Annelik duygusu daha bebeğinizin ilk kalp atışlarda başlar ve bir ömür boyu sürer. Daha sonra bir korku oluşmaktadır yersiz bir korku…
İyi bir anne olabilir miyim? Ya da ona nasıl bir gelecek hazırlarım diye kara kara düşünürken bulursun kendini… Oysa böyle düşünürken anne karnında bebeği de huzursuz ve tedirgin ediyoruz. Ama bir taraftan da karnında kelebekler uçmaya başlamıştır eminim çoğu anne yaşamıştır bu tarifsiz duyguları…
Düşünsenize içinizde bir koca akvaryum var ve o akvaryumda gün ve gün büyüyen bir bebek var… Sizinle aynı havayı soluyor ve sizinle beraber besleniyor canından kanından bir parça… Siz böylesi güzel duyguları yaşarken çevreden gelen seslere de takılı kalırsın işte bunlar iyi günlerin hele bir doğur görürsün, çoğu kişi doğum hikayelerinden bahseder, lohusalık dönemindeki zorluklarını belki de eşinden ve ailesinden yardım almamış tek başına çocuk bakmak zorunda kalmış kadınlarımız da mevcut…
Mükemmel bir anne olmak diye bir şey yoktur son zamanda moda oldu. Hem de bu tabiri genellikle kadınlar tarafından kullanılıp birbirleriyle kıyasıya mücadele ediyorlar. Hiç gerek yok kime neyi ispat etmeye çalışıyoruz bilemiyorum. Biz annelik yapıyoruz yeri geliyor çocuğumuzun öğretmeni, yeri geliyor sevdiği yemekleri pişiren bir aşçı, oyun arkadaşı, çocuğumuzun doktoru vb.bu da yetmezmiş gibi evin tüm işleri bizleri bekliyor. Temizlik, yemek, çamaşır ,bulaşık, ütü… Aslında ne kadar çok iş yapıyoruz biz farkına varmadan hepsi tek bir çatı altında birleşiyor bu kelime ANNELİK…
Çocuğun beslenmesi, tuvalet eğitimi, birlikte oyun oynamak, çeşitli etkinlikler yapmak, kitap okumak… Biz istiyoruz ki evimiz hep derli toplu olsun ama gel gelelim ki bu pek de mümkün değil çocuklu evi temiz tutmak kar hâlen yağarken, kapının önünü temizlemek gibidir diye bir söz var ve ben katılıyorum bu söze. Çoğu zaman tükenmiş hissediyoruz aslında bu çok normal. Her şeye yetişme çabası diyorum ben bunun adını. Biz kadınlar zannediyoruz ki her şey dört dörtlük kusursuz olmalı… Gel gelelim bu pek de mümkün görünmüyor çünkü hem psikolojik olarak yıpranıyor hem de bedenen kendimizi yormaya başlıyoruz. Kimseyi memnun edemezsiniz, takdir görmezsiniz ve kimse mükemmel anne diye size madalya takmayacak. Annelik için elimizden gelenin en iyisini yapmaya gayret ve çaba sarf edeceğiz. Çocuk yetiştirmede babanın rolü büyüktür Eşlerimiz ile birlikte yapacağız karşılık beklemeden severek, isteyerek…
Mükemmel bir ebeveyn olmaya çalışmak aslında kaygılı ve güvensiz bağlanma kalitesiyle bağlantılıdır. Yani bağlanma açısından “yeterince iyi” aslında “mükemmelden” daha iyidir der bilirkişiler…
Anne olduktan sonra öğrendiğim en büyük ders; ” Bir kere ağladıysan , üç kere güleceksin üç katlı binan yıkıldıysa beş katlısını yapacaksın beş kez düştüysen altıncı kez ayağa kalkmayı bileceksin çünkü annelik bunu gerektirir. Karşında kim olursa olsun yaptığın şeyler hiçbir zaman takdir edilmeyecek. Zaten taktir edilmek için değil iyi bir evlat yetiştirmek için uğraştığını kimse bilmeyecek…