Belirli bir yaş sonrası insanlar bir aile yuvası kurma eğilimindedir. Geçmişteki insanlarda bu durum söz konusu değildir çünkü henüz çocukluğunu yaşamadan görücü usulü bir evlilik yaptırılıyor, belki de hayatının kararmasını göze alıyorlar.
Belki de baba evindeki o değeri eşi gösteriyor kim bilir… Evlilik ne demektir? Karı- koca hayatı ne demektir? Hatta ben çocuk sahibi olabilir miyim yani iyi birer anne baba olabilir miyim? Ya da onlara nasıl bir gelecek hazırlarım diye düşünmeden genç yaşta anne baba oluyor ve böylesi zor meşakkatli bir yolda ilerliyorlar geçmişteki insanlar…
Eskilerin tabiriyle “kız kısmı okumaz” diyerek ilkokul sona erince belki de para karşılığı ya da tarla karşılığı bir eşya gibi kızlarını satıyorlardı. Henüz erkekler o dönemde askere gitmeden evvel çocuklarını dünyaya getirip öyle askerlik yapıyorlardı, yaşlı insanlarla sohbet ettiğimizde söylemişlerdi. O dönemde askerlik 3 yıl belki de daha fazladır hâl böyle olunca daha genç yaşını doyasıya yaşamadan anne olan kadın da kaynana kayınbaba evinde çocuk bakmaktan başka çaresi yoktur. Asker yolu gözleme tabiri de bu sebeple söylediler belki de…
Bir de eskilerin diğer bir tabiri de “gelinliğinle girdiğin koca evinden ancak kefeninle çıkarsın” evet bir çoğunuz daha önce duydunuz bu sözleri. Peki size ne ifade ediyor? Bana kalırsa çok can yakıcı bir tabir. Mutsuz bir evlilikte seni sevmeyen, acıma duygusu olmayan bir insanla bir ömür geçer miydi? Ne yani tek kurtuluş yolu ölüm müydü ? Ne korkunç! Özgür bir kuş olmak için illaki ölmek mi gerekirdi. Bir de geçmişteki insanların böbürlene böbürlene günümüz gençlerine “bizim zamanımızda bir kez tuttuğumuz eli bir daha bırakmayız” derler. Çoğu kişiyi kastetmiyorum ama çoğu bu zihniyette maalesef… Genellikle bu tabiri kullanan kişi de eşine hem psikolojik hem de fiziksel olarak şiddet göstermiştir emin olun. Ama birçok sevimli yaşlı çiftlere de rastladım sevgiyle saygıyla birbirlerine bakan…
Geçmişte yaşamış kadınlarımızın gücünün olmadığını söyleyebilirim. Güç derken cesareti kast ediyorum. Birçok yaşlı insanlarla muhabbetim oldu. Hem psikolojik hem fiziksel şiddete maruz kalan kadınlara hep neden? sorusunu sordum Dedikleri tek bir şey var gidecek bir ailem olmadı, katlanmak zorunda kaldım ve dediğim gibi onlar için tek özgürlük ölümdü… Özgür olmak için bir insan ölümü bekler miydi? Evet beklerdi çok kadın tanıdım… Günümüzdeki kadınları çok cesur görüyorum. Kendi ayakları üzerinde duran, kimseye boyun eğmeyen kadınları…
Günümüzde evliliğini sonlandıran gençlere ve eş adaylarına kötü gözle bakıyorlar, boşanmak kötü, ayıp… Ne yani mutsuz bir ömür sürdürüp kendi hayatlarını zehir mi etseler daha iyi anlamış değilim.
Günümüzdeki evliliklerin birçoğu yaşını başını almış hatta görücü usulü evlilikleri saçma bulup severek evlilik yapıyor çoğu insan… Okul hayatını bitirmek ve diploma almak, atanmak ve iyi bir iş bulma gereği yaş gerçekten de ilerliyor. Çocuk sahibi olmayı bilinçli bir şekilde karar verip çocuklarının geleceğini bile planlıyorlar böylece ortaya bilinçli bir aile meydana geliyor… Hatta evliliklerini nasıl medeni bir şekilde meydana getiriyorlar ise boşanmaları da medeni bir şekilde son buluyor. Çünkü kendilerine bu zulmü çektirme gerekçesi duymuyorlar… Gönül ister ki herkes mutlu mesut bir evlilik hayatı sürse ama bazen olmayınca da olmuyor… Evlilik sadece tek taraflı yürütülecek bir mevki değil. İlişkiyi yormadan yıpranmadan saygı ve sevgi çerçevesinde her şey karşılıklı olunca güzel…