En son ne zaman birisine gerçekten sarıldınız? Öyle kollarınızı bedenine dolamaktan falan değil kalbinizle sarılmaktan bahsediyorum…
“Sarılmak için önce yürek gerekir, kollar sonraki iş” diye boşuna dememiş Özdemir ASAF…
Sarılırken kalpler birbirine değmeli, temas etmeli, bazen el ele tutuşmalı kalpler ki insan insana iyi gelsin.
Samimi bir “nasılsın”? Sorusuyla, “senin için kek yaptım” demekte bir sarılma türüdür bana göre. “Seni özledim burnumda tütüyorsun” demekle, “çay içerken aklıma geldin” demekte aynı böyle…
Bir pazar sabahı kahvaltısı için aynı masa başında toplanıp, çay kaşıklarının sesinin kahkahalara karışmasıda.
Aynı anda gülmek sevdiklerimizle bir sarılma türüdür, aynı anda ağlamakta…
İnsanın insana iyi gelmesi lazım bu hayatta.
Çünkü başka türlü yaşanamayacak kadar ağırlaştı Dünya’nın yükü. Ancak sevdiklerimizle kaldırmaya gücümüzün yeteceği bir noktadayız.
“Senin için kek yaptım” diyenlerle kesişiversin yolunuz.
“Çay içerken aklıma geldin” diyenlerle,
Çıkmaz sokaklarda aydınlığa açılan bir kapı ararken “nasılsın”? Diyerek, halini vaktini merak edenlerle,
Bir gülüşü ile kışınızı yaza çevirenlerle,
Kollarıyla değil kalbiyle sarılanlarla kesişsin tüm yollarınız…
Sonrası kolay,
Göğün mavisi tepenizde, rengarenk çiçekler önünüzde her yol kolay yürünür birlikte…
Sevgi dolu bir Pazar ola hem de her şeye rağmen…