Kayseri’de, yapısı itibarıyla piramitlere benzetilen topraktan yığma içinde mezar odası bulunan binlerce yıllık tümülüsler, zaman içinde definecilerin tahribatına uğradı.
Kapadokya, Kültepe, Koramaz Tarih, Kültür, Eğitim ve Araştırma Derneği Başkanı Halit Erkiletlioğlu, “Defineciler tümülüsleri iş makineleriyle yok ettikleri gibi ayrıca bütün mezar olan yerlerini de tahrip ediyorlar. Sütunları kırıp içinden define aramaya çalışıyorlar. Maalesef çok vahşice bir tarihi eser tahribatı var. Buraları turizme ve tarihe kazandırmamız gerektiğine inanıyorum. Mısır’daki geometrik yapıları ve büyüklükleriyle taştan yapılmış piramitler neyse bizim buradaki tümülüsler de binlerce işçinin yapmak için yıllarca çalıştığı mezar odalarıdır” dedi.
Kapadokya Kralı 4’üncü Ariarathes’in Kayseri’yi başkent yapmasıyla birlikte yaşamını yitiren birçok hükümdar, güçlerini göstermek için görkemli mezarlar yaptırdı. Mısır piramitlerine benzeyen bu anıt mezarlara, ‘tümülüs’ adı verildi. Binlerce işçinin çalışmasıyla mezar odalarının üzerine yığma toprakla kapatılan anıt mezarların içine, hükümdarların değerli eşyaları konuldu. Kayseri’de bulunan yüzlerce yıllık tümülüsler, içinde hazine var umuduyla kazılarak defineciler tarafından tahrip edildi.
Tümülüslerin koruma altına alınması gerektiğini belirten Kapadokya, Kültepe, Koramaz Tarih, Kültür, Eğitim ve Araştırma Derneği Başkanı Halit Erkiletlioğlu, “Kayseri bilindiği gibi Kaniş’in önemini kaybetmesinden sonra takriben milattan önce 1000’li yıllardan itibaren Erciyes’in alçak tepelerinde şehirleşme başladı. Çünkü ova, o zamanlar bataklıktı ve girilip çıkılamıyordu. 4’üncü Kapadokya Kralı Ariarathes zamanında Kayseri baş şehir yapıldı.
Daha önceki baş şehirler, Sinop ve Kemerhisar’dı. Kayseri’de Kapadokya’nın baş şehri olarak hüküm sürmeye başladı. Ondan sonra gelen bütün Kapadokya kralları kendilerine burada Mısır firavunları gibi mezar anıtları yaptırdılar. Mezar anıtlarına, tümülüs diyoruz. En büyük tümülüsler Erkilet, Küçük Kızıltepe, Ali Dağı ve Yılanlı Dağı’nın üzerindekilerdir. Bunların çok önemli bir kral mezarı olduğu muhakkak” diye konuştu.
‘MAALESEF ŞİMDİYE KADAR SİSTEMLİ BİR ŞEKİLDE KAZILMADI’
Tümülüslerin yapısına değinen Erkiletlioğlu, “Tümülüsler bilindiği üzere taştan yapılmıyor. Binlerce işçi çalıştırılarak mezar odası toprakla kapatılıyor. Mezar odasına da kralın naaşı ve birtakım hediyeler konuluyor. Ölümden sonra bir hayat olduğuna inandıkları için dirildikten sonra da o eşyaları kullanacaklarına inanıyorlar.
Mezar odası bazen tam ortasında değil, sağında ve solunda da olabiliyor. Tümülüsler maalesef şimdiye kadar sistemli bir şekilde kazılmadı ancak defineciler oraları yok ediyor. Hele gözden uzak tümülüsleri iş makineleri ile yok ettikleri de görülüyor. Kayseri bölgesinde de yüzlerce tümülüs var. Defineciler tümülüsleri iş makineleriyle yok ettikleri gibi ayrıca bütün mezar olan yerleri de tahrip ediyorlar. Sütunları kırıp içinde define aramaya çalışıyorlar. Maalesef çok vahşice bir tarihi eser tahribatı var” dedi.
‘TARİHE VE TURİZME KAZANDIRILMALI’
Kayseri’nin birçok medeniyete ev sahipliği yaptığını söyleyen Erkiletlioğlu, şöyle konuştu:
“Bizim topraklarımız tarihini incelediğimizde, sadece İslam tarihinden bakmamamız gerekiyor. Çünkü burada Kapadokya, Roma ve Persler arkasından Selçuklu ve Osmanlı gibi birçok medeniyete ev sahipliği yapmış. Bütün medeniyetlerin burada eserleri var. Defineciler maalesef bütün bu eserleri her yerde tahrip ediyorlar. Kayseri’de tarihin kalıntıları olan yüzlerce tümülüs maalesef definecilerin tahribine uğramıştır.
Kayseri’deki büyük Tümülüslerin de günümüzün teknolojilerine uygun bir şekilde açılması ve mezar odalarının bulunup koruma altına alınarak, definecilerin tahribatından kurtarılması gerekiyor. Buraları turizme ve tarihe kazandırmamız gerektiğine inanıyorum. Mısır’daki geometrik yapıları ve büyüklükleriyle taştan yapılmış piramitler neyse bizim buradaki tümülüsler de binlerce işçinin yapmak için yıllarca çalıştığı mezar odalarıdır.”