Yalnız kalma isteği, yalnız yaşama, yalnızlığa bırakma, yalnızlığa sürüklenme, kalabalık içinde kendini yalnız hissetme gibi kavramlara, sizler de benzer bazı kavramlar ekleyebilirsiniz. Yalnızlık kimileri için kötü kimileri için özgün yaratıcılığa yol açar.
Hepiniz illaki bu yalnızlığı yaşamışsınız veya yaşayacaksınız. Tam tersi yalnız kalıp da kendini yalnız hissetmeyenler vardır ki onlardan bahsedeceğim.
Yalnızlık, kişiden kişiye değişen bir kavramdır. 1982 yılında Perlau ve Periman yalnızlık kavramını, “kişinin gerçekte elde ettiği ilişkiler ile beklediği ve istediği ilişkiler arasındaki fark” olarak tanımlamış. Kişilerin yalnız kalması ve kendisini boşlukta hissetme duygusu değildir bir lütuftur. Objektif düşünme ve gözleme beyin sakinliği fırsatı doğurur.
Duygularınızla, düşüncelerinizle ve hayallerinizle baş başa kalmak, kendinizle zaman geçirmek ve kendinizi keşfetmek için bir fırsattır.
Kişi kaç yaşında olursa olsun; bulunduğu konum, durum ve ruh halinin, yalnızlık durumunda kendisine neler getireceğini kendisi keşfetmelidir.
Tek başına kaliteli ve sağlıklı bir zaman geçirebilmek için, nasıl yapabilirim? Ne yapabilirim? gibi sorular kendisine sormalıdır.
Tabii kişiden kişiye değişiklik gösterirken; kimileri için kaygı, depresyon ve sosyal fobi gibi, kimileri için arayıp da bulamadığı bir zaman dilimidir.
Bu zaman dilimi; eğitim, sanat ve kültür becerilerini ortaya koyarak ve kendini tanıma fırsatıdır.
Yalnızlıktan şikâyet etmek veya kaçmak yerine yalnızlıkla arkadaş kalabilmek.
İnsanın en iyi arkadaşı kendisidir, kendi iç dünyasını keşfetmelidir. Yunus Emre’nin dediği gibi “Bir ben vardır bende benden içeri” özdeyişi herkes için geçerlidir.
Birçok bilim insanı, âlim, felsefeci, yazar; yalnızlıktan kendini keşfedip ortaya çıktılar.
Kendinizle kavgalı değilseniz, yalnızlıkla ve hayatın zorluklarıyla başa çıkabilirsiniz.
En kötü duygu, kalabalığın içinde kendini yalnız hissetmektir.
Haksız bir sistemin içinde yaşamaktansa yalnız kalmayı tercih ederim.