1990 yılında da Özel Çevre Koruma Bölgesi ilan edilen Patara’da bilirkişi keşfi taamlandı. Heyetin, 2 ay içerisinde raporunu yazması bekleniyor.
Antalya’nın Kaş ilçesinde barındırdığı tarihi, kültürel ve doğal değerler nedeniyle arkeolojik ve doğal sit olarak tanımlanan, 1990 yılında da Özel Çevre Koruma Bölgesi ilan edilen Likya Uygarlığının başkenti Patara’da, 1/25 binlik imar planı hazırlandı. Nesli tükenme tehlikesi altında olan caretta caretta deniz kaplumbağalarının da Akdeniz’deki en önemli yuvalama alanlarından biri olan Patara’da, 1/25 binlik imar planı kapsamındaki arazilerde 800’ün üzerinde kaçak villa ve yapı bulunuyor.
İPTALİ İÇİN DAVA AÇILDI
Patara 1/25 binlik Özel Çevre Koruma Bölgesi Planı, Kaş’ta 18 Mart 2022 ve 25 Ocak 2023 tarihlerinde askıya çıkartıldı, itirazlar sonucu indirildi. En son 12 Mayıs 2023’te onaylanan, 5 Haziran 2023 tarihinde tekrar askıya çıkarılan planın iptali için Doğal Hayatı Koruma Vakfı’nın da desteği ile Kaş Çevre ve Kültür Derneği, TMMOB Mimarlar Odası Antalya Şubesi, TMMOB Peyzaj Mimarları Odası tarafından dava açıldı.
BİLİRKİŞİ İNCELEMESİNİ TAMAMLADI
1/25 binlik imar planının iptali için açılan davanın bilirkişi heyeti, dün alandaki incelemesini yaptı. Bilirkişi heyetinin incelemesine Kaş Çevre ve Kültür Derneği Başkanı Ahmet Murat Akoy, dernek avukatı Tuncay Koç, Patara Kazısı Başkan Yardımcısı Mustafa Koçak, Kaş Çevre ve Kültür Derneği üyeleri, Kaş Çevre Platformu üyeleri, Patara muhtarı, Patara ve Kaşlı vatandaşlar katıldı. Bilirkişi heyetinin alandaki keşfine yönelik raporunu 2 ay içerisinde tamamlanması ve mahkemeye sunması bekleniyor.
16 YILLIK İNŞAATLAR
Bilirkişi heyetinin keşfi sırasında yapılaşmaya açılması planlanan zeytinlik nitelikli alanları gezdiklerini belirten Ahmet Murat Akoy, “Planlamayla yapılaşmaya açılmak istenen alan, 2008 yılında düşük yoğunluklu yapılaşma izni verilerek imara açılan kooperatif alanlarının hemen aşağısında olduğu için burayı görmüş olduk. İmar izni verilmesinin üzerinden 16 yıl geçmiş olduğu halde kooperatif yapılarının büyük bölümünün halen inşaat halinde olduğu görülmektedir.
Yani ortada geçerli bir talep baskısının olmadığı da anlaşılmaktadır. Pataralı vatandaşın ihtiyaçlarına yönelik olmayan, yani kamu yararına değil, turizme yönelik üretilen yazlık konutların çoğu inşaat halinde kullanım dışıyken ikinci bir yazlık konut/ ikinci konut yapılaşması getirecek planlamanın bilimle, bilgiyle açıklanmasının mümkün olmadığını düşünüyoruz” dedi.
ARKEOLOJİK BULGULARLA İLGİLİ TALEP KABUL EDİLDİ
Akoy, keşif sırasında Patara Kazı Başkan Yardımcısı Mustafa Koçak’ın, dava hakimine planlama alanı içinde bir lahdin, bir zeytinyağı kırma presleme teknesinin bulunduğunu fakat yapılaşmalardan sonra bu arkeolojik bulguların ortadan kaybolduğunu, kendilerinden görüş istenirse alan üzerindeki arkeolojik değerler hakkında mahkemeye bilgi verebileceklerini ilettiğini de söyledi. Akoy, dava hakiminin de kabul ederek profesyonel görüş yazısının itiraz dosyasına eklenebileceğini ilettiğini belirterek, “Bu durum itirazlarımızı güçlendiren, alanın arkeolojik değerini ortaya koyan bir açıklamadır” diye konuştu.
ÜÇ FARKLI KORUMA STATÜSÜNE SAHİP
Alanın üç farklı koruma statüsünde olduğunu da belirten Akoy, “Özel Çevre Koruma Bölgesi içinde, 1’inci Derece Doğal Sit, 3’üncü Derece Arkeolojik Sit Alanı içindedir. Bunun yanında zeytinlik alanların korunması kanununa tabidir. Bu kadar çok koruma statüsü olan, UNESCO Dünya Mirası Listesi’ne girmesi için müracaatta bulunulmuş Patara Antik Kenti içinde olan bir alanın kamu yararına yönelik olmayan yazlık konut üretimine ısrarla konu edilmesini anlayamıyoruz” dedi.
BETON ALTINA ALINMASIN
Patara’nın 2020 yılında Türkiye’nin turizm teması seçilen, Türkiye’nin en çok ziyaret edilen ören yeri olduğunu belirten Akoy, şu çağrıda bulundu:
“Aynı zamanda caretta carettaların 1’inci derece yuvalama alanı olan Patara Antik Kenti’nin daha fazla yapılaşmaya konu edilmemesi için, Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği ve Kültür ve Turizm Bakanlarımızdan 1993-2000 yılları arasında yapılan yönetim planlarının güncellenerek yeniden yapılması için harekete geçmelerini bekliyoruz. Bu eşsiz alanların çocuklarımıza bırakacağımız en büyük miras olduğunu, sadece ismi değil, niteliği ‘koruma’ olan planlamalarla gelecek nesillere bozulmadan, beton altına alınmadan bırakılmasını arz ediyoruz.”