Stres, kişiyi zorlayan ve mücadele iradesi ortaya koymak için çabaya sevk eden bir eylemdir. Modern çalışma hayatının kaçınılmaz bir gerçeğidir.
İş yaşamında birey üzerinde baskıyı arttırarak çalışanın işten soğumasına ve performansını düşmesine neden olur. Stres, kişinin üstesinden gelemeyeceği bir durumda ortaya çıkan baskıdır. Bu açıdan stres, sadece kişinin başarabileceğine veya başaramayacağına inandığı dış baskı unsuru olarak değerlendirilmemelidir.
İnsanlar en çok çalışma ortamında stresle karşılaşırlar. Stres, aşırı ses, ışık ısı, çok fazla ya da çok az sorumluluk ve çok fazla ya da çok az denetim neticesinde ortaya çıkmaktadır. Stresin nedenleri arasında ise şunlarda sayılabilir; kontrol edilebilirlik, sınırların zorlanması, yordanabilirlik, baskı, engellenme, içsel çatışma, tehdit ve değişme. Fakat aynı stresli ortamda bulunan tüm insanlar, bu stresli duruma aynı tepkiyi vermez. İş başarma arzusu yüksek olan hedefleri doğrultusunda bir bireyi işle ilgili kabul edilebilir bir gerilim düzeyi motive ederken, aynı durum diğer bir bireyin saldırganlık veya işi yapmaktan kaçma gibi tepkiler göstermesine neden olabilmektedir. Stres, her zaman olumsuz bir etken olarak nitelendirilmeyebilir. Bazı durumlarda, özellikle iş ortamlarında bireyin becerisine ve iş görme gücüne yardımcı olan itici bir güç veya bir motivasyon şekline dönüşebilir.
Stres yaşayan kişide baş ağrısı, sindirim sorunları, yüksek tansiyon, nefes almada zorluk, aşırı terleme gibi fiziksel semptomların yanı sıra; kaygı, öfke, gerginlik, keyifsizlik, alınganlık, dikkat dağınıklığı, karamsarlık, kararsızlık, uyuma durumu ve düzensiz yemek yeme gibi psikolojik ve davranışsal belirtiler de görülebilmektedir.
Öncelikle iş stresine neden olan bireysel faktörlere bakıldığında aile yaşamı, kişilik özellikleri ve ekonomik faktörlerin ön plana çıktığı görülmektedir. Çalışma yaşamında karşılaştıkları stresi tetikleyen çalışanlarda bir olgu da finansal problemlerdir. Kişinin çalışma hayatına yönelik olarak yaşadığı rol belirsizlikleri de örgüt rollerinden kaynaklanan bir stres kaynağıdır. Çalışanın iş yaşamına yönelik olarak yetkilerinin neler olduğunu veya olmadığını bilmemesi, yaptığı işle ilgili olarak ulaşması gereken hedeflerin net ve belirgin olmaması, etkili zaman yönetimini gerçekleştirip gerçekleştiremediği konusundaki tereddütleri, işinin sorumluluklarının ve kendisinden beklenilenlerin neler olduğunu bilmemesi, görevinin nelerden ibaret olduğunu bilmemesi sonucunda ortaya çıkan örgüt tarafından biçilen kişilik özelliğine rol belirsizliğidir.
Lazarus’un Modeline Göre Stres Yaşadığınızda, stresle başa çıkmak için, Şu 3 Sorunun Cevabını Arayabilirsiniz.
- 1)Şu an ne oluyor? (Bu bir olay ya da bir düşünce, duygu, dürtü olabilir)
- 2)Bu olan benim için tehlikeli mi?
- 3)Peki bununla başa çıkabilir miyim?
Birinci soruda kişi olayı kendi algılayışına göre ele almalıdır.
İkinci soruda bu olayın kendisi için tehlikeli olup olmadığını değerlendirmelidir.
Üçüncü soruda ise tehlike söz konusu ise başa çıkmak için sahip olduğu kaynakları düşünüp değerlendirmelidir.
İşini çok sevmek, aşırı sorumluluk duygusu, bulunduğu konumu sağlamlaştırmak, kendini ispat etmek gibi birçok sebeplerden dolayı uzun süreli çalışma ya da zamanın iyi kullanılamaması yorgunluk, tükenmişlik hissi, depresif olumsuz duygular gibi sorunlar oluşturabilir. Çalışan kişi stresle başa çıkmak için zaman yönetimini öğrenmelidir. Çözüm odaklı sorunlara karşı yaklaşmalıdır. Uyku düzenini oluşturmalıdır. Yeterince uyumuş ve dinlenmiş birey, yaşadığı stresle daha etkili bir biçimde başa çıkabilir. Kişinin kendisini etkin ve iyi hissetmek için ne kadar uykuya gereksinimi varsa, o kadar uyumalıdır. Kötü beslenme alışkanlıkları ise sempatik sinir sistemine bağlı stres tepkilerini doğrudan uyararak veya yorgunluğu ve sinirsel duyarlılığı artırarak stres oluşumuna neden olur. Düzenli egzersiz spor yapmak bedensel sağlığını dikkate almalıdır. Anksiyete, depresyon kaynaklı ruhsal durumlarda düşüncelerin, endişelerin, duyguların paylaşılması çok önemli bir adımdır, mutlaka uzman desteği alınmalıdır.