Birleşmiş Milletler (BM) 8 Mart Dünya Kadınlar gününün 2024 teması için ‘kadınlara yatırım’ konusunu seçti. BM bu kapsamda kadınların ekonomik ve sosyal alanlarda yaşadıkları zorluklara dikkat çekerek çözüm önerilerinde bulundu.
BM Genel Sekreteri Antonio Guterres, bu yıl Dünya Kadınlar Günü temasının ‘kadınlara yatırım’ olduğunu ifade ederek ülkelerin, kadınlara ve kız çocuklarına yatırım yapacak fonlar geliştirmesi gerektiğini vurguladı. Guterres ayrıca, kadına yönelik şiddeti sona erdirmeye, kadınların ekonomilere, dijital teknolojilere katılımını ve liderliğini teşvik etmeye yönelik programları desteklemek için harekete geçme çağrısında bulundu. BM paylaştığı ‘kadına yatırım’ raporunda kadınların problemlerini çözmeye odaklı 5 maddeye yer verdi.
KADINLARA AİT İŞLETMELER 1.7 TRİLYON DOLAR EKSİK FİNANSE EDİLMEKTEDİR
Raporda yer alan kaynaklar maddesinde, kadınları iş ortamlarına hazırlamak ve dahil etmek için finansal kaynaklarla buluşturma konularına dikkat çekildi. Raporda, “Kadınları finansal kaynaklarla buluşturmak, temel ihtiyaçlarını karşılamalarına ve iş kurmalarına veya büyütmelerine yardımcı olabilir, ancak mikro, küçük ve orta ölçekli kadınlara ait işletmeler 1.7 trilyon dolar eksik finanse edilmektedir. Kadınların sahip olduğu küçük ve orta ölçekli işletmeler için kredi açığının kapatılması, 2030 yılına kadar yıllık gelirlerde ortalama yüzde 12’lik bir artış sağlayacaktır.
Ayrıca, kadınların toprağa, bilgiye, teknolojiye ve doğal kaynaklara erişime ihtiyacı vardır. 2022 yılında 2.7 milyar kadın hala iş bulmak ya da iş kurmak için temel önemde olan internet erişiminden yoksundu” denildi.
ERKEKLERİN KAZANDIĞI HER BİR DOLAR İÇİN ORTALAMA 80 SENT KAZANIYORLAR
Kadınların birçok meslek grubunda erkeklere göre az maaşla ya da sosyal birçok haktan mahrum bırakıldığının altı çizilen raporda, “Dünya genelinde kadın istihdamının yaklaşık yüzde 60’ı kayıt dışı ekonomide yer alıyor ve düşük gelirli ülkelerde bu oran yüzde 90’ın üzerinde. Kadınlar iş sahibi olsalar bile, erkeklerin kazandığı her bir dolar için ortalama 80 sent, beyaz olmayan kadınlar ve anneler de dahil olmak üzere bazıları için daha da az ücret ödeniyor. Yalnızca kazançlardaki cinsiyet eşitsizliği, dünyaya beşeri sermaye zenginliği açısından küresel GSYİH değerinin iki katından daha fazlasına mal oluyor.
Ücret şeffaflığı, eşit değerde işe eşit ücret ve bakım hizmetlerine erişim gibi önlemler, ücretlerdeki cinsiyetler arasındaki ücret farklarının kapatılmasına yardımcı olarak işyerinde cinsiyet eşitliğini sağlayabilir. Kadın girişimciler başarılı olduklarında iş yaratabilir ve inovasyonu teşvik edebilirler” ifadeleri kullanıldı.
ÜCRETSİZ YAPILAN BAKIM VE TEMİZLİK HİZMETLERİ, 10.8 TRİLYON DOLARLIK HACİME SAHİP
Kadınların bakım hizmeti verdikleri ya da temizlik yaptıkları işlerde çalışmalarının değer görmediği vurgulanarak, dünya çapında parasal anlamda değer görmeyen bu iş kolunun hacminin 10.8 trilyon dolar olduğu ifade edildi. Bunun da dünya teknoloji endüstrisinin üç katı olduğu vurgulandı. Raporda, bakım hizmetlerini normal bir iş kolu olarak değerlendirmenin çözüm olabileceği belirtilerek, “Bakım sistemlerini dönüştürmek için yatırım yapmak üçlü bir kazançtır: kadınların bakım sektöründe iş yaratırken zamanlarını geri kazanmalarına ve ihtiyacı olanların bakım hizmetlerine erişimini artırmalarına olanak tanır.
Bakım hizmetlerinde mevcut açıkların kapatılması ve insana yakışır iş programlarının genişletilmesinin 2035 yılına kadar neredeyse 300 milyon iş yaratacağı tahmin ediliyor” ifadelerine yer verildi.
ÇATIŞMALARDAN ETKİLENEN ÜLKELERDE YAŞAYAN KADIN VE KIZ ÇOCUKLARININ SAYISI 2022’DE 614 MİLYONA ULAŞTI
Kadınların sosyal hayatlarında şiddet ve güvenlikleri açısından karşı karşıya kaldıkları tehditlere değinilen raporda, “Kadına yönelik şiddetin küresel maliyetinin en az 1.5 trilyon dolar veya küresel gayri safi yurtiçi hasılanın yaklaşık yüzde ikisi olduğu tahmin ediliyor.
Çatışmalardan etkilenen ülkelerde yaşayan kadın ve kız çocuklarının sayısı 2022’de 614 milyona ulaştı; bu sayı 2017’deki rakamın yüzde 50 üzerinde. Bu tür krizler, kadınların ücretsiz bakım işlerinde orantısız payı gibi önceden var olan ekonomik eşitsizlikleri daha da kötüleştirebilir. Krizler aynı zamanda kadınlar arasındaki eşitsizlikleri de derinleştiriyor; örneğin göçmen kadınların şiddete maruz kalma olasılığı göçmen olmayanlara göre iki kat daha fazladır.
Araştırma, nakit transferleri gibi toplumsal cinsiyete duyarlı sosyal koruma sistemlerinin kadınlar arasındaki ölüm oranlarını azaltabileceğini ve ekonomik güçlenme ile güvenlik arasındaki bağlantıları ortaya çıkarabileceğini öne sürüyor” ifadeleri kullanıldı.
“KADINLAR, ERKEKLERİN YASAL HAKLARININ YALNIZCA YÜZDE 64’ÜNE SAHİP”
Raporda insan haklarının güçlenmesinin temelinde kadınların ekonomik açıdan güçlenmesine vurgu yapılarak şu ifadelere yer verildi:
“Dünya genelinde ortalama olarak kadınlar, erkeklerin sahip olduğu yasal hakların yalnızca yüzde 64’üne sahip. Ekonomik güçlenme bağlamında kadın haklarını geliştirmeye yönelik temel stratejiler arasında, kadınların ekonomik olarak güçlenmesini destekleyen yasa ve politikaların benimsenmesi ve ayrımcı yasa ve yasal çerçevelerin yürürlükten kaldırılması yer almaktadır. Merkezinde insan hakları olan kadınların ekonomik olarak güçlenmesinin asli değerini kabul ederken, aynı zamanda kadınların ekonomik olarak güçlenmesi üzerindeki kısıtlamaların toplumlar ve ekonomiler üzerindeki büyük maliyetlerini de hesaba katmak önemlidir.
Kadın insan hakları savunucularının korunmasına ve desteklenmesine ve insan hakları ihlallerinde hesap sorulmasına ihtiyaç vardır. Bu, kadın hakları ihlallerinin belgelenmesini, cinsiyete göre ayrıştırılmış verilerin toplanmasını ve ortak savunuculuk programları için ortaklıklar geliştirilmesini gerektirir.
Kadın haklarının korunmasına yönelik hesap verebilirlik mekanizmalarının geliştirilmesi ve uygulanması, karar alma mekanizmalarının her alanında kadınların sesinin yükseltilmesi gerekmektedir.”