İzmir’de böbrek yetmezliği hastaları Zerrin Güvenç (34) ve Nazan Besçi (34) eşlerinden yapılan çapraz organ nakli ile sağlıklarına kavuştu.
Nakil sonrası buluşan 2 hasta, birbirlerini kardeş aile ilan ettiklerini belirtti. Hastalardan Nazan Besçi, “İki kişi yürüdüğümüz yola 4 kişi devam ediyoruz. Bu aile ile aramızda arkadaşlık, kardeşlik ilişkisi oldu. Sürekli görüşüyoruz. İnşallah böyle gider” derken, Zerrin Güvenç ise “Besçi ailesiyle burada tanıştık. Arkadaş olup birbirimizi tanıdık” diye konuştu.
Doku uyuşmazlığı nedeniyle eşlerinin böbreğini veremediği İzmir’in Kiraz ilçesinde yaşayan Nazan Besçi ve Çanakkale’de yaşayan Zerrin Güvenç’e birbirlerinin eşlerinden 1 ay önce böbrek nakli yapıldı. İzmir Ekonomi Üniversitesi (İEÜ) Medical Point Hastanesi’ndeki çapraz nakil operasyonunun ardından sağlığına kavuşan kadınlar, birbirleriyle arkadaşlık ve kardeşlik ilişkisi kurduklarını söyleyerek dostluklarını her zaman sürdüreceklerini dile getirdi.
Kiraz’da bebekken yüksek ateş nedeniyle başlayan böbrek rahatsızlığına uzun yıllar ilaç tedavisiyle çare bulmaya çalıştıklarını anlatan, Selim (15) ve Selinay (12) isimli 2 çocuğu bulunan Nazan Besçi, “Yüksek ateşe bağlı olarak çocukken böbreklerim iflas etmiş. Uzun yıllar ilaç tedavisi gördüm. İlk naklimi 10 yıl önce annemden aldım. Daha sonra şikayetlerim yeniden başladı. Eşimle dokularımız uyuşmayınca çapraz nakli önerdiler. İki kişi yürüdüğümüz yola 4 kişi devam ediyoruz. Bu aile ile arkadaşlık, kardeşlik ilişkisi oldu. Sürekli görüşüyoruz. Bağlantı halindeyiz. İnşallah böyle gider” dedi. Ebeveynlere de uyarı yapan Besçi, çocuklarındaki yüksek ateşin hafife alınmaması gerektiğini söyleyip, “Böbreklerimi bu yüzden kaybettim. En ufak ateşte sağlık kurumlarına başvursunlar. Benim bir bebeğim de yüksek ateş sonrasında çoklu organ yetmezliği nedeniyle hayatını kaybetti. İki sağlıklı çocuğum var” diye konuştu.
‘ŞANSLI HİSSEDİYORUM’
Çanakkale’de 8 yaşındaki Kerem ve Eren isimli ikizleri bulunan Zerrin Güvenç de “Yaklaşık 15 ay önce, çocuklarımı okula götürdüğümde başıma bir ağrı girdi. Hastaneye gittik, tansiyonum 16’ya yükselmişti. Kan verdim ve böbreklerimin yüzde 20 çalıştığını orada öğrendim. 1 sene tedavi gördüm. Böbreklerim tamamen bitti, bir kez diyalize girdim. Eşim bana böbreğini verecekti. Olmayınca çapraz nakile başvurduk. Bence diyalizden ziyade nakil olmak daha iyi. Bir kez diyalize girdim ayaklarım kasıldı. Vücudum diyalize dayanıklı değildi. Nakil olduğum için şanslı hissediyorum. Besçi ailesiyle de burada tanıştık. Arkadaş olup birbirimizi tanıdık. Güzel bir duygu” ifadelerini kullandı.
‘CAN VERDİK, CAN ALDIK’
Eşlerden postacılık yapan Güven Güvenç (34), yorucu bir süreç geçirdiklerini belirtip, “Sonu güzel bitti. Çapraz nakil aklımızda yoktu. Kan gruplarımız aynıydı eşime böbreğimi veririm diye düşünüyordum ama doku olayı varmış. Bu şekilde can verdik, can aldık” diye konuştu.
Sıhhi tesisatçılık yaparak geçimini sağlayan İsmail Besçi (39) ise “2014’te eşim önce annesinden nakil oldu. Bu yıl böbreği yetersiz kaldı ve diyalize girdi. Nakil için başvurduk. Hem benim eşim hem arkadaşın eşi kurtulmuş oldu yoksa fazla ömrü olmayacaktı. Yeni arkadaş ve kardeşler edindik. Çanakkale’den bir aile ile kan bağımız oldu. Mutluyuz. Tüm doktorlara teşekkür ederiz” dedi.
‘KADAVRA ORGAN BAĞIŞLARI YETERLİ DEĞİL’
İEÜ Medical Point Hastanesi Organ Nakli Merkezi doktorlarından Prof. Dr. Ethem Murat Sözbilen, organ bağışının önemine dikkat çekip kalp, akciğer, böbrekler, karaciğer ve ince bağırsak gibi organlardan birinin çalışmaması durumunda hayati fonksiyonların sona erdiğini anlattı. Beyin ölümü gerçekleşen kişilerden organ aradıklarını belirten Prof. Sözbilen, “Bunun dışında organ kaynağımız canlı donörlerdir. Canlı donöre yönelmemizin nedeni kadavra organ bağışlarının yeterince olmaması. O kadar çok organ bekleyen hasta var ki bu hastaları maalesef kaybediyoruz. Böbrekte bir şansımız var. Hastalarımızın yaşamlarını, bir parça diyalizle devam ettirebiliyoruz ama diyaliz de çözüm değil. Çünkü diyalize bağlı çok komplikasyon var. Bir böbrekle insan yine hayata tutunabilir. Ama yine öyle hastalarımız var ki böbreğini vermek istiyor fakat onun böbreği vereceği yakınına uymuyor. Böbreğini aileden birine vermek isteyen fakat vereceği kişiye uymayan böbreği çapraz nakil yapabiliyoruz. Dolayısıyla organ sayısını arttırmış oluyoruz” diye konuştu.
‘ORGAN BAĞIŞINDA PANDEMİNİN ETKİSİ SÜRÜYOR’
Çiftlerden hem alıcı hem de vericilerin genel sağlık durumlarının oldukça iyi düzeyde olduğunu ifade eden Nefroloji Bölümü’nden Prof. Dr. Erhan Tatar da hastaların yaklaşık 1 ay gibi kısa bir sürede normal yaşamına dönebildiğini kaydetti. Dr. Tatar, “Hastalarımızın yaklaşık 7’nci günde taburculuklarını yaptık. Bugün kontrole geldiler. Değerleri gayet iyi, her şey yolunda gidiyor. Kadavradan böbrek naklinin ön plana çıkmasını isteyen hekimleriz. Ama ülkemizde organ bağışı çok az. Dünya genelinde bir azalma eğilimi var. Pandeminin etkisi hala sürüyor. Ülkemizde kadavradan nakil sayıları çok az olduğu için canlıdan nakiller gündeme geliyor. Canlıdan böbrek naklinde de hastalar sağlık açısından değerlendirilip planlamalar yapılıyor. İki ailemizde de gerekli tetkikler yapıldı. Eşlerine karşı gelişmiş antikorlar vardı. Çapraz nakil açısından iki çiftimizin de hem yaşları hem aile yapıları benzerdi. Güzel bir nakil gerçekleşti. Kendilerini kardeş aile ilan ettiler” ifadelerini kullandı.
Böbrek naklinin en önemli avantajının sosyal hayata hızlı geri dönüş olduğunun altını çizen Prof. Dr. Tatar, “Hemodiyaliz maalesef zor bir tedavi seçeneği ve hastalar haftanın üç günü merkeze bağlı kalıyor. Hastalarımızın tekrar sosyal, iş ve aile hayatına dönmeleri için bu ameliyatları gerçekleştiriyoruz. Hastalarımız birinci ayda gerçekten sağlıklı şekilde hayatlarını idame ettirebiliyor” diye konuştu.