Biz ne ülkesiyiz? Biz ne voleybol, ne heimlich, ne futbol ülkesiyiz. Biz dev bir grilikle dolu tutarsızlık ülkesiyiz.
Geçen gün 4 senedir gittiğim berberi aradım. Sesinden bıyıklarının henüz terlemediği anlaşılan çırak açtı. ‘Numan orda mı, akşam 8 gibi geleceğim’ dedim. Çırak sekreter edasıyla şöyle dedi: ‘Numan Bey şu an tıraşta yalnız.’ Tam o an son 2 haftadır yaptığım en iyi espriyi maalesef yanlış kişiye yaptım. ‘Numan tıraşta ydalnızsa müşterisi yoktur ver telefonu diyerek kıs kıs güldüm. Bir alkış, bir plaket, bir ucuz sit com gülme efekti beklerken abi yazdım 8’e dedi süpürgeli çırak.
Maalesef pandeminin hayatımıza kattığı kötülüklerden biri de bu. Biz hangi ara mahallenin berberine randevu alarak gitmeyi normalleştirdik. Tamam doktordan çok kazanıyor berberler onu anladık, doktorlar zaten kızgın bu duruma. Bir de doktorlar gibi randevu ile iş yapmak nedir? Bu yazıyı doktorlar ve yakınları okumaz umarım. Yakınları ne alaka demeyin, kan sonuçlarını tanıdık diye kadın doğum uzmanına atan tanıdıklarım var benim. Bu yazı ile şikâyet edip muhabbeti ısıtıp röntgen filmi gönderebilirsiniz ne malum.
Akşam 8 de berbere gitmiştim. Berber koltuğunda yanlış açıdan gelen Tv sesi ile ülkemizin toplumsal olarak neden bu kadar geride olduğunu düşünüyordum.
‘Abi kenarları çok alma’ dedim. Yıllardır berber tecrübelerimin en başında bu vardı aslında. Ben ne söylersem söyleyeyim, berber o an kendi ruh halini kafama yansıtmayı becerebiliyordu. Saçımı kestirip eve gittiğimde hanım Numan abinin o hafta kuponu mu yatmış, hanımı ile kavga mı etmiş yoksa hakikaten keyfi yerinde mi anlayabiliyordu.
Tamam, tamam merak etme sen dedi.
Tutarsızlık abi diye birden ayağa kalktım. Ne olduğunu anlamadan polis otosuna bindirir gibi kafamdan bastırıp koltuğa geri oturttu.
Koltuğa usulca oturup düşünmeye devam ettim. Evet, tutarsızdık. Futbolda bir turnuvada çok iyi yerlere gelirken bir sonraki ilk maçta yenilebiliyorduk. Bir hafta ülkece el ele kol kola iken bir hafta sonra birbirimizin yüzüne bakmıyor, hatta kavga ediyorduk. Tam o an kafamdan geçenleri okurcasına Numan abi aynadan bana bakarak ‘Abi aslında biz ne ülkesiyiz biliyor musun? ‘ dedi.
Yıllardır gidilen berberden alınan hatta bütün hayatımıza yayabileceğimiz ikinci tecrübe:
Elinde makas olan ve kafanızın avuçlarında olduğu kişiye muhalif olmayın. Evet. Berberlere.
Önce onun cevabı vermesi yaşamam için ilk şarttı. Ne abi dedim. Güldü.
Gülme ulan cevap ver.
‘Aslında çok fazla. Hangi birini sayayım.’
Say birini işte.
Konuya bir türlü girmiyordu ve benim de girmem için hiç ipucu da vermiyordu. Derin bir iç çekti ve şöyle dedi:
‘Biz aslında havalı tabanca ülkesiyiz.’
Hiç beklemediğim yerden gelmişti. Ben buna nasıl katılayım şimdi. Heimlich, voleybol, futbol ? Konu ne ara buraya geldi berber abi. Her altın, gümüş takılana ülkeyi mi adayacağız? O zaman 2020 de niye kimse çıkıp biz Cengiz ülkesiyiz demedi. Amcamlar hep çeyrek taktı bana.
Biz tam olarak dev bir tutarsızlık ülkesiyiz dedim içimden.
Yıkayalım mi? Diye soru geldi hemen berberden. Yok dedim eve gidiyorum.
Kapıya vardım ve içeri şöyle bağırıp kaçtım:
Biz ne voleybol, ne heimlich, ne futbol ülkesiyiz. Biz dev bir grilikle dolu tutarsızlık ülkesiyiz. Köyden şehre göçerken köyü şehre taşıyan, kaosu seven, üzülmesi gereken yerde üzülemeyen, gülmesi gereken yerde tebessüm etmeyen, tutarsızlıklar ülkesiyiz.