Bu haftaki köşe yazımda bazı konulara ışık tutma niyetimdeyim. Muğla benim doğup, büyüdüğüm şehirdir.
Her daim Muğlalı olmaktan gurur ve onur duymaktayım. Yazarlığım yanı sıra ‘‘Muğla’ya nasıl bir katkı yapabilirim?’’ diyerekten her daim gerçekten sözde değil, özde çalışmalar yapmaktayım. Üzüldüğüm konu ise bu çalışmalarımın hiçbir Muğlalı tarafından benimsenmemesi ve değer görmemesi beni epey üzse de ben bu yoldan dönmesem biline!
‘‘Neden?’’ diye hem sordum. Bu sorunun cevabı şu; güya fakir bir ailenin evladı olmam, babam su saati tamircisi, annem sağlık personeli onlarla onur ve gurur duyuyorum. Bu kadar bilgili ve kendimi ifade konusunda başarılı olmam benim Muğlalılardan destek görmeme neden. Zengin bir ailenin çocuğu olmuş olsam, kitaplarım, yazdığım makaleler, ürettiğim ürünler Muğlalılar tarafından ilgi görürdü. Şükür Allah’a, bin eşrefe değişmem şu Parya Muğlalı oluşumu.
“Muğla Bacası”
Bundan 4-5 ay öncesinde, sevdiğim bir kardeşim Berktuğ Karayiğit ile bir proje yapma kararı aldık. Kendisi Manisalı olmasına rağmen, Muğla kültürüne ve tarihine sahip çıkmak için yanıp tutuşan bir genç. Tabii bu konuda benden destek istemesi, beni gayet memnun etti. Bir Muğlalının vermediği değeri vererek, bu konuda benim fikrîlerime değer verdi. Kendisine de bundan dolayı teşekkür ederim.
‘‘Abi bir projem var, bu projeyi geliştirmem gerek bana yardımcı olur musun?’’ diyerek yanıma geldi.
Ben de bu projenin ne olduğunu sordum.
‘‘Muğla Bacası abi, hediyelik, tütsülük, mumluk olarak kullanılabilecek bir ürün tasarlıyorum. Sen Muğla tarihine hâkim bir insansın, görüşlerin önemli.’’ diyerek başladık çalışmalara.
Projeyi iki kafadar elimizden geldiğince, bire bir yapmak adına çalışmalarımızı tamamladık ve ürünü ortaya çıkardık. Berktuğ işini layığıyla yapan bir genç sanatkâr. Epey emekten sonra ürünü ortaya çıkarmanın mutluluğuyla piyasada çalışmalara başladık.
“Muğlalı Varmış”
‘‘Amerika’da Amerikalı yok, Muğla’da Muğlalı…’’ Bu söylevimin geçen sosyal medya hesabımdan, paylaştım birçok telefon aldım. Sebeplerini yazacağımı belirtip, herkese sitem ediyorum, açıklayacağım. Berktuğ pazarlama konusunda bana, bir görev verdi. Amacımız bu projeden kazanıp, yine Muğla için ne gibi bir ürün yapmak! Datçalıyım ya bir Afrodit ile alakalı güzel bir hediyelik eşya yapma hayaline bile kapılı verdik.
İlk işimiz Muğla Büyükşehir Belediye Başkanı benim tabirimle “Vatandaş Ahmet’in” yanına gittik. Aman Allah’ım dediklerimin fazlası da var imiş. Ahmet Başkan projemizi dinledi, neler yapabileceğini Muğla’nın kültürüne sahip çıkılması gerektiğini önemle belirtti.
Sadece o değil, yazar olarak vatandaşın, Ahmet Aras’a olan güveninin tam olduğunu, Kötekli’deki gençlerin Ahmet Başkan’dan memnun olduklarını, belirttim. Kendiside gençler benim ve ülkem için çok önemli onlara önem ve değer vermeye devam edeceğim, dedi. Tam başka bir şey söyleyecekken, Ahmet Başkan heyecanla yapmış olduğumuz bacayı eline alarak, koridora çıktı ve bacayı vitrinlerin birine başköşesine koydu. O an işte bu, sanata ve sanatçıya verilen gerçek değer, dedim. Öyle mutlu olmuştum ki, tarifsiz bir duygu yaşamaktaydım. Ahmet Başkan heyecanla çıkmadan önce, diyeceğimi fark etmişti.
‘‘Buyur Ömercim, bir şey mi diyeceksin?’’ diyerek koluma girdi.
‘‘Başkanım, Kötekli’deki gençler bir sıkıntı yaşadığında dertlerini anlatabilecek bir yetkili istiyor.’’
‘‘Ömer bu konuyla alakalı Menteşe Belediye Başkanımız, Gonca Hanım’la gerekli çalışmalara başladık, artık öğrencilerimiz hiçbir konuda yalnız değildir.’’
Bir Muğlalı olarak, Muğla değerlerine sahip çıkmaya çıkan gençlere yol gösterdiği ve destek olduğu için Ahmet Başkan’a çok teşekkür ederim.
Bu projemizde Ula Belediye Başkanı Sayın Mehmet Caner Bey de projeye ve bizlere yol göstermiş, dakikalarca bacanın tarihçesi hakkında engin bilgilerini bizlere aktarmıştır.
Yine Menteşe Cumhuriyet Halk Partisi Başkanı Nail Kızıl Beyefendi de projenin çok önemli bir iş olduğunu, Muğla’nın tanımı açısından önem arz ettiğini ‘‘Muğla Bacalarının’’ ne kadar değerli bir tarih olgusu olduğunu bizlere aktarmıştır.
“Gelelim Sitem Dolu Sözlerime”
Diğer taraftan sözde, Muğlalı olarak mangalda kül bırakmayanlar, Sırf parya Muğlalı olduğum için benim üretiminde emek verdiğim bir üründen almak bile istemedi. Gene bu iş yazdığım üç kitabımın değer görmemesine benzedi. Fikirlerim var, âmâ zengin aile çocuğu değilim veyahut arkamda bir lobi yok. Muğla dışına gittiğimde, Ankara’da, İzmir’de, İstanbul’da değer görmek ama kendi şehrimde görmemek sanılmasın ki çalışmalarıma devam etmeyeceğim anlamına gelmez. Muğlalı olmayanlarla da Muğla’nın değerlerine ve kültürüne katkıda bulunabilir, bu mümkündür.
Önümüzdeki haftalarda Türkiye’de çok sevilen milyonlara hitap eden gazeteci bir büyüğümle ‘‘Muğla Bacası’’ hakkındaki muhabbetimizi uzun uzadıya yazacağım.
İstenmeyen çocukta olsam, her daim ülkem ve yaşadığım memleketim olan Muğla için çalışmalara son nefesime kadar yorulmadan, usanmadan devam edeceğim.
Kalın sağlıcakla.