Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Başkanı Numan Kurtulmuş, “Başkenti Kudüs olan tam manasıyla hür, egemen, toprak bütünlüğü sağlanmış olan Filistin Devleti kurulmadan Orta Doğu’da barış olmayacak” dedi.
TBMM’nin ev sahipliğinde düzenlenen Asya Parlamenter Asamblesi (APA) İcra Konseyi Toplantısı, üye ülkelerin meclis başkanları ve çok sayıda milletvekilinin katılımıyla Antalya’da düzenlendi. TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş’un başkanlık ettiği toplantının ana gündemini de İsrail’in saldırıları altındaki Filistin oluşturdu.
Toplantının açılışında TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş ile APA Genel Sekreteri, Kamboçya, Filistin, Rusya ve Özbekistan’dan katılımcılar birer konuşma yaptı.
SOYKIRIMA VARAN EYLEMLER
APA’nın, İsrail’in Gazze şeridindeki hastane ve okullar da dahil vahşi saldırıları karşısında, İsrail işgalci rejiminin soykırıma varan eylemlerini durdurmaya yönelik girişimleri dile getirilen toplantıda Filistin Ulusal Konseyi Başkan Yardımcısı Ali Faysal, uluslararası çağrıda bulundu.
İsrail’in saldırılarını Filistin’e karşı ırkçı, soykırım ve vahşi eylemler olarak nitelendiren Faysal, “Filistinli çocuklar soruyorlar, ‘Dünya çocukları her gün sabah rahat bir şekilde gözlerini açıp sütlerini içerken, biz neden gözlerimizi açtığımızda kan içiyoruz. Bizler neden ölüm kucaklıyoruz. Amerikalılar ve Avrupalılar neden İsrail’in faşizmine destek veriyor ve susuyorlar’ diyorlar” diyerek tepki gösterdi.
SİYASİ VE EKONOMİK BOYKOT ÇAĞRISI
İsrail’i yasaklı silahları kullanmakla da suçlayan Faysal, İsrail’in abluka altındaki 2,5 milyon insanı tamamıyla yeryüzünden kaldırmayı amaçladığını belirterek, Filistin’in hiçbir zaman Yahudi ve Kudüs’ün hiçbir zaman İsrail başkenti olmayacağını dile getirdi. Filistin direnişinin meşru hak olarak desteklenmesini isteyen Ali Faysal, Gazze’ye yönelik düşmanca saldırıların hemen durdurulması ve geçici ateşkesin sürekli ateşkese dönüştürülmesi, Gazze’de ablukanın kaldırılmasını istedi.
Gıda, insani yardım, su, elektrik gibi insani unsurların Gazze’ye getirilmesi, Gazze’deki halk için, yeniden bölgenin imarı için geçici barınma alanlarının oluşturulması taleplerini de açıklayan Faysal, İsrail cezaevlerindeki tüm Filistinlilerin serbest bırakılması, tutuklamaların sona ermesini de istedi. Filistin devletinin kabul edilmesi ve BM’de tam üyeliğinin sağlanması ve Filistin halkının kimliğinin dünyaca tanınması gibi şartlar sıralayan Filistin Ulusal Konseyi Başkan Yardımcısı Ali Faysal, tüm Asya ülkelerini de hem siyasi hem ekonomik olarak İsrail’i boykot etmeye çağırdı.
37 TRİLYON DOLARLIK YURT İÇİ HASILA
Asya’nın dün olduğu gibi yarın da dünyada medeniyetin, kültürün, bilimin, kalkınmanın ve ekonomik gelişmenin merkezi olmaya aday olduğunu belirten TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş, “Zaten Asya şu anda sahip olduğu potansiyeller itibariyle bunun işaretlerini ortaya koymaktadır. Örnek olarak şu anda dünya nüfusunun yüzde 60’ı Asya ülkelerindedir.
Yine aynı şekilde 37 trilyon dolarlık muhteşem bir yurt içi hasılasıyla Asya ülkeleri dünyanın toplam yurt içi hasılasının yüzde 35’ine sahiptir. Yine dünya ticareti bakımından şimdiden Asya ülkeleri fevkalade önemli bir noktaya gelmiş. Dünya ticaretinin yüzde 38’i Asyalı ülkeler tarafından icra edilir bir noktaya gelmiştir” dedi.
ASYA ÜLKELERİNİN ÖNEMİ
Asya’da bilim, teknoloji ve eğitimde de fevkalade önemli atılımların yapıldığını kaydeden Kurtulmuş, “Örneğin 2023’te dünyanın en büyük 100 üniversitesinden 26’sı Asya ülkelerindedir. Yine aynı şekilde dünyanın en ileride olan 5 ülkesinden 4’ü Asya ülkesidir. Avustralya’da bir araştırma merkezinin yaptığı dünyanın en kritik 44 sektöründen 37’inde Asya ülkeleri öncü durumdadır.
Bu ve benzeri tablolar ortaya koyuyor ki, Asya önümüzdeki dönemde dünyaya öncülük potansiyeline şimdiden kavuşmuş vaziyettedir. APA ve ilgili kuruluşlar tarihi bir öneme sahiptir. Ve elimizdeki bu imkanları en iyi şekilde değerlendirmek zorundayız” diye konuştu.
FİLİSTİN’İN ÇAĞRISINA DESTEK
Filistin Ulusal Konseyi Başkan Yardımcısı Ali Faysal’ın Filistin meselesiyle ilgili dile getirdiği tekliflerin tamamına Türkiye olarak katıldıklarını açıklayan Numan Kurtulmuş, “Ancak daha ileri adımlar atmak zorundayız. Bugün dünyada yaşadığımız sistemik dağınıklığın dünya sisteminin başarısızlığının ve bir şekilde sorunları çözme yeteneğini kaybetmiş olmasının en açık ve en kahredici göstergesi şu anda Filistin’de devam eden, Filistin halkına karşı sürdürülen artık soykırım boyutlarına varmış olan açık bir katliamdır.
Ne yazık ki dünyayı yöneten ülkelerin, özellikle başta Amerika Birleşik Devletleri olmak üzere batılı ülkeler böylesine açık bir katliama dahi taraf tutarak katliamı yapana karşı, ‘Sen katliam yapıyorsun’ demek insanlığını gösterememektir. Tam tersine. Bu katliamın karşısında sessiz, kör ve sağır olarak kalmayı tercih ediyorlar” dedi.
FİLİSTİN İÇİN 3 TEMEL MESELE
Filistin’de 50 gündür dünyanın en ağır işgali, en ağır insanlık dışı saldırıları, katliamı, soykırım boyutlarına varmış olan bir devlet terörünün karşısında her 10 dakikada bir çocuğun öldürüldüğünü dile getiren Kurtulmuş, acil ateşkesin kalıcı hale gelmesini diledi. Filistin sorununun çözülebilmesi için 3 temel meselenin uluslararası camia tarafından dikkatli bir şekilde takip edilmesi ve sonuç alınmasının şart olduğunu da kaydeden Kurtulmuş, şöyle devam etti:
“Bunlardan birincisi başkenti Kudüs olan tam manasıyla hür, egemen, toprak bütünlüğü sağlanmış olan Filistin Devleti kurulmadan, Orta Doğu’da barış olmayacak. İkincisi Mescid-i Aksa başta olmak üzere müslümanların ve hristiyanların kutsal mekanlarının korunması, uluslararası camia tarafından garanti altına alınmalıdır.
Üçüncüsü ise yerleşimciler adı altında böyle şık bir tabirle ifade edilen Yahudi yerleşimcilerin, yani işgalcilerin, yani gaspçıların gasp ettikleri yerlerden bir an evvel çıkartılması ve oranın asıl sahipleri olan Filistinli kardeşlerimizin oraya yerleştirilmesi esastır. Bu 3 temel siyasi mesele çözümlenmeden, altını çizerek söylüyorum, Ortadoğu’da barış asla gerçekleşmeyecektir. Onun için diyoruz ki uluslararası camia bütün uluslararası platformları kullanarak Filistin meselesinin çözümünde üzerine düşen gayreti göstermek zorundadır.”
NETANYAHU VE ÇETESİ HESAP VERMELİDİR
Bu zulmü yapanların yanına kar kalmayacağını da söyleyen Kurtulmuş, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Aynen Saray Bosna katliamını yapan katiller nasıl Uluslararası Savaş Suçları Mahkemesi’nde hesap verdiyse, Netanyahu ve çetesi de Uluslararası Savaş Suçları Mahkemesi’nde mutlaka ama mutlaka hesap vermelidir. Bunun için de uluslararası camia her türlü hazırlığını yapmalı ve bu anlamda Filistin halkıyla dayanışma içerisinde olmalıdır. Ayrıca bugün gerçekten ümitvar olarak izlediğiniz bir şey dünyanın dört bir tarafında insanlık cephesinin uyanmaya başladığıdır.
Londra’da önce 300 bin kişi, arkasından 1 milyon kişi, Washington’da, New York’ta, Paris’te, Berlin’de dünyanın birçok yerinde hükümetlerin İsrail’e destek olan ülkelerin başkentlerinde bile insanlar, yüz binler sokağa çıkıyor, ‘Yeter artık. Bu zulmü durdurun’ diyerek feryat ediyorlar. Bu artık insanlığın dile geldiği yöneticilerinin sessizliğine rağmen halklarının kararlılık içerisinde olduğunun açık ve ümit verici bir göstergesidir.”
29 KASIM FİLİSTİN HALKIYLA DAYANIŞMA GÜNÜ
29 Kasım’ın bütün dünyada Filistin Halkıyla Dayanışma Günü olduğunu belirten ve Türkiye’nin Filistin halkının bu meşru müdafaasına sonuna kadar destek çıkacağını da söyleyen Meclis Başkanı Kurtulmuş, şunları kaydetti:
“İki hafta sonra Uluslararası İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’nin kabul edilişinin 75’inci yıl dönümünü idrak edeceğiz. Uygulanan bir beyanname var mı? Böyle bir beyannamenin artık kağıt üzerinde kalmaktan başka bir anlam taşıdığını söyleyebilir miyiz? Ne yazık ki 75’inci yıl dönümü öncesinde İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi sadece kağıt üzerinde sadece arşiv raflarında kalan kuru bir metinden öteye bir anlam ifade etmiyor. Maalesef bu vesileyle de insanlığın bir uyanış içerisinde olmasını temenni ederim.
Nasıl ki Gazze’nin yıkıntıları altında kalan sadece Gazze’nin masum ve masum halkı, siviller, kadınlar, çocuklar ve kimsesizler değil aynı zamanda dünya sisteminin bütün kurumlarıysa 75’inci yılını idrak edeceğimiz İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi yıl dönümünde de aslında raflara kaldırılan maalesef uluslararası sistemin insanlıkla ilgili temennileri ve duygularıdır. Burada bir kez daha ifade etmek istiyorum ki hiç kimsenin timsah gözyaşlarını dökmesine gerek yoktur. Samimi bir şekilde dünyada zaten var olan insan hak ve özgürlüklerini korumaya dönük bu metinlerin uygulama imkanının bulunmasını sağlayacak adımların atılması şarttır.”