Dünya Glokom Haftası’nda uyarılarda bulunan Op. Dr. Mehmet Tayfur, “Glokomda görme siniri hasarından sorumlu en önemli risk faktörü, göz içi basıncının artmasıdır. Bu basınç artışı tedavi edilmezse, zamanla görme kaybına neden olabilir” dedi.
Tehlikeli bir göz hastalığı olan glokomun genellikle sessizce ilerlediğini ve görmede kayıplara neden olabileceğini söyleyen Medicana Kadıköy Hastanesi Göz Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Op. Dr. Mehmet Tayfur, “Glokom tedavisi, genellikle hastanın göz içi basıncını düzenlemek ve optik sinir hasarını en aza indirmek için yaşam boyu devam eder. Tedavinin başarısı; erken teşhis, uygun tedavi seçimi ve hastanın tedavi planına bağlılığına göre değişebilir. Erken teşhis ve tedavi, glokomun ilerlemesini önleyebilir ve görme kaybını engelleyebilir” diye konuştu.
Glokomun genellikle iki ana tipe ayrıldığını ifade eden Op. Dr. Mehmet Tayfur, şu bilgileri verdi:
“Açık Açılı Glokom (AAG): Bu tip glokomda, göz içinde üretilen hümör aköz olarak adlandırılan sıvının, gözden uzaklaştırıldığı kanallarda darlık olmaksızın oluşur. Bu sebeple ani göz basıncı yükselmeleri görmeyiz. Bu da AAG da erken safhalarda belirgin semptomların görülmeden, hastalığın ilerlemesine yol açar.
Kapalı Açılı Glokom (KAG): Bu tip glokomda, göz içi sıvının gözden uzaklaştırılması gereken kanalcıklarda darlık söz konusudur. Sıvı gözde birikir ve bu da ani göz içi basıncının yükselmesiyle glokom krizi denilen şiddetli ağrı ve bulanık görme ile kendini gösterir. KAG acil bir durum yaratabilir ve ani belirtilerle ortaya çıkabilir.”
RİSK FAKTÖRLERİ
Risk faktörleri hakkında da bilgi veren Tayfur, “Glokomda en önemli risk faktörleri arasında; yaş, ailede glokomlu bireylerin olması, yüksek göz içi basıncı, yüksek miyopi (açık açılı glokom riski), yüksek hipermetropi (kapalı açılı glokom riski) hipertansiyon, diyabet, kullanılan bazı ilaçlar (özellikle uzun süre kortizon kullananımı) ve bazı ırksal faktörler bulunmaktadır” ifadelerini kullandı.
TEDAVİ YÖNTEMLERİ
Glokom tedavisinin tedavi yöntemlerine ilişkin de bilgilendirmelerde bulunan Op. Dr. Mehmet Tayfur, “Glokom tedavisi, göz içi basıncını kontrol altına almayı ve optik sinir hasarını önlemeyi amaçlar. Tedavi, glokomun tipine, şiddetine ve hastanın genel sağlık durumuna bağlı olarak değişebilir” diyerek yaygın olarak kullanılan glokom tedavi yöntemlerini açıkladı:
“Göz damlaları: Çoğu glokom vakası, göz içi basıncını azaltmak için kullanılan özel göz damlaları ile tedavi edilir. Göz damlaları genellikle gün içinde belirli aralıklarla kullanılmalıdır. Damlalar, göz içi sıvısının üretimini azaltabilir veya dışarı akışını artırabilir.
Ağızdan alınan ilaçlar: Oral ilaçlar, göz içi basıncını kontrol altına almak için kullanılabilir.İlaçlar genellikle göz damlalarının etkisini desteklemek veya ek bir tedavi olarak kullanılır.
Lazer tedavileri: Argon lazer trabeküloplasti (ALT) veya selektif lazer trabeküloplasti (SLT) gibi lazer prosedürleri, göz içindeki drenaj sistemini açmaya yardımcı olabilir. Bu işlemler genellikle göz içi basıncını azaltmak için kullanılır.
Cerrahi müdahale: Glokomun ilerleyen durumlarında veya diğer tedavi yöntemlerinin etkisiz olduğu durumlarda, cerrahi müdahale düşünülebilir. Trabekülektomi veya göz içine implante edilebilen mikroşant cerrahi prosedürler, göz içi basıncını düşürmek amacıyla uygulanabilir.
Kombinasyon tedaviler: Bazı durumlarda, birden fazla tedavi yöntemi bir arada kullanılabilir. Örneğin, göz damlası kullanımı ile birlikte lazer tedavisi veya cerrahi uygulamaların bir arada yapılması.”