Ankara’da Anneler Günü öncesi ziyarete açılan ‘Anne Müzesi’nde İranlı sanatçı Hadi Karimi’nin dijital heykel çalışması ile Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün annesi Zübeyde Hanım’ın yüzü gerçeğe en yakın şekilde yer alıyor.
Yaklaşık 6 aylık çalışma ile tamamlanan Atatürk ve annesi Zübeyde Hanım’ın dijital heykel çalışması birçok revizyon ile son halini alarak, ziyarete açıldı.
Yazar Şermin Yaşar’ın kurucusu olduğu Anne Müzesi, Altındağ ilçesinde 30 Nisan’da ziyarete açıldı. Türkiye’nin ilk Anne Müzesi’nde çok sayıda sanatçıya ait ‘anne, çocuk’ temalı eserler, dünyada 50’den fazla ülkeden toplanan antika bebeklerden oluşan koleksiyon, 8 farklı dilde dinlenen ninniler, heykeller ve çeşitli koleksiyonlar yer alıyor. Müzede, Kurtuluş Savaşı kahramanlarından Baha Said Bey, Sanayi-i Nefise’nin kurucularından Fuat Soyhan, ünlü ressamlar İbrahim Balaban, Bedri Rahmi Eyüboğlu, Fikret Otyam, Abidin Dino, Ali Demir, Hüseyin Bilişik, Mustafa Aslıer, Erol Özden gibi pek çok isme ait tablolar bulunuyor. Müzenin en özel köşesinde ise, Atatürk’ün bebeklik zıbını ve annesi Zübeyde Hanım’ın seccadesi yer alıyor. İranlı sanatçı Hadi Karimi’nin 6 aylık çalışmasıyla tamamlanan Atatürk ve annesi Zübeyde Hanım’ın dijital heykel çalışması da burada sergileniyor. Ücretli gezilebilen müzeyi 9 günlük sürede 2 bin 500’den fazla kişi ziyaret etti.
‘ZÜBEYDE HANIM’IN GÖZLERİNİ BU ÇALIŞMAYLA GÖRDÜK’
Müzenin kurucusu Yazar Şermin Yaşar, Anne Müzesi’nde Zübeyde Hanım’a ayrı bir köşe oluşturmak istediklerini anlatarak, “Atatürk ve annesinin ilişkisini aktarmak istediğimiz ayrı bir bölüm oluşturduk. İranlı sanatçı Hadi Karimi’nin dijital heykel çalışması burada. Yaklaşık 6 aylık bir zaman diliminde ortaya çıktı ve epey bir revizyonla son halini aldı. Zübeyde Hanım’ı ilk kez renkli görebiliyoruz ve gözlerinin ne renk olduğunu da bilmiyoruz aslında bakarsanız, bu çalışmayla birlikte gördük. Atatürk’e ne kadar benzediğini de bu çalışmayla görebildik. Devamında, Kültür Bakanlığı’mızla yaptığımız görüşmelerde biz de geçici bir süre ile Zübeyde Hanım’ın seccadesini ve Atatürk’ün bebeklik eşyalarını sergileyebileceklerini ifade ettiler ve biz de çok mutlu olduk, onlara da ayrı bir yer ayırmış olduk böylece. İlk kez Anne Müzesi’nde sergileniyorlar; anne ve oğulun sırt sırta durması, yan yana durmaları bizim için de buranın özelinde çok anlamlı” dedi.
‘BİZİM ANALIK MADALYAMIZ DA VAR’
Yaşar, Zübeyde Hanım’ın seccadesi ve Atatürk’ün bebeklik eşyalarının aslında Ankara Cumhuriyet Müzesi envanterine kayıtlı olduğunu ve geçici süreyle Anne Müzesi’nde yer alacaklarını söyledi. Yaşar, devletlerin geçmişte ‘analık madalyası’ uygulaması olduğunu söyleyerek, “Bizim de bir analık madalyamız var 6 ve üzeri çocuklu kadınlara, annelere verilen. Bunun detaylarını, maddenin yer aldığı resmi gazeteyi ve dönemin gazete haberlerini ve Türkiye Cumhuriyeti analık madalyasının bir örneğini görebilecekler ziyaretçiler” dedi.
Yaşar, Anadolu kadını ve annelerinin hakkını teslim etmek fikriyle müzeyi kurduğunu belirterek, “Annelik ve anneliğin tarihimizdeki yerini, Türk tarihinde anneliğin evrelerini geçirdiği safhaları, bize geride bıraktığı mirası görmeyi ve bu konuda araştırma yapmayı da seviyorum. Burada ziyaretçilerimiz benim okuduğum, gördüğüm, yıllarca altını çizdiğim satırların kavramsal sanatla bir müzeye dönüşümünü izleyecekler. Biraz Anadolu kadınının, özellikle de annelerinin sırtını sıvazlamak diyorum, böyle tanımlıyorum daha çok. Onlara destek olmak, haklarını teslim etmek onlar hakkında yeniden konuşulmasını sağlamak, kendimizi bulmak aslında bir anlamda. Hem geçmişi hem bugünü hikayeleriyle, anlatılarıyla geride bıraktığı eserleriyle yeniden bir araya getirip bir kompozisyon yaratmak istedim. Bu bir kitapla da olabilirdi; ama, bir şeyi anlatacağım zaman onu sanatla anlatmayı daha kendime yakın buluyorum” ifadelerini kullandı.