Fransa’dan yola çıkan Filistinli Yousef Najmeddin (40) ve ailesi, ülkede yaşananlara dikkat çekmek için bisikletle Filistin’e gidiyor.
Fransa’nın Le Grande Chez Elle kentinde yaşayan Filistinli Yousef Najmeddin ve Fransız Matilde Najmeddin (40) çifti, çocukları Noon (12), Jood (9), Ninawa (6) ve Jal’ın (4), babalarının kültürü ve köklerini daha yakından tanımaları için 2021 Eylül’de Filistin’e gitmek üzere yola çıktı. Fransa’dan eşek arabalarıyla başlayan ve yaklaşık 2 yıl süren yolculukla Bulgaristan’a gelen aile, Türkiye sınırındaki Stoilovo kentinde Amedeo Giacomini (38) ile tanıştı.
İsrail’in Filistin’e yönelik saldırıları başlattığı 7 Ekim 2023’de Bulgaristan’da olan aile, çocuklarının orada yaşanan zulmü daha iyi anlaması ve ellerinden geldiği kadar Filistin’e destek olmak için yolculuklarına devam etme kararı aldı. Türkiye’nin çok büyük bir ülke olması sebebiyle yollarına eşek arabası yerine bisikletle devam etmeye karar veren aile, Bulgaristan’dan aldıkları bisikletlerle Türkiye’ye giriş yaptı. İstanbul’da bir süre vakit geçirdikten sonra yeniden yola koyulan aile, konaklamak için Kocaeli’nin Kartepe ilçesindeki Ormanya Doğal Yaşam Parkı’nda mola verdi. Pazartesi sabahı yola çıkacak aile, Irak ve Ürdün’ü geçip Filistin’e ulaşmayı planlıyor.
‘İNSANLARIMIZ ORADA ÖLDÜRÜLÜRKEN, NORMAL DAVRANMAK ÇOK ZORDU’
Yolculuklarını anlatan Yousef Najmeddin, “Biz Najmeddin ailesi olarak Fransa’dan Filistin’e seyahat ediyoruz. Bu seyahatimiz çocuklarımızın dünyayı görmesi ve özgür düşünceye sahip olabilmeleri için başladı. Fransa’dan yola çıkıp Bulgaristan’a geldiğimizde Gazze’deki saldırılar başladı. Bu yüzden Bulgaristan’da durup, devam edip etmeyeceğimizi düşündük. Fransa’dan seyahatimize eşek arabaları üzerinde giderek başladık. Bulgaristan’a kadar bu şekilde geldik. Bulgaristan’dayken Türkiye’nin çok büyük olduğunu düşündük ve hızlı gidebilmek için bisikletlerle devam etmeye karar verdik.
Bu sırada Filistin’e gidip gitmeme konusunu da kendi aramızda konuştuk. Çünkü durum bizim için çok zordu. Bizim insanlarımız orada her gün her saat öldürülürken, normal davranmak, hayatımıza devam etmek çok zordu. Sonra eşimle ve arkadaşlarımla konuştuk ve belki yardım etmek için bir şey yapabiliriz şeklinde düşünerek yola devam etme kararı aldık. Şimdi sosyal medyada Filistin’e yapılanları daha çok konuşarak ve İsrail’i boykot ederek oraya ulaşana kadar yardım etmeye çalışıyoruz” dedi.
‘YAŞADIKLARIMIN NORMAL OLMADIĞINI BİLİYORDUM’
Filistin’de geçirdiği çocukluk yıllarından bahseden Yousef Najmeddin, “Eşim Matilde Filistin’de bir belgesel ekibinde çalışıyordu. Onunla evlendikten sonra Fransa’ya taşındık ve çocuklarımız doğdu. Onları kapalı bir şekilde eğitmek istemedik. Bu yüzden bu yolculuğa çıktık. Bu benim için eve dönüş yolculuğu oldu. Bu sırada çocuklarımızın eğitimini de hem beni bir sembol olarak görüp, yaşadıklarımı görmelerini sağlayarak hem de dünya hakkında bildiklerimizi onlara aktararak devam ettiriyoruz. Ben Filistin’de doğdum. Orada geçirdiğim yıllarda, yaşadıklarımın normal olmadığını biliyordum. Fakat normal gibi hissediyordum. Çünkü bu benim hayatımdı. Orada doğmuştum.
Bir kafeste doğan bir kuşun özgürlüğün nasıl bir şey olduğunu bilmediği gibi, ben de bu duygunun ne olduğunu bilmiyordum. Avrupa’ya gidip insanların istedikleri gibi yaşadığını gördüğümde, istedikleri yere gidip istedikleri yere geldiklerini gördüğümde, Filistin’in gerçekten büyük bir hapishane olduğunu anladım. İnsanlar şu anda Filistin’de soykırım olduğunu söylüyorlar. Fakat Filistin’deki soykırım uzun yıllar önce başladı. Şu anda çok büyük ve çok agresif şekilde olduğu için fark edildi. Eskiden İsrail bir şey yaptığında saklamaya çalışırdı. Şimdi dünyaya açıkça, ‘Biz onları öldürüyoruz’ diyorlar ve hiç kimse bir şey yapmıyor. İsrail’in geldiği nokta bu” diye konuştu.
‘FİLİSTİN’DE SOYKIRIM VAR’ DEMEK ZORUNDAYIZ’
Filistin’de yaşananların gazete ve televizyonlarda görülenden çok daha kötü olduğunu söyleyen Matilde Najmeddin, “Bu yolculuğa çocuklarımıza Filistin’i göstermek için çıktık. Eşim Filistinli olduğu için çocuklarımızın oranın kültürünü ve köklerini bilmeleri önemli. Oradaki durum çok ciddi olduğu için çocuklarımızın da bunu görmelerini ve hissetmelerini istedik. Çünkü oraya gitmeden orada ne olduğunu anlayamazsınız. Gazetelerde ya da televizyonlarda her şeyi görseniz de oradaki gerçekler çok daha kötü. Bunu çocuklarımızın da görmesini istedik.
Yol boyunca gördüğümüz, bizimle konuşmak isteyen herkese de bunları anlatıyoruz. Orada yaşananları öğrendiğimde bunun diğer insanların aklında bir ‘klik’ sesi yapacağını ve anlayacaklarını düşündüm. Ama sonrasında bu saldırılar sürekli devam etti ve insanlar sadece seyrettiler. Medya ve güç sahibi insanlar bağlantı kurarak ne olduğunu öğrenmeye çalıştı. Fakat bunu durdurmak için hiçbir şey yapmadılar. Herkes sadece seyretti ve bu soykırımın olmasına izin verdi. Şimdi, ‘Filistin’de bir soykırım var’ demek zorundayız. Artık, ‘Filistin’de bir soykırım olacak’ diyemeyiz. Çünkü bu yapıldı ve devam ediyor” ifadelerini kullandı.
‘FİLİSTİN’E ÖZGÜRLÜK’ DERKEN, KENDİ PARANIZLA ÇOCUKLARI ÖLDÜRÜYORSUNUZ’
Avrupa’daki insanların yaşadıkları ülkelere baskı kurması gerektiğini söyleyen Matilde Najmeddin, “Avrupa’da Filistin’i seven ve destekleyen çok insan var. Sokaklara çıkıp bunu gösteriyorlar. Gerçekten, ‘Filistin’e özgürlük’ sloganları atarak Filistin’i özgür bırakacaklarını düşünüyorlar. Fakat bunun için gerçek bir eylemde bulunmaları gerekiyor. Sokağa çıkıp, ‘Filistin’e özgürlük’ demek gerçekten çok kolay. Herkes bunu yapabilir, bu çok güzel. Ama daha fazlasını yapmaları gerekiyor. Devletlerinin karşısına çıkıp, ‘Bizim paramızı İsrail’in silah alıp çocukları öldürmesi için göndermeyi durdurun’ demeleri gerekiyor. Çünkü bunu yapmadığınızda, ‘Filistin’e özgürlük’ derken kendi paranızla oradaki çocukları öldürüyorsunuz. Siz yaşadığını ülkeye vergi ödüyorsunuz ve bu para İsrail’e gidiyor.
İsrail de bu parayla insanları öldürüyor. Eğer Filistin’de özgürlük istiyorsanız önce kendi devletinize bunu durdurmaları için baskı yapmanız gerekiyor. Gazze’deki hastanelerde anestezi kalmadığını biliyorum. Bir anne anestezi olmadan kendi çocuğunun bir uzvunun kesilmesinin nasıl seyredebilir? Bunu aklım almıyor, mümkün değil. İnsanlık nerede? Oraya ulaştığımızda ne yapacağımız hakkında bir plan yapmadık. Gittiğimizde durumun nasıl olacağını bilmiyoruz. Eğer içeri girebilirsek, insanlara neye ihtiyaçları olduğunu soracağız. Yemek yapmak için bir ocak ya da yaşamak için bir ev yapılması gerekiyorsa, elimizdeki malzemeyle elimizden gelen yardımı yapmak istiyoruz. Şu anda sadece oraya ulaşmak ve o insanları görmek istiyoruz” dedi.
‘KARAR VERMEM SADECE 1 GÜN SÜRDÜ’
Aileye sonradan katılan Bulgaristanlı Amedeo Giacomini ise “Bu ailenin yolculuğunu bana bir arkadaşım anlattı. Benim evim onların kışı geçirmek için kaldığı yere çok yakındı. Bu yüzden gidip tanışmak istedim. Onlarla tanıştığımızda ilk görüşte aşk gibiydi. Çocuklar benimle oynamak istiyordu, ben çok neşeliydim ve iyi anlaştık. Onlarla gitmeye karar vermem sadece bir gün sürdü. Benim için çok kolay bir karar oldu. Ben macerayı seven biriyim. Daha önce de Bulgaristan’dan İzmir’e geldim. Orada bir çiftlikte hayatımda para olmadan yaşamak için gönüllü çalıştım. Zaten bu şekilde yolculuklara tek başıma çıkan biriydim. Bu özel aileyle tanışıp, yolculuğa çıkma fırsatı elime geçince düşünmeden katılmaya karar verdim” diye konuştu.