Elexus Hotel & Resort & Spa tarafından Kıbrıs’ın ürünlerini ve yerel lezzetlerini tanıtmak amacıyla başlatılan ‘Şeflerin Düeti’ etkinliğinin üçüncüsü gerçekleştirildi. Etkinlikte Executive Şefi Veli Bayraktar ve ünlü Şef Mehmet Yalçınkaya, Akdeniz coğrafyasında yer alan geleneksel tatları modern dokunuşlarla buluşturarak katılımcıların beğenisine sundu.
Akdeniz Bölgesi ve Kıbrıs’ın zengin mutfak kültürünün tanıtıldığı etkinliğe Gazeteci Mesut Yar, Oyuncu Kadir Çöpdemir, Yazar Sahrap Soysal başta olmak üzere çok sayıda gazeteci ve gastronomi yazarları katıldı. Program kapsamında otel şefi Veli Bayraktar ve ünlü Şef Mehmet Yalçınkaya, Akdeniz mutfağının geleneksel lezzetlerini modern dokunuşlarla harmanlayarak katılımcıların beğenisine sundu. Etkinlikte, Akdeniz mutfağının seçkin örnekleri tadılırken, tarihi Girne Kalesi’ne yapılan ziyaretle Kıbrıs’ın kültürel mirası gözlemlendi.
Üç gün süren etkinliğin ilk günü, davetlilere Akdeniz ve Kıbrıs mutfaklarının seçkin örneklerinin sunulduğu özel bir akşam yemeği ile başladı. Katılımcılar, yemekleri tadarken aynı zamanda şeflerin anlatımları eşliğinde yemekler hakkında bilgiler aldı. Etkinliğin ikinci gününde, Akdeniz’in mavi sularına açılan antik limana hakim, Bizans, Lüzinyan, Venedik, Osmanlı ve İngiliz mimari izlerini taşıyan Girne Kalesi ziyaret edildi. Katılımcılar, bu tarihi mekanda Kıbrıs’ın geçmişine dair detaylı bilgiler edindi. Rehber anlatımları eşliğinde devam eden gezi sırasında Girne Kalesi’nin milattan sonra (M.S.) 7’nci yüzyılda Bizanslılar tarafından inşa edildiği ve adanın en önemli tarihi eserlerinden biri olduğu vurgulandı.
TADIM GECESİNDE YER ALAN MENÜLER
Etkinliğin devamında, Şef Veli Bayraktar ve Şef Mehmet Yalçınkaya’nın hazırladığı özel tadım menüleri ile katılımcılar Akdeniz mutfağının eşsiz lezzetlerini deneyimledi. Şefler, Akdeniz coğrafyasının kültürel ve gastronomik sentezini katılımcılara aktararak, bu bölgenin mutfak kültürlerinin birbirine olan etkisini ve bağını gözler önüne serdi.
Tadım menüsünde, domates, fesleğen ve zeytinli mini ekmek yanında biberiye ve cevizli tahıllı baton gibi başlangıçlar sunuldu. Ayrıca, kalamar mürekkepli tereyağı, tuzlu tereyağı ve kahveli tereyağı da başlangıçların dikkat çeken lezzetleri arasındaydı.
Menünün içerisinde Ege peynirleri, Gemlik zeytini ve cevizli-şekerli domates peltesi ile hazırlanan Domat gibi geleneksel tatlar, modern dokunuşlarla buluşturulurken Uskumru, Tarator Sos, Yedikule, somon yumurtası ve şalgam ile yapılarak hazırlanan Uskumru Tarator ise Akdeniz sentezinin mükemmel örnekleri arasında yer aldı.
AKDENİZ’İN LEZZETLERİ
Menünün öne çıkan lezzetlerinden biri de asma yaprağı, şalgam, bal ve limon sosla hazırlanan Asmalı Midye oldu. Şeflerin özel olarak hazırladığı Granyoz, fesleğen, limon peltesi, zeytin-kalamar karası ve ızgara deniz börülcesi ile sunuldu. Serseri adı verilen ve kalamar, dana fileto, salatalık turşusu, kakule ve ceviz ile hazırlanan lezzet ise büyük beğeni topladı.
MANDALİNA VE REVANİ-LİMONDAN OLUŞAN TATLI
Menünün tatlı kısmında, kaymak, mandalina şırası, çam fıstığı ve krokanla sunulan Mandalina tatlısı yer aldı. Ardından, süt kreması, limon ve anason ile hazırlanmış Revani-Limon tatlısı davetlilere sunuldu.
AYDINER: GASTRONOMİ VE KÜLTÜR TURİZMİNE KATKI SAĞLAMAYI HEDEFLİYORUZ
Elexus Hotel Genel Müdürü Görkem Aydıner, ‘Şeflerin Düeti’ etkinliğine ev sahipliği yapmaktan memnuniyet duyduklarını ifade ederek, “Bu etkinlikte misafirlerimize Akdeniz ve Kıbrıs mutfağının lezzetlerini tanıtma imkanı bulduk. Elexus Hotel’in Executive Şefi Veli Bayraktar ve Mehmet Yalçınkaya’nın özenle hazırladığı menüler büyük ilgi gördü ve katılımcıların beğenisini kazandı. Etkinlik süresince misafirlerimiz, sadece yemeklerin tadını deneyimlemekle kalmadı, aynı zamanda bu yemeklerin arkasındaki kültürel ve tarihi hikayeleri de öğrendi. Bu etkinliğimiz sayesinde, Kıbrıs’ın tarihi ve kültürel zenginliklerini de katılımcılarımıza deneyimleme fırsatı sunduk. Bu etkinlikleri gerçekleştirerek gastronomi ve kültür turizmine katkı sağlamayı hedefliyoruz” diye konuştu.
“GASTRONOMİ ETKİNLİKLERİMİZİ SÜRDÜRECEĞİZ”
Etkinlikle ilgili çok güzel geri bildirimler aldıklarını belirten Aydıner, “Biz bu organizasyonu çok keyif duyarak yaptık. Geri dönüşlerin de aynı şekilde olacağını düşünüyorum. Gastronomi etkinliklerimizi sürdüreceğiz. Muhtemelen eylül ve ekim aylarında organizasyonlarımız olacak. Bu etkinliğin gastronomi alanında çok büyük bir etkisi var. Gastronomi dünya genelinde ciddi bir yer tutmaya başladı. Biz de Kıbrıs olarak bu konuda biraz daha az tanınan bir destinasyonduk ama bu organizasyonla biraz daha gastronomi alanında ön plana çıkmaya başladık. Özellikle Kıbrıs ürünlerinin yer aldığı menülerle Kıbrıs’ın kültürel ve gastronomi alanında reklamını yapmaya çalıştık” diye konuştu.
BAYRAKTAR: AKDENİZ’İN KÜLTÜREL VE GASTRONOMİK SENTEZİNİ GÖZLER ÖNÜNE SERDİ
Elexus Hotel’in Executive Şefi Veli Bayraktar, düzenlenen etkinlikle ilgili olarak şunları söyledi:
“Ada’daki kültürler, yüzyıllar içinde Kıbrıs’ta kalıcı izler bırakmış. Bu izler, yemeklerden geleneklere kadar hala yaşıyor. Kıbrıs’ın yaklaşık 12 bin yıllık tarihinde bu etkiler Girne Kalesi’nde görülebilir. Her kültür, değerlerini bu özel adaya taşımış. Şeflerin Düeti programının ilkinde Kıbrıs mutfağını modern dokunuşlarla deneyimledik, ikincisinde ise Türk ve Rum kültürünün ortak yemeklerini keşfettik. Üçüncü etkinlikte Akdeniz lezzetlerini sunduk. Bu etkinlik, Akdeniz’in kültürel ve gastronomik sentezini gözler önüne serdi. Etkinlikle Akdeniz’in zengin mutfak mirasını modern dokunuşlarla sunarak unutulmaz bir gastronomi deneyimi yaşatmayı amaçladık. Her yemek, bölgenin kültürel zenginliğini ve tarihini yansıtan özel malzemelerle hazırlandı. Katılımcıların yemeklerin arkasındaki hikayeleri de öğrenmesini sağladık, böylece kültürel bağlarımızı güçlendirdik.”
“KIBRIS’I FARKLI KILAN ŞEY ATA TOHUMLARINI HALA KULLANIYOR OLMALARI”
Türk ve Kıbrıs mutfağında bazı lezzetlerin aynı olduğunu fakat çeşitlilik anlamında ciddi derecede fark olduğunu söyleyen Bayraktar, “Türk mutfağı dediğinizde bir kere Anadolu mutfağı yüz ölçüm ve destinasyon anlamında oldukça farklı. Türk mutfağında Anadolu’ya gittiğinizde çok farklı yerlerde çok farklı ürünler görebilirsiniz ama Kıbrıs’ta limitli şekilde buna ulaşabilirsiniz. Kıbrıs’ı farklı kılan şey ata tohumlarını hala kullanıyor olmaları. Bence bu önemli bir şey, Türkiye de bunu büyük oranda kaybettiğimizi düşünüyoruz. Ne yazık ki Karaburun enginarı artık o eski Karaburun enginarı değil. Hibrit alınan tohumlarla üretilen ürünler. Ya da domates gibi başka bir takım ürünlere baktığınızda da o eski lezzeti bulma şansınız yok. Ama bu süreç Kıbrıs’ta olumlu yönde ilerliyor” dedi.
YALÇINKAYA: KÜLTÜREL BİR PAYLAŞIM VE ÖĞRENME DENEYİMİ SAĞLADI
Şef Mehmet Yalçınkaya ise “Akdeniz havzası, Güney Avrupa, Güneybatı Asya ve Kuzey Afrika’nın kesişim noktasında yer alan, zengin mutfak kültürüne sahip bir bölge. Coğrafi yapısı, iklimi ve tarihi geçmişi, batı ve doğunun etkileşimiyle kendine özgü bir mutfak sentezi oluşturmuş. Akdeniz mutfağının eşsiz lezzetlerini geleneksel tariflerle modern teknikleri harmanlayarak sunmak bizim için büyük bir keyifti. Bu etkinlik, yemeklerin ötesinde kültürel bir paylaşım ve öğrenme deneyimi sağladı ve katılımcılara unutulmaz bir lezzet yolculuğu yaşattı” diye konuştu.
“BURADAKİ ÜRÜNLERİN TANITILMASI LAZIM”
Kıbrıs mutfağının yeterince tanıtılmadığını ifade eden Yalçınkaya, “Kıbrıs mutfağının tanıtılması için Kıbrıs’ın öne çıkan ürünlerini belirlememiz lazım. Ülkenizdeki ürünlerle ne kadar yemek yaparsanız yapın bu yemeklerin ürünlerini dışarıya satıyor olabilmeniz çok önemli. Bir kere ülke veya şehir taşın altına elini koymalı. Bu sadece bireylerin yapacağı bir şey değil. Buraya bol bol geziler yapılmalı. Buradaki ürünlerin tanıtılması lazım, bu ürünlerle hangi yemeklerin yapıldığı ve nerelerde kullanıldığını anlatmak gerekiyor. Nar ekşisi sizin için bir salata sosu olabilir ama başkası için ette kullanılan harika bir yardımcı ürün olabilir. Dolayısıyla tamamen bir politika. Şu anda bütün dünya deli gibi kendi ülkesinin ürünleriyle videolar çekip onları uluslararası boyuttaki fenomenlerle tanıtıyor. Bu gibi şeyler yapılabilir ama en önemlisi bir politika gerekiyor. Biz ürünleri tanıtırız ama bir politika olmadığı sürece en fazla bir yere kadar gidebiliriz” dedi.