Büyük Birlik Partisi (BBP) Genel Başkanı Mustafa Destici, “Siyasi partilere haksız bir şekilde verilen, ölçüsüz bir şekilde verilen bu hazine yardımının tasarruf tedbirleri kapsamında kaldırılması gerekiyor” dedi.
BBP Genel Başkanı Mustafa Destici, partisinin 31 Mart 2024 Mahalli İdareler Seçimleri’nde kazandığı belediyelerinin bulunduğu illeri ziyaret kapsamında Samsun’a geldi. İlk olarak Salıpazarı ilçesinde temaslarda bulunan Destici, daha sonra Samsun Valisi Orhan Tavlı’yı makamında ziyaret etti. Ardından basın mensupları ile bir araya gelen Destici, ülke gündemine ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Anayasanın sivilleşmesi ve millileşmesi için ilk olarak siyasi partiler yasasında ve seçim kanununda değişiklikler yapılması gerektiğini söyleyen Destici, “Bu ikisini yapmadıktan sonra yeni sivil bir anayasadan bahsedilemez” diye konuştu.
‘YEREL SEÇİMDE 2, GENEL SEÇİMDE 3 KAT YARDIM ALIYORLAR’
Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in açıkladığı kamudaki tasarruf tedbirlerini desteklediklerini söyleyen Destici, “Cumhurbaşkanı Yardımcımız ve Hazine ve Maliye Bakanımızın tarafından tasarruf tedbirleri açıklandı. Biz bu tasarruf tedbirleri genelgesini destekliyoruz. Bunun inşallah eksiksiz ve harfiyen uygulanacağına da inanıyoruz. Biz Büyük Birlik Partisi olarak başından beri tasarruf diyen bir siyasi hareketiz. Aşırılığı, israfı, vurgunu, savurganlığı reddeden bir siyasi hareketiz. Bunun için bu tasarruf tedbirlerini destekliyor, uygulamasının da takipçisi olacağımızı söylüyoruz. Fakat eksik bulduğumuzu da ifade etmek istiyorum. Mesela siyasi partilere yapılan hazine yardımı neden kaldırılmadı.
Eğer gerçek bir tasarruf yapacaksak, bu siyasi partilerin her yıl ve özellikle de seçim yıllarında ölçüsüz bir şekilde harcadığı bu seçim yardımı kaldırılsın. Madem tasarruf diyoruz, niye ki 5 siyasi partiye milyarlarca lira, milyonlarca demiyorum, her birine yüz milyonlarca lira milyarlarca alan da var ve toplamda 10 milyara yakın parayı biz bu 5 siyasi partiye veriyoruz. Her yıl veriyoruz. Bazı vatandaşlarımız bunu çok ayrıntılı bilmiyor. Yerel seçim olduğunda aldıkları paranın iki katı alıyorlar, genel seçim olduğunda da tam 3 katını alıyorlar. Örneğin, bu yıl 5 milyar alıyor olsaydı yerel seçimde 10 milyar, genel seçim olsaydı 15 milyar alacaktı. 15 milyar ne demek biliyor musunuz? 1 milyar 10 tane 100 milyon demek. 15 milyar 150 tane 100 milyon demek. Onun için bu hesapları iyi yapmak lazım. Bu hesapları yaparak arkadaşlarımızın ya da hükümet edenlerin tasarruf tedbirlerini genelgesini ya da uygulamasını genişletmesi lazım” ifadelerini kullandı.
‘ÜRETİM DESTEKLERİ TASARRUF TEDBİRLERİNE TAKILMAMALI’
Siyasi partilere verilen yardımın anayasaya aykırı şekilde verildiğini söyleyen Destici, “Anayasanın 68. Maddesinde siyasi partilere hakça ve yeteri miktarda yardım yapılır diyor. Bu zaten hakça da yapılmıyor, yeteri miktarda da yapılmıyor, yeteri miktarın çok üstünde yapılıyor. Yeteri miktar nedir? Her partinin varlığını sürdürebilecek kadar, çalışanlarının parasını ödeyebilmesi kadar bir yardım yapabilirsin. Avrupa’da da dünyada da bu şekilde yapılıyor. Ama bize geldiği zaman bu inanılmaz abartılıyor. Burada bir yasa değişikliği gerekiyor sorumluluk da meclise düşüyor, hükümete düşüyor. Bir an önce bu yasa değişikliğinin yapılması ve siyasi partilere haksız bir şekilde verilen, ölçüsüz bir şekilde verilen bu hazine yardımının da tasarruf tedbirleri kapsamında kaldırılması gerekiyor. Bununla birlikte üretimde desteklerin devam etmesi gerekiyor. Üretimdeki desteklerin tasarruf tedbirlerine takılmaması gerekiyor. Bugün Dünya Çiftçiler Günü ve çiftçilere desteğin kesilmemesi gerekiyor ki çok üreteceğiz, çok çalışacağız; gıda başta olmak üzere stratejik ürünlerde dışa bağımlı olmayacağız” dedi.
‘YENİ ANAYASA HALK OYLAMASINA SUNULMALI’
Partisinin kuruluşundan bugüne kadar, 1982 Anayasası’nın değişmesi gerektiğini savunduklarını söyleyen Destici, “Bazıları haklı olarak diyor ki, ‘Bu anayasada çok değişiklikler oldu, dolayısıyla bu anayasa, o anayasa değil’. Evet değişiklikler oldu ama hala bu anayasa o anayasa. Çünkü neden? Anayasayı kim yaptı ne zaman yapıldı diye bakıyorsun künyesine, ne çıkıyor? 1982 anayasası. Peki kim yaptırmış, 1980 darbesini yaptıran cunta yaptırmış. 83’de seçimler yapılıp, akabinde anayasa yapılmış olsaydı, belki o zaman bu anayasayı siviller yaptı derdik. Onun için burada hiçbir siyasi partinin bahane üretmemesi lazım. Yeni anayasa yapılıp, halk oylamasına sunulması lazım. Bazıları diyor ki meclis kendi arasında uzlaşsın, anlaşsın yeni anayasayı yapsın. Hayır. Yeni bir anayasa yapılacaksa mutlaka ama mutlaka meclisten 360’la değil 400’le de geçmiş olsa mutlaka milletin onayına gitmeli ve milletten geçer not almalıdır. Milletin onaylamadığı bir anayasa, bize göre yarı meşru olur, tam meşru olmaz.
Tabi burada da öncelikle eğer cidden bir demokratikleşmeden, sivilleşmeden, milli iradenin tam olarak meclise ve yürütmeye yansımasından bahsedeceksek; o zaman esas değişiklik yapacağımız iki şeyden biri siyasi partiler yasası, ikincisi ise seçim kanunu. Bu ikisini yapmadıktan sonra yeni sivil bir anayasadan bahsedilemez. Ama herkes neyi konuşuyor, ilk 4 maddeyi konuşuyor, 66. Maddeyi konuşuyor. Bu maddelerle ilgili zaten sıkıntı olmaz. Yani Türkiye’nin kahır ekseriyetinin Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluş felsefesi ve ilkeleriyle bir problemi yok zaten böyle bir talebi de yok. Kahır ekseriyetinin Türk tanımı ve Türk Diliyle de bir problemi yok. Zaten böyle bir problemi olan bu ülkenin varlığına da bütünlüğüne de milletin kardeşliğine de karşı demektir. Onlar da bölücülerdir, terör örgütlerinin uzantılarıdır yani hainlerdir” diye konuştu.