşmede iradem dışında ismimin geçtiği iddia ediliyor. Yazarım, herkes okuyabilir ve görüş belirtebilir. Orada ismimin geçmiş olması herhangi bir delil midir? Başka bir insanın isminin zikredilmesi bu suçu mu yaratır? benim hiçbir örgüt ile ilgim yoktur, bunu tamamen reddediyorum; bu davanın siyasi olduğunun göstergesidir. Mehmet Kaya’nın kendisi değil de akrabalarının terör örgütü üyesi olduğu söylenmiştir; ben tanımıyorum.
Annesi ölmüş, ben ‘Başınız sağ olsun, değerli anneniz varmış’ demişim. Bu ne anlama geliyormuş? Böyle şeyler söylediğimi hatırlamıyorum; söylemişsem de neresi suçtur? Bunların hepsi uydurma, zorlama siyasi atraksiyonlar ile görevden alınmam için uydurulmuştur; kayyum atanmasının altyapısı oluşturulmuştur” diye konuştu.
‘SİYASİ KİMLİĞİ OLAN İNSANIM, HER GÜN ONLARCA İNSAN BENİ ARAR’
Özer ifadesinin devamında “Siyasi kimliği olan bir insanım; her gün onlarca insan beni arar ve bazılarına cevap vermeye dahi yetişemem. O insanların kim olduğunu bilmem; arayanların GBT’sini soramam. Yol üstünden geçerken dahi selam verilir. Gittiğim yerlerde fotoğraf çekilmek isteyenler olur. Şema çizilmiş, benim ne alakam vardır? Faik Kaplan isimli şahsı tanımam. Burada bir evim var, o evi kiraya vermiştim. Kızımdan öğrendiğim kadarıyla kiraya verilen kişi bunların yakınıymış. İncelenirse, her ay kira parası gelmiştir bana. Bu adamın kim olduğunu bilmem; avukat olan kızım vasıtasıyla emlakçılar üzerinden her ay kiram yatırılmıştır. Menşeini, kaynağını bilemem. Remzi Kartal da Vanlıdır; o Van milletvekiliydi. Aynı aşiret mensubuyuz. Yurt dışına çıktıktan sonra irtibatım yoktur; benzer bir ideolojiye ve dünya görüşüne sahip değilim. Onun ailesini tanırım; Van’dadır. Van’a gittiğimde kendilerine taziye dileklerimi sundum. Neredeyse bundan da bir sonuç çıkaracaklar; bunlar insani yaptığımız işlerdir” dedi.
‘ÇAĞRILSAYDIM KOŞA KOŞA İFADE VERMEYE GELİRDİM’
Özer “Bir konser yapmışız; bu konseri Esenyurt Kaymakamı Fatih Çobanoğlu ile düzenleyip açılışı birlikte yaptık. İlk konser, kaymakam ve eşi ile 46 dernekle birlikte gerçekleştirildi. Onlarca sanatçı davet edildi. Rojda’yı hayatımda görmedim, o sahne harici. Sağda solda şarkı türkü söyleyen birisidir. Onlarca kişi davet edilmiş ve ben davet etmedim; oradaki memurlar bu işlerle ilgilendi. Kim gelecek, ne zaman gelecek, memurlar ayarlamıştır. Festivale 450 bin kişi katılmıştır. Orada gruplardan 3-5 kişi neyse, Öcalan ile ilgili slogan atıldığı söylenmiştir. Slogan atıldıysa emniyet gözaltına almalıydı. Görmedim, duymadım; görseydim, duysaydım müdahale ederdik. Koca bir alan, 70-80 bin kişinin geldiği bir alan; kim ne yapmış, nerede ne slogan atmış, ben nasıl takip edeyim?
CHP’nin belediye başkanıyım; milyonların katıldığı mitingler yapılıyor. Sağa sola insanlar slogan atıyor. Slogan atanların hepsini nasıl bileceğiz, müdahale edeceğiz? Hukukun, adaletin düzgün işlemesi gerekir. Bu olmadığında toplumsal zedelenme olur ve toplumu çürütür. Bu konuda adil bir karar vermenizi umuyorum. Saat 05.30’da şafak operasyonu ile gözaltına alındım. Ben 1,5 milyonluk şehrin belediye başkanıyım; çağrılsaydım koşa koşa ifade vermeye gelirdim. Makam odam aranmıştır; avukatım refakat etmek istediğini beyan etmesine rağmen içeri alınmamıştır. Yüzlerce kişinin içeri girip çıktığı, yüzlerce derginin girdiği bir makam odası. Ben ne dergi geliyor, kim geliyor, bilmiyorum. Oraya gelen bir dergiden sorumlu niye tutuluyorum? Dergide ne yazıyor, bilmiyorum; suç mu, değil mi, bilmiyorum. Bunlar da iddialardır” diye konuştu.
‘SUÇLARIN HEPSİNİ REDDEDİYORUM’
Özer ifadesin “10 yıldan fazladır CHP’ye mensubum. En son seçimde aday oldum, İmamoğlu’nun danışmanlığını yaptım. Devlet Planlama Teşkilatı’nda Recep Yazıcıoğlu ile görev yaptım. Bugüne kadar bir şey yok; 10-15 yıl önceki birtakım olaylar gündeme getirilerek görevimden uzaklaştırılmaya çalışılıyor. Bu davanın da siyasi olduğu açıktır. Atılı iddiaların ve suçların hepsini reddediyorum. 2016 ya da 2017 yılında Mersin Cumhuriyet Savcılığı’ndan bir belge aldım; hakkımda bir dinleme yapılmış.
Savcı bey beni çağırdı, o dinlemede bir şey tespit edilememiş ve bunun usulsüz bir biçimde yapıldığı, istersem savcı hakkında suç duyurusunda bulunabileceğim şeklinde bana bilgi verildi. Ben de “Evet, gerekirse suç duyurusunda bulunurum” dedim. Daha önce dinleme yapıldığında suç unsuruna rastlanılmadı. Sabit ikametgah sahibiyim; kaçma ve saklanma şüphem yoktur. Deliller büyük oranda toplanmıştır ve toplanması muhtemel delillere etki etme ihtimalim bulunmamaktadır. Öncelikle serbest bırakılmayı, hakimliğiniz aksi kanaate varacaksa adli kontrol hükümleri ile serbest bırakılmayı talep ederim” dedi.