Edirne’de Balkan Şehirleri İşbirliği Edirne Platformu ve Trakya Üniversitesi iş birliğinde 1’inci Uluslararası Balkan Sempozyumu düzenlendi.
Trakya Üniversitesi Balkan Kongre Merkezi’nde yapılan sempozyumun açılışında Dışişleri Bakan Yardımcısı ve Avrupa Birliği Başkanı Mehmet Bozay, Edirne Valisi Yunus Sezer, AK Parti Edirne Milletvekili Fatma Aksal, İYİ Parti Edirne Milletvekili Mehmet Akalın, Kosova Cumhuriyeti Bölgesel Kalkınma Bakanı Fikrim Damka, eski Kosova Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Fatmir Sejdiu, eski Kuzey Makedonya Başbakanı Vlado Buchkovski, Trakya Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Erhan Tabakoğlu, tarihçi, yazar ve araştırmacı Prof. Dr. İlber Ortaylı ile çok sayıda öğretim görevlisi ve öğrenci katıldı.
‘BALKANLARA GÜNEY DOĞU AVRUPA DEMEK SAYGISIZLIK İFADESİDİR’
Sempozyumun açılışında konuşan Prof. Dr. Ortaylı, Edirne’nin, Baklanlar’ın merkezi olduğunu ve hep öyle kalacağını belirterek, “Kültürel bakımdan da arkasındaki geniş hinterlandın, ticari, kültürel merkezi olması kaçınılmazdır. Bunu sadece idarecilerin değil, her Türk bilgesinin ve her Türk öğrencisinin bilmesi gerekir. Balkan kalıcı bir tabirdir.
Günümüzde modern siyasi coğrafyanın bilhassa Avrupa Birliği ve Avrupa Konseyi gibi memleketlerin burasını South East Europe (Güney Doğu Avrupa) diye bahsetmesi bir saygısızlık ifadesidir. Evvela tek kelimenin karşılığını üç kelimeyle ifade etmek pratik değildir. Uzun kurul toplantılarında, mesajlarında Güney Doğu Avrupa kelimesini görmekten bıktık. Kime göre Güney Doğu Avrupa? Bana göre değil, herhalde Bavyera’daki köylülere göre Güney Doğu Avrupa. Bunların adını değiştirmek yanlıştır. Bunun sonu gelmez” diye konuştu.
‘MAKEDONYA’YI KUZEY VE GÜNEY DİYE AYIRMANIN ANLAMI YOK’
Makedonya’dan da ‘Kuzey Mekadonya’ şeklinde bahsedilmesine tepki gösteren Prof. Dr. Ortaylı, “Avrupa Konseyi UNESCO toplantılarında bile Yugoslav zamanındaki eski Makedonya diye bir başlığın kullanıldığını biliyorum. Türk delegasyonları her zaman ısrarla bu lüzumsuz laf kalabalığını atıp Makedonya diye bahsederlerdi. Biz Makedonya demekle kimsenin siyasi coğrafya gerçeklerini değiştirmek niyetinde değiliz. Makedonya’nın adını Makedonyalılar koyar ve herkes de onu takdir ve kabul etmek zorundadır.
Makedonya etnik coğrafyası dediğimiz zaman bunu kuzey ve güney olarak ayırmanın da hiçbir anlamı yoktur. Hiç kimse siyasi idealleri, siyasi coğrafya ve milletler arası platformu bunu taşımıyor. Bu takdirde bunun gereği nedir? Bilim adamları, kültür insanları olarak buna dikkat etmek zorundayız. Siyasi coğrafya değişikliklerini kabul etmek ve itaat etmek zorunda değiliz. Biz doğrulara itaat ettikçe, siyasetçiler de diplomatlar da bunları takip etmek zorunda kalırlar” ifadelerini kullandı.
‘BALKAN COĞRAFYASI ÖMRÜ KISA SANAYİ ESERLERİYLE TAHRİP EDİLİYOR’
Trakya’daki sanayileşmenin, çevre yıkımını beraberinde getirdiğini ve Balkan coğrafyasını bozduğunu belirten Prof. Dr. Ortaylı, “Edirne, Osmanlı coğrafyasının kültürünün, mimarisinin harikalar yarattığı bir bölgedir. Bugün de çevre kirlenmesine, coğrafyadaki değişikliklere, lüzumsuz sanayileşmenin getirdiği yıkıma karşı savaşın merkezi olmalıdır. Bu çok açık ve gerekli bir olaydır. Bugün Karadeniz’le Marmara arasındaki Trakya’nın en dar noktası 86 kilometre, yani kıyıdaki Tekirdağ merkezi ile onun kuzeyde Karadeniz’deki ilçesi olan Saray’ın arası 86 kilometredir ve burası bir kanyondan geçer. Dolayısıyla bu bölgedeki yerleşmenin ve sanayileşmenin şu anda yanlış olduğu anlaşılmaktadır.
Sanayi kurulduğu anda o yıllarda, ondan sonraki birkaç 10 yıl içerisinde bir refah, canlılık getirebilir ama yarattığı sorunlar vardır. Bir müddet sonra ise lüzumsuz çöptür. İstanbul maalesef çevresi itibarıyla bunu yaşamaktadır. Bizim neslimizin yani 70’li yaşları süren insanların bile çocukluklarında hatırladıkları Anadolu yakası, romantik Osmanlı eserleri onların arasındaki geniş zeytinlikler alanı, selvilerden oluşan köyler ve kırlar, masmavi bir deniz. Karşıya geçiyorsunuz Trakya ovalarından bereket taşıyor, ağaçlıklar çıkıyor ve deniz her iki tarafta mavi ve güzel. Böyle bir coğrafyanın ömrü kısa sanayi eserleriyle tahrip edilmesi, gelecek nesillere ve komşularımıza karşı bir sorumsuzluktur.
Onun için Balkanlar’ın birleşmesinde, kültürel ve iktisadi iş birliğinde en önemli olay, camilerin ve tarihi eserlerin korunmasından çok, siyasi coğrafyadan çok, kültürel ve iktisadi coğrafyanın himayesidir. Akademik dünyasının mensuplarının bu iş birliğini yapmamaları takdirde ortada Balkan coğrafyası, Balkan kültürü diye bir şey kalmaz” dedi.
‘ALMANYA, BALKANLAR’DAKİ ETNİK GRUPLAR ARASINDA ÇATIŞMAYI BESLİYOR’
Avrupa Birliği ve Almanya’nın Balkanlar’daki etnik grupları arasındaki çatışmayı besleyecek faaliyetler gösterdiğini söyleyen Ortaylı, “Bütün mesele Avrupa Birliği’nin gerçekte bir kağıttan kaplan olan yeni iktidarlarının Balkan coğrafyasına ve siyasetine müdahalesini önlemektir. Bunun başında hiç şüphe yok ki Federal Almanya geliyor. Söyleyeceklerim; devletimizin takip ettiği siyasetin ve politikanın dışındadır. O langaj politikaya akademisyenler katılmak zorunda değildir ama bazı gerçekleri ona rağmen belirtmek zorundayız.
Almanya Balkan bölgesindeki muhtelif etnik gruplar arasında çatışmayı besleyecek faaliyetler düzenliyor. Bilhassa ülkesinde, bu ülkelerden gelen azınlık gruplar arasında bu faaliyeti gösterdiği görülmektedir. Bu bizim Türkiye’dekilerden başlıyor, Balkan coğrafyasındaki etnik grupların arasını kapsıyor. Şunun üzerinde açıkça durmak gerekir; eğer etnik bilgimizi, tarihi yorumlamalarımızı kendimiz ele almaz ve buradaki problematik dediğimiz sorunsalı birlikte çözmezsek her zaman için ikinci sınıf insanlar hayatımıza ve tarihi kültürümüze müdahale edeceklerdir” diye konuştu.
‘BÜYÜK BİR KÜLTÜREL VE TARİHİ ALTYAPIYA SAHİBİZ’
Edirne Valisi Yunus Sezer de Edirne’nin Balkanlar için çok stratejik bir konumda olduğunu dile getirdi. Sezer, “Hem büyük bir kültürel ve tarihi altyapıya sahibiz hem de çok önemli kaynaklara sahibiz. Bu kaynakları Balkan şehirleri olarak oluşturacağımız bu ekosistem içerisinde hem gençlerimizi hem ticaretimizi hem sanayimizi hem sporumuzu hem kültürümüzü en iyi şekilde geliştireceğimize canıgönülden inanıyorum. Bir şeye daha inanıyorum. Bundan birkaç yıl sonra burada devlet başkanlarının bir araya geleceği ve Balkanlar’ı konuşacağı, Balkanlar’daki barışı, huzuru ve insanlara nasıl daha fazla faydalı oluru konuşacağı olumlu bir platform olacak bu platform” dedi.
‘MİLLİ GÜVEVENLİĞİMİZ İÇİN ÇOK ÖNEMLİ BİR BÖLGEDEYİZ’
Dışişleri Bakan Yardımcısı Mehmet Bozay da, Balkan coğrafyasının önemine değindi. Bozay, “Rusya-Ukrayna savaşı, dış politikada bize çok değişik güvenlik noktalarını ortaya çıkarttı. Bizim hepimizin göreceği, iki önemli unsuru gördük burada. Çok önemli meseleler olan enerji ve gıda konuları, tarım konuları aslında milli güvenlik meselesi. Bir tarım koridoru kesildikten sonra Mısır’daki ekmeğin fiyatı yüzde 37 arttı. 7 dolar olan buğday 12 dolara çıktı.
Bu şunu gösteriyor ki; o kadar kritik bir aşamadayız ki anlık bir durumda bile bütün gıda konusunda herkesin küresel biçimde etkilendiği bir iklimdeyiz. Sadece bu iklim değişikliği fiziksel olarak değil, siyasi olarak da devam ediyor. Bu iklim değişikliğinde Trakya buğdayın Türkiye’nin yüzde 11’ini, ayçiçeğinin yüzde 45’ini, çeltiğin yüzde 47’sini, kanolada da yüzde 54’ünü üretiyor. Yani bizim milli güvenliğimiz için çok önemli bir bölgedeyiz. Ve bu üretim bizlerin gıda konusunda artırmamız gereken gelecek nesillere daha fazlasını vermemiz gereken bir alan” dedi.