Türkiye Barolar Birliği Başkanı Erinç Sağkan, adliyedeki tuvalet tartışmasıyla ilgili, “Nasıl Cumhuriyet savcısı ya da bir hakim adliye içinde bulunma hakkına sahipse avukat da aynı oranda burada bulunma hakkına sahip” dedi.
TBB Başkanı Erinç Sağkan, Kayseri Barosu tarafından düzenlenen bazı programlara katılmak için kente geldi. Program öncesi DHA’ya açıklamalarda bulunan Sağkan, Kaş Adliyesi’nde Avukat Hakan Tüzen ile Başsavcı Gökhan Feyzoğlu arasında personel tuvaletinin kullanımına yönelik yaşanan tartışmaya ilişkin değerlendirmede bulundu. Yaşanan hadiseyi tarif etmekte zorlandıklarını söyleyen Erinç Sağkan, “Aslında bu bakış açısı ile ilgili bir sorun, bireysel bir sorun değil.
Bir başsavcının yaşadığı ya da yaşattığı bireysel bir sorun olsa bu kadar mesele etmeye de gerek yok diyebiliriz ama bu aslında bir başsavcının avukata, vatandaşa bakış açısı ile ilgili bir sorun. Adliyenin tuvaleti üzerinden bir tartışmanın yaşanması maalesef bireysel bir sıkıntıdan ziyade kamuoyunda yargı erkinin itibarı ile ilgili bir tartışmaya dönüşüyor. Şunun altını çizmek gerekiyor, adliyeler bizim çalışma yerlerimiz. Biz buraya oturmaya, sohbet etmeye gelmiyoruz.
Biz buraya bir vatandaşın hakkını savunmak için geliyoruz. Nasıl Cumhuriyet savcısı ya da bir hakim adliye içinde bulunma hakkına sahipse avukat da aynı oranda burada bulunma hakkına sahip. Buranın içindeki genel alanlar her vatandaşın kullanımına açık alanlardır. Bunu bir tuvalet üzerinden tartışmayı bulunduğu makamı hazmedememek olarak tarif edebiliriz. Önünde cumhuriyet olan çok kıymetli olan bir meslek grubuna bir savcının verdiği zarar olarak tarif edebiliriz. Savcılık mesleğinin itibarını sarsma hareketi olarak tanımlayabiliriz” ifadelerini kullandı.
‘FARKLI MAĞDURİYETLER GÖRÜYORUZ’
Ankara’daki Ayhan Bora Kaplan soruşturmasıyla ilgili de konuşan Sağkan, “Gizli tanık ifadesi sürecinin uzun yıllardır yargı sürecinde yarattığı tahribatı konuşmak gerekiyor. Maalesef birçok soruşturmada gizli tanık adı altında yürütülen soruşturma süreci ile birlikte farklı farklı mağduriyetler yaşandığını görüyoruz. Burada mağdur mağduriyetinden bahsedebiliriz. Sanık veya şüpheli mağduriyetinden de bahsedebiliriz. Maalesef bizim sistemimizde gizli tanık müessesesi sağlıklı ve doğru şekilde yürütülemedi. Haliyle sistemin hiçbir bileşeninin de gizli tanığın olduğu ne soruşturmaya ne de kovuşturmaya güveni kalmadı. Bunun dışında bu süreci dikkatli takip etmek gerekir.
Çünkü bir müfettiş raporunun hazırlanması gerekiyor. Özellikle Ayhan Bora Kaplan dosyası ve aynı şekilde yürüyen Sinan Ateş dosyası ile ilgili olarak kamuoyunda hukuka olan güvenle ilgili çok ciddi sorunlar var. Bu sorunları ortadan kaldırmaya yetkili makam soruşturmaya devam eden il bakımından Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, kovuşturma bakımından ise dosyanın bir an önce sağlıklı ilerlemesini sağlayacak olan ilgili ağır ceza mahkemesidir. Şeffaflık, bilgi edinme hepimizin hakkıdır. Soruşturmanın selametine zarar vermeyecek şekilde kamuoyunu bilgilendiren ve hiçbir unsurun atlanmadığı bütün sorumluların yargı önüne çıkartılacağının hissettirmek soruşturma makamının sorumluluğudur. Biz de bu sorumluluğun yerine getirilmesini bekliyoruz. Barolar Birliği olarak da her iki dosyanın da takipçisiyiz” diye konuştu.
‘YARGI PAKETLERİNİ BASINDAN ÖĞRENİYORUZ’
Yargı paketleriyle ilgili değerlendirmelerde bulunan Erinç Sağkan, “Maalesef biz yargı paketlerini basından öğreniyoruz. Oysaki bunların hazırlığı yapılırken, bizlerin görüşü alınsa bu muhakkak ki bu yargı paketlerindeki düzenlemelerin daha sağlıklı daha etkin Anayasa Mahkemesi’nden iptalinin daha az oranında olabileceği yargı paketlerine dönüşüyor. Birincisi usulle ilgili ciddi sorunlarımız var. Bizler bu paketlerini ancak Meclis’te Adalet Komisyonu’nun önüne geldiği zaman görebiliyoruz. Bize de 3 gün içinde bu taslağa yönelik hazırlık yapmamız isteniyor. İçerisinde birçok kanunla ilgili düzenleme var. Sağlıklı bir hazırlanma süreci de tanınmıyor, birçoğu da Anayasa Mahkemesi’nde geri dönüyor. Torba kanun işinden de bir an önce sıyrılmamız gerekiyor” diye konuştu.