8 Mart Dünya Kadın Hakları Günü’ne ilişkin açıklamalarda bulunan Avukat Hazal Karaoğlan, şiddete maruz kalan kadınların yapması gerekenleri anlattı.
Birçok kadının haklarını bilmediğini hatta hangi eylemin şiddet olduğunu dahi tespit edemediğini söyleyen Avukat Hazal Karaoğlan, “Kadınlar, şiddete ya da cinsel tacize uğradıktan hemen sonra şikayetçi olmalılar. Çünkü zaman geçtikten sonra deliller ortadan kalkmış oluyor. Aynı zamanda şiddetin ispatı için rapor gerekiyor. Bu rapor tazminat ve boşanma davası için çok önemli. Böyle bir durumda kadın delili hemen kullanmazsa ve aradan 1 yıl geçtikten sonra boşanma davası açarsa aynı evde yaşadığı için kocasını affetmiş sayılıyor. Kadının şiddet ve darp gibi bir durumla karşılaştığında hemen doktor raporu alıp şikayetçi olmasını öneriyoruz” dedi.
8 Mart Dünya Kadın Hakları Günü’ne ilişkin açıklamalarda bulunan Avukat Hazal Karaoğlan, şiddete maruz kalan kadınların yapması gerekenleri anlattı. Kadınların şiddet ve taciz sonrasında hemen şikayetçi olması gerektiğini söyleyen Karaoğlan, kadına karşı şiddetin önlenmesinde toplumsal bilincin de çok önemli olduğunu belirtti. Kadına şiddettin yalnızca aktif bir eylemle sınırlı olmadığını sözlerine ekleyen Karaoğlan, “Gerek özel gerekse kamusal alanda kadının acı çekmesi ve zarar görmesine neden olacak her türlü fiziksel, psikolojik, cinsel ve ekonomik eğilimi biz şiddet olarak tanımlıyoruz. Bunun illa aktif bir eylem olmasına gerek yok. Kadını özgürlüğünden yoksun bırakmak, bir odaya kapatmak, ‘dışarıya çıkmayacaksın, şunu almayacaksın’ demek de bir şiddet kapsamında değerlendiriliyor” ifadelerini kullandı.
“ŞİDDETE KARŞI SESSİZ KALMAMALI”
Karaoğlan, “Kadına şiddet ne yazık ki günümüzün kanayan yarası. Özellikle İstanbul Sözleşmesi’ni imzaladığımız halde uygulamadan çıkılması şiddeti artırdı diyebilirim. Bana göre çoğu kadın haklarını bilmiyor. Hatta çoğu kadın hangi eylemin şiddet olduğunu dahi tespit edemiyor. Kadınlar kesinlikle şiddete karşı sessiz kalmamalı, haklarını aramalı. Çünkü yasalar etkili olarak uygulanıyor ve kadınlar müracaat ettiklerinde hiçbir delil ibraz etmeksizin koruma ve önleme kararları çıkartılabiliyor” dedi.
“HİÇBİR İNSANA VE HAYVANA ŞİDDET UYGULAMAYA HAKKI YOK”
Şiddet türlerini anlatan Karaoğlan, “Vücut bütünlüğümüze verilen her türlü zarar; tokat, tekme diye tabir edilen eylemlerin hepsi fiziksel şiddet kapsamına giriyor Fiziksel şiddet içinde psikolojik şiddeti de barındırıyor. Kadını aşağılamak, hakaret etmek, yok saymak gibi konular da psikolojik şiddet kapsamında değerlendiriliyor. Kadın para kazanıyor olsa bile kadının elindeki bütün paranın alınması, kadına ihtiyaçlarını karşılayacak hiçbir şekilde para verilmemesi ise ekonomik şiddet olarak tanımlanıyor.
Mesela erkek çok geniş bir hayat yaşıyor su gibi para harcıyor ama kadına 1000 TL limitli kart veriyor, ‘bu ay bu paranın dışına çıkmayacaksın diye’ uyarıyor veya parayı veriyor nereye ne kadar harcadığını sürekli soruyor, baskı uyguluyor, bu ekonomik şiddet içerisinde değerlendiriliyor. Cinsel şiddet de kadının istemediği halde onu cinsel ilişkiye zorlaması. Bütün bunlar şiddet olarak tanımlanıyor. 6284 Sayılı Kanun çok önemli. Bu ailenin korunması ve kadına yönelik şiddetin önlenmesine ilişkin çıkartılmış bir yasa. Biz bu yasada belirtilen önleme ve koruma tedbirlerini alarak kadınları koruyabiliyoruz. Hiç kimsenin, hiçbir bireyin hiçbir insana ve hayvana şiddet uygulamaya hakkı yok” diye konuştu.
“HİÇBİR DELİL İBRAZ ETMEKSİZİN ÖNLEME VE KORUMA TEDBİRLERİNİ ALABİLİYORUZ”
Kadının şiddet gördüğü zaman üç farklı merciye müracaat edebileceğini söyleyen Karaoğlan, “Birincisi polis veya jandarma. İkincisi Aile Mahkemeleri, bununla alakalı İhtisas Mahkemeleri kurulmuş. Üçüncüsü de mülkü amirlik; kaymakamlık veya valiliğe müracaat edebiliyor. Biz uygulamada genelde Aile Mahkemeleri’ne müracaat ediyoruz. Hiçbir delil ibraz etmeksizin önleme ve koruma tedbirlerini alabiliyoruz. Bu koruyucu tedbirler nedir? O kişinin eve yaklaşmamasını sağlamak, uzaklaştırma kararı aldırmak. Kişinin kadını SMS, mail, mesaj yoluyla ya da arayarak taciz etmesini, hakaret etmesini ve tehdit etmesini engellemek. O kişinin eğer silahı varsa müsadere edilmesini talep ediyoruz ve anında silahı müsadere ediliyor.
Bir sitede oturuyorsa kişi site güvenliğine bu koruma kararı ibraz edilince o kişi asla siteye alınmıyor. Eğer şiddet uygulayan kişi çocukların geçimini sağlıyorsa hakim tarafından nafaka ödemesine de karar verilebiliyor. Yaklaşık 10 günden 6 aya kadar uzaklaştırma kararı alabiliyoruz. Bu kararı dinlemezse yine gelip rahatsız ederse o zaman o kişi hakkında hapis cezası çıkartıyoruz. Bu hapis cezasının infazı kesinlikle ertelenmiyor, para cezasına da çevrilmiyor. Her defasında gün sayısı artarak ekleniyor ve 6 aya kadar çıkabiliyor” dedi.
“ÖZELLİKLE ERKEK ANNELERİNE ÇOK BÜYÜK GÖREV DÜŞÜYOR”
Kadına karşı şiddetin önlenmesine yönelik toplumsal bilincin çok önemli olduğunu söyleyen Karaoğlan, “Ne yazık ki ataerkil bir toplumuz ve kadın erkek eşitliğinin tam olarak her alanda sağlandığını düşünmüyorum. Bu konuda ebeveynlere ve eğitim sistemine çok önemli sorumluluklar düşüyor. Özellikle erkek annelerine burada çok büyük görev düşüyor. ‘Oğlum, sen her şeyin en iyisini bilirsin, sen her şeyi yaparsın, aslansın, kaplansın’ diye erkek çocuklarımızı büyütmemeliyiz. Tam tersine onlara kadın erkek eşitliğini öğretmeliyiz.
Kadına sevgi, şefkat göstermesini, değer vermesi gerektiğini ve asla hiçbir canlıya şiddet uygulamaya hakkı olmadığını öğretmeliyiz. Kız çocuklarımıza da ‘zengin eş bulup rahat hayat yaşa’ demek yerine mutlaka üniversiteyi bitirmesini, ekonomik gücünü eline almasını sağlamalıyız. Ekonomik bağımsızlık şiddet karşısında en büyük özgürlük. Kişinin istemediği ve özgür olmadığı yerde yaşamaya mahkum olmasının en büyük sebebi ekonomik özgürlüğü eline almış olmaması. Bu bağlamda toplumsal bilincin dönüştürülmesi gerektiğinin çok önemli olduğunun altını çizmek istiyorum” ifadelerini kullandı.
“TAZMİNAT DAVALARI VE BOŞANMA DAVASI İÇİN RAPOR ÇOK ÖNEMLİ”
Karaoğlan, “Kadınlar şiddete ya da cinsel tacize uğradıktan hemen sonra şikayetçi olmalılar. Çünkü zaman geçtikten sonra deliller ortadan kalkmış oluyor. Aynı zamanda şiddetin ispatı için rapor gerekiyor. Tazminat davaları ve boşanma davası için rapor çok önemli. Böyle bir durumda kadın delili hemen kullanmazsa ve aradan 1 yıl geçtikten sonra boşanma davası açarsa aynı evde yaşadığı için kocasını affetmiş sayılıyor. Kadının şiddet ve darp gibi bir durumla karşılaştığında hemen doktor raporu alıp şikayetçi olmasını öneriyoruz” dedi.
“KADINLARIN SİYASETTE YER ALMASI ÇOK ÖNEMLİ”
Yerel seçimlerin yaklaştığını ve Türkiye’de kadınların siyasette aktif rol almadığını söyleyen Karaoğlan, “Ben de siyaset yapmaya çalışıyorum. Bir önceki seçimde zaten milletvekili adayıydım. Ancak eşit olmadığımızı ifade etmek istiyorum. Biz bu platformda Avrupa ve Amerika’nın çok gerisindeyiz. Kadınların aktif olarak siyasette yer alması bana göre çok önemli. Çünkü kadın bulunduğu her yere huzur, barış ve mutluluk getiriyor diye düşünüyorum. Erkek egemen anlayışın kırılması için kadınların siyasette yer alması çok önemli” diye konuştu.
“HAKLARINIZI KULLANMAKTAN KORKMAYIN”
Karaoğlan, “Başta ülkemizdeki kadınlar olmak üzere tüm dünyadaki kadınların 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü’nü en içten dileklerimle kutluyorum. Ülkemizdeki kadınlara asla şiddete sessiz kalmamalarını, haklarını sonuna kadar kullanmalarını tavsiye ediyorum. Başka türlü biz bu şiddetin önüne geçemeyeceğiz. Şiddete uğradığınız zaman en yakın karakola gidin, şikayetçi olun. Karakol sizi hastaneye sevk ederek darp raporu almanızı sağlayacak. Akabinde de aile mahkemesinden koruma ve önleme tedbirini alıp kendinizi koruma altına alabilirsiniz. Uzaklaştırma kararı verildiğinde bu kararı mutlaka üzerinizde taşıyın. Sitede oturuyorsanız kararı site güvenliğine mutlaka verin. Haklarınızı kullanmaktan korkmayın” ifadelerini kullandı.