Carl Gustav Jung Jung’a göre kişi kendini bulmak isterse önce kendiyle yüzleşmeli iç yolculuğuna çıkmalıdır.
İç yolcuğunuz yordu mu sizi de ? Kim yaşadı en derinden o yüzleşmeyi ? Hala söyleyemediklerimiz hangi hikayenin esiri olarak kaldı mesela ? Önce bir güzel her şeyi elimize yüzümüze bulaştırıyoruz sonra da misler gibi hakkından gelmeye çalışıyoruz. Belki söylediğimiz bir sözden belki yaptığımız bir davranıştan çıkış yolları, dönüş yerleri arıyoruz. Şimdi ne yapacağını bilemeyenler oluyoruz sonra…
Her gün su gibi akan hayatlarımızı yaşıyoruz. Geriye dönemediğimiz bolca keşke sığdırdığımız acabalarla dolu zaman dilimlerinden geçiyoruz oysa kazanamadığımız tek şeydir zaman. Herkes kendi hikayesinin başkahramanı herkes kendi sahnesinin tek kişilik oyuncusu. Buraya geleli belki 2 sene olacak derinden yazdığım yazılarım var en derinden en yürekten bahsettiklerim sancılarım bazen üzüldüklerim bazen hikayesinden etkilendiklerim bazen umutlarım bazen de hayallerim var buralarda. Kimle konuşsam bir boşvermişlik, yüzeysellik, bir değmezlik… Çok acı da olsa kalplerimiz asrın esiri olmuş. Bir yazı yazmıştım kimseyi inanmışlığıyla sınamayın diyerek bitirdiğim. Sanırım artık herkes inanmışlığıyla sınanmış.. Umutlu hikayelere oynattığım kalemim, güzel hikayelere hasret kaldı.
‘’Görünüşünüz, yalnızca kalpten bakabildiğinizde berraklaşır, dışarı bakanlar düş kurar içe bakanlar uyanış yaşar ‘’ demiş Carl Gustav Jung ve bir yazar;
“Kime gidersen git kendine döneceksin. Çölünü yürü, dağını aş, denizini geç…. Başkasında aradığını kendinde bulacaksın.” diyerek söylenecek ne varsa bir cümleye sığdırmış. Döndüğümüz her yer kendimiz, uyandığımız her yer kendi içimiz olacak.
Yaşadığınız uyanışlar dilerim hep güzele hep iyiye olur.