Aşk aşkı unuttu mu? Çiçeği koparmadan, insanı kırmadan, kalp hırsızlığı yapmayan, yalan söylemeyen insanlar var mı aramızda?
Şu ölümlü dünyada dün yaşandı ve bitti geçmiş geçmişte kaldı, bugün dedikleri andan ibaretse kaçımız fark ederek yaşıyor? Peki, yarın gelecek kaygısıyla daha yaşamadan bitirmedik mi?
Yarına ne bırakabilir insan?
Bu kadar hızın, telaşenin arasında duygularımız sıkışıp kaldı da unuttuk mu?
Hep bir yerlere yetişme telaşı sizleri de yormuyor mu?
Aşk öyle hazır olduğun anda gelip sonra haber vererek mi gider?
Hayır, aşk ansızın gelir ve bir anda ellerinden ellerinden kayıp gider.
Hayat denilen bu kaos ortamında dayatılan ne çok şey var insana.
Görülmemiş binlerce yer ve manzara, tadılmamış binlerce tat, gidilmemiş, varılmamış köyler ve yollar, basılmamış topraklar, bir kez bile tanışılmamış, koklanmamış binlerce güzel çiçek varken, konuşulacak yarım bırakılan sohbetler…
Okul, başarı, iş, kariyer, evlenme , çocuklar, geçim derken hep aynı döngüleri yaşamış insan oğlu.
Bir evim, SSK’lı işim, bankada param, belki ekip biçmeye minik bir bahçem, çocukların okulu derken sistemin dayattığı her şeyi onlara da öğretip aktarırız.
Bu dünyadaki asıl geliş amacımız nedir?
Bir eşyaya sahip olur gibi insanlar birbirinin kıymetini bilemez oldu.
Satın alınmış sevdalar, gösteriş kokan içi boş aşklar ne kadar çok koşarsa o kadar kıymetli olunacağını sandığı elde ettiğinde isteğinin bu olmadığı hayal kırıklıkları.
Dizilerdeki karakterin gerçek sanılması ve masallar gibi sürekli mutlu olunacağının yanıltıcılığı.
Aşk aşkı unuttu mu, yoksa biz mi aşkı aşık gibi yaşamayı unuttuk?
Leyla ile Mecnun yıllardır aynı hikâyede kaldı. Peki ya insan oğlu hâlâ aynı kalmayı becerebildi mi? Zaman içinde değişti değiştirildi belki de en güzel his olan saf ve masum olan hislerine bir parça zehir karıştı ve ortalık kirlendi…
Soruyorum size aşk aşkı unuttu mu???