Sarardı mı fotoğraflar? Ah o fotoğraflar! Hepimizin evinde var öyle eskimiş veya eskimeye terkedilmiş ama capcanlı!
Bazen baba ocağında elimize geçer, bazen de kendimize ait arşiv veya albümlerde.
Canlı gibi bakarlar yüzümüze ve konuşabilseler “Niçin öyle bakıyorsun yüzüme?” derlerdi, kim bilir…
Bir çekmecenin içine saçılmış, tersi düzü birbirine girmiş halde, açılır açılmaz etrafa buruk bir mutlulukla hüzün saçan fotoğraflar…
Teknolojinin ilerlemesiyle bir yenileri daha eklenmeyen, sararmaya-tozlanmaya bırakılmışlar gibiler. Bir zaman makinesi gibi, ara sıra anılara yolculuk ettiren.
Hele o iki kişilik fotoğraflar yok mu? Kimisi canevinden vurur gibi… Sadece bir anı değil, bir zamanlar yan yana, omuz omuza olduğunuzun da kanıtıdır. Islanmış gözlerimizi dikmiş dalarken maziye, artık o bilindik eski kişi olmadığımızı kayıt altına alır fotoğraflar.
Bugün tesadüfen açtığım çekmeceden taşan anılar sardı benliğimi sarsarak. Kederli ve kaçamak bakışlarla göz göze geldik. Tam kapatıyordum ki çekmeceyi, dile geldi “Dur, kapatma!” diye…
Durdum. Usulca çıkarttım diğerlerinin arasından. Açmasını ummadığım, öylesine kilite sokulmuş bir anahtarın, kilidi açması gibi bir şaşkınlıkla gözbebeklerim büyüdü. Ellerimin arasında sarı-sıcak bir his! Biz iki kişiydik orada. Önce yüzüne dokundum. Ardından saçlarında dolaştı parmaklarım. Nostaljik bir filmi vizyonda ilk kez görür gibiydim. Bir yerlerim acıyordu, hala hayattayım der gibi…
Parlak yüzeyi biraz matlaşıp aşınsa da fotoğrafın, onun gözlerindeki ışıltı kısa bir anlığına fener tutuyordu karanlığıma. Daha önce hiç aklıma gelmeyen sorular kaynaşıyordu beynimde. Belki bundandır eski fotoğrafları ne saklarım ne de bakarım. Zaten çekmece de bana ait değildi. Karşı koyamadığım bir tesadüfün kurbanıydım sadece. İçimde biriken isyan seliyle yalnızdım orada. İki kişilik fotoğraflar tek kişilik kalmasın diye, saklamadım o günden sonra durdurduğum anların hiçbirini. Tek başına olduğum fotoğraflar, günübirlik geziler gibiydi telefon galerimde.
Tekrar karanlık çekmecesine bıraktım fotoğrafı. Bu kez incinmesin diye usul usul değildi… İncinsindi tıpkı benim gibi! Ben onun o ölümcül güzelliğini, rezil bir dünyadan kendi dünyama düşmüş gibi görmüştüm de hiçbir çirkinliğe tanıklık edemeyecek kadar kör olmuştum çünkü. Ne kadar eskitmek istesem de vardı bir güzelliği işte!
Biraz daha bekledim çekmecenin kapanmasıyla. Hem gözlerim kurusun, hem vizyondaki film dursun diye.
Sonra dedim ki;
“Pek çoğumuz sararmış fotoğraflarda kalacağız böyle. Kimimiz fotoğraflarda bile kalmayacağız…Kim bilir, bazılarımız da bir fotoğrafta yaşamaktan sıkılıp çıkagelecek belki de! Bilmiyorum! Bildiğim tek şey sararmış hiçbir şeyi sevmiyorum!.. Sevseydim sarartmazdım ki”
Sevgiyle kalın efendim :)