İnsanoğlu yapmam dediğini yapar istemem dediğine alışır. Garip bir psikolojimiz var, hayatımızda çoğu zaman çoğu şeye hazırlıksız yakalanıyoruz. Bir şekilde alışıyoruz. Yapacak bir şeyimiz mi yok çözüm üretmek için çabalamıyoruz. Klasik, böyle gelmiş böyle gider sözüyle devam ediyoruz.
İnsanoğlunun kendisini dünyaya getiren en değerli varlığı annesi ve babasıdır. Çocuk, birey olana kadar bağımlıdır. Bazen beklenmedik zamanlarda annemizi ve babamızı kaybedebiliriz. Bu bir hastalık kaza olabilir. Ölüm çaresizliğin en son durağıdır. Bir bitiş olmasa da alışkanlıklarımızı kaybetmeye mahkûm kalırız. Üzülürüz alışırız, seviniriz alışırız.
Ülkemizde büyük bir yıkım yaşandı, deprem birçok insanın hayatına son verdi. Alıştık pandemi dediler hepimizi evlere kapattılar aşı dediler alıştık. Şimdi sorguluyorlar biz sorguladık mı? Yapılan her şeyi onaylamak doğru bir davranış mı bizim adımıza verilen kararlar doğru mu?
En basit birey bir insanın ortalama ömründe kaç kez kırıldığını hesap edebilir miyiz? Kadınların sürekli öldürüldüğü şiddet gördüğü bir ortamda kanunlar kadınları koruyor mu? Kazalar, tren kazası, fabrika yangınları, maden ocağı göçükleri iş güvenliği tedbirleriniz yeterli mi?
Bayram tatillerinde sürekli neden kaza oluyor İstanbul trafiği neden bitmiyor? Ekonomide fiyatlar artıyor, alım gücü düşüyor. Savaşlar devam ediyor. Engeller bitmiyor. Bizi her şeye alıştırdılar. Sistem işliyor biz yaşıyoruz. Birey önce kendini sorgulamalı kararlar bütünü memnun ediyor mu?
Ne diyelim kolay gelsin. Her şeye alıştık galiba!