İnsan bilinmezler içerisinde gezinirken garip bir his ekseninde dönüp durur. Büyük bir anlam arayışıyla birlikte süreci tamamlamaya çalışır.
Kadim inanç sistemleri asi ruhları dindiremeyince karşımıza tasavvuf vari çözümler çıkar. Bu sistemsiz ve birçok ayıbı bir şekilde absorbe eden yollar bizi hem kendi belirlemiş olduğumuz ilahi halkanın içinde tutar hem de üzerimizdeki sorumluluk duygusunu bir şekilde uzaklaştırır. Kuantum fiziği ile birlikte kesin olarak kanıtlandı ki evrendeki sistem daha büyük bir varlığın ellerinden çıktı. Artık bu bir varsayım değil kesinlik bildiren bir olgu. Yaratıcı var. O zaman ikinci sorumuza geçelim. Yaratıcı varsa bize bulmamızı istediği bir labirent mi kurdu evrende yoksa bütün yol haritasını içinde barındıran bir kaynak mı gönderdi. Eğer bir kaynak gönderdiyse bu kaynak hangisi? Bu aşamada elimizdeki kitapları incelersek yani Kur’an-ı Kerim, İncil, Tevrat, Budist metinler Avesta… Diyelim ki Kur’an-ı Kerim’i seçtik, doğru kitap o. Kur’an’da yazılan kurallar çerçevesinde yaşamamız gerekiyor değil mi? Ya da Kur’an’ın da şifreli bir kitap olduğunu kabul edip onu da çözümlememiz gerekiyor.
Örneğin”kapanın” dediği zaman aslında başın değil başka bir şeyin kapanmasından bahsediyor gibi çıkarımlarda bulunmamız gerekiyor. Muhakkak hikmeti kendinde olan ifadeler vardır ama Kur’an’ın bütünsel olarak netliği temsil etmesi gerekiyor çünkü dağdaki bir çobanın bu tür üstün becerilerle çıkarımlarda bulunması mümkün değil. Böyle bir şey mümkün değilken şifreli mesajlar gönderen bir Yaratıcı’nın ne kadar adil olduğu tartışılır. Kısacası şunu demek istiyorum: Her şeyi açıkladığını söyleyen metinler içerisinde benim incelenmelerim neticesinde en mantıklı olan Kur’an’ı birebir uygulayacağız. Ne Bir eksik Ne Bir fazla ya da yaratıcının evrende bir labirent kurduğunu kabul edip yola o şekilde devam edeceğiz. İkinci seçenek çok daha sancılı bir sürece işareti ediyor. Bitmeyen bir döngü oluşturan bu seçenek, huzursuzluğun huzurla elde edildiği ve bunu da sonsuza taşıdığı bir süreç benim açımdan. Bunu bu şekilde söyleyebilmemi sağlayan şey ise benim de bu ikinci seçenek içerisinde olmam. Ve bir türlü sürekli gönül rahatlığı içerisinde olamamam. “Nasıl ölürseniz öyle dirilirsiniz” Bu söze binaen bu yoldakilere seslenmek istiyorum: Şansımız varsa huzurda olduğumuz bir anda boyut değişimi gerçekleşir yoksa işimiz yaş CAN’LAR.