Çam Sakura Şehir Hastanesi Üroloji Kliniği İdari sorumlusu Doç. Dr. Halil Lütfi Canat, “Prostatın lazerle ablasyonu tedavisinde cinsel fonksiyonlarda bozulma olmuyor” dedi.
Prostat tedavisinde uygulanan Transperineal Lazer Ablasyonu (TPLA) yöntemi ile hastalara birçok avantaj sağladıklarını söyleyen Üroloji Bölümünden Doç. Dr. Halil Lütfi Canat, “Uygulanan yöntemde idrar kanalına giriş yapılmadığı için cinsel fonksiyonlarda bozulma veya idrar kaçırma gibi problemleri olmuyor” dedi.
Çam Sakura Şehir Hastanesi Üroloji Kliniği İdari sorumlusu Doç. Dr. Halil Lütfi Canat, prostatın oluşum nedenlerinden ve uygulanan güncel tedavi yöntemlerinden bahsetti. İlaç tedavisinden cevap alınamayan hastalarda öncesinde çok büyük kesilerle prostat çıkarıldığını ifade eden Doç. Dr. Canat, “Penis içerisindeki idrar kanalından ilerletilen aletlerle prostat dokusu kesilerek idrar kanalından çıkarılıyordu. Uygulanan yeni yöntemle 20 santimetrelik bir iğneyi ciltten ilerletiyor daha sonra 300 mikrometrelik bir lazer probu ile prostatın uygun yerine yerleştiriyoruz.
Daha sonra lazeri aktive ediyor ve prostatın idrar kanalını daralttığı bölümlerini eriterek ortadan kaldırmış oluyoruz. Artık bu güncel yöntemle hastalar çok hızlı iyileşebiliyor ve ameliyattan sonra en ufak ağrı gibi şikayetleri olmuyor. Uygulanan yöntemde idrar kanalına giriş yapılmadığı için cinsel fonksiyonlarda bozulma veya idrar kaçırma gibi problemleri olmuyor” diye konustu.
Yaklaşık 2 yıl önce Doç. Dr. Canat tarafından lazerli yöntemle ameliyat edilen 72 yaşındaki Bedrettin Koçak ise ameliyat öncesi yaşadığı sıkıntıları anlatarak, “Prostatımın 140 grama yakın olduğunu söylemişlerdi, idrarda çok zorlanıyordum. Hocamla görüşmeye geldiğimde bana yeni uygulayacağı lazer yönteminden bahsetmişti. Ben de hocama güvenip ameliyat olmaya karar vermiştim. Ameliyattan sonra rahat bir şekilde idrara çıktım. Ameliyattan daha önce ilaçlar kullanmıştım ancak şifa bulamamıştım. Şu anda çok rahatım, yaşım 72 ama 30-40 yaşlarındaki gibi idrarımı yapıyorum” diye konuştu.
“PROSTAT YAKLAŞIK 40’LI YAŞLARDAN SONRA TÜM ERKEKLERDE ÇEŞİTLİ NEDENLERLE BÜYÜMEYE BAŞLIYOR”
Doç. Dr. Halil Lütfi Canat, prostatın tüm erkeklerde bulunduğunu ve kestane büyüklüğünde bir organ olduğunu söyleyerek, “Bu organ yaklaşık 40’lı yaşlardan sonra tüm erkeklerde çeşitli nedenlerle büyümeye başlar. Prostat büyüdüğü zaman, kanser olasılığını dışladıktan sonra biz buna iyi huylu prostat büyümesi diyoruz. Prostat büyümesi hastalarda başlıca semptomlara neden oluyor. İdrara sık çıkma, idrar yaparken zorlanma, idrar başlatmakta zorlanma, gece tuvalete gitmek için uykudan uyanma, idrarını yaparken tam boşaltamama hatta idrar kaçırmalara kadar varan semptomlar oluyor. Prostat özellikle 50’li yaşlardan sonra erkeklerin yaklaşık yüzde 50’sinde görülüyor. İyi huylu prostat büyümesi özellikle yaşlanmanın bir sonucu diyebileceğimiz bir hastalık. Yalnız bir takım genetik ve çevresel faktörler bazı erkeklerde bu hastalığın daha erken yaşlarda başlamasına neden olabiliyor” dedi.
“HASTALARIN BİR KISMI YAŞAMLARININ BELLİ DÖNEMİNDE CERRAHİ MÜDAHALEYE GEREKSİNİM DUYUYOR”
Prostat büyümesine neden olan durumlardan bahseden Doç. Dr. Canat, “Bu hastalar bize ilk başvurdukları zaman öncelikle bir takım davranış tedavileri öneriyoruz, yaşam şekillerini değiştirmeleri konusunda tavsiyelerde bulunuyoruz. Buna rağmen düzelme olmayan hastalarda ilaç tedavisine başlıyoruz ama işin sonunda hastaların bir kısmı cerrahi müdahaleye gereksinim duyuyor. Sedanter yaşam dediğimiz özellikle hareketsiz yaşam, metabolik sendrom dediğimiz yüksek tansiyon, obezite ve şeker hastalığı gibi hastalıklarda prostat büyüme sıklığı artıyor.
Akdeniz mutfağıyla beslenmeyen özellikle çok yoğun miktarda proteinle beslenen hastalarda daha erken yaşlarda prostat büyümesi gerçekleşebiliyor. Prostat büyümesinin tanısı hastaların semptom skalalarıyla, fizik muayene ile, ultrasonografi cihazlarıyla, üroflowmetre dediğimiz işeme testleriyle ve yine birtakım kan ve idrar tahlilleriyle teşhisi koyabiliyoruz” diye konuştu.
“GÜNCEL TEDAVİ YÖNTEMİNİN İSMİ TRANSPERİNEAL LAZER ABLASYONU”
Uygulanan tedavi yöntemlerinden bahseden Doç. Dr. Canat, “İlaç tedavisinden cevap alınamayan hastalarda öncesinde çok büyük kesilerle prostat çıkarılıyordu veya penis içerisindeki idrar kanalından ilerletilen aletlerle prostat dokusu kesilerek idrar kanalından çıkarılıyordu. Ama artık günümüzde çok daha az ınvaziv yöntemlerle ameliyatlar gerçekleştiriliyor. Farklı alternatifleri olan prostat ameliyatlarının neredeyse tamamında üretra dediğimiz penisin içinden girilen enstrümanlar kullanılırken artık ciltten yerleştirilen tek bir iğne ile idrar kanalına müdahale etmeden en güncel yöntem olarak Transperineal Lazer Ablasyonu (TPLA) yöntemini uyguluyoruz. Bu iğne ile yaptığımız ameliyatın yaklaşık son 5 yıl içerisinde popülaritesi giderek artıyor. Hastalara çok ciddi avantajlar sağlıyor.
Son yıllarda yapılan çalışmalarda bu ameliyatın diğer idrar kanalından girilerek yapılan ameliyatlar kadar etkili olduğu görülüyor. Biz de kendi hasta serilerimizle bu yöntemin diğer yöntemler kadar etkili olduğunu gösterdik ve uluslararası saygın bir dergide yayınladık. Transperineal Lazer Ablasyonu ile 20 santimetrelik bir iğneyi ciltten ilerlettikten sonra 300 mikrometrelik bir lazerle prostatın uygun yerine yerleştiriyor daha sonra lazeri aktive ediyor ve prostatın idrar kanalını daralttığı bölümlerini ortadan kaldırmış oluyoruz” dedi.
“CİNSEL FONKSİYONLARDA BOZULMA ORANIMIZ SIFIR DİYEBİLİRİZ”
Prostat tedavisinde uygulanan lazer yönteminin avantajlarından bahseden Doç. Dr. Canat, “Bir diğer nokta hastaların bu ameliyatlardan sonra ne gibi şeylerle karşılaşabilecekler sorusu. Burada erkeklerin korkulu rüyası cinsel fonksiyon bozuklukları, bu yeni yöntemle hastalarda gerek sertleşme sorunu gerekse meni boşalma sorunu oluşmuyor. Çünkü en ufak şekilde idrar kanalına giriş yapılmadığı için cinsel fonksiyonlarda bozulma oranımız sıfır diyebiliriz. Onun dışında yine idrar kanalından girilerek yapılan ameliyatlarda özellikle hastaların çok muzdarip olduğu idrar kaçırma şikayetleri oluşuyor ve ilerleyen dönemlerde de idrar kanallarında darlıklar gelişebiliyor.
Bu yöntemle bu ihtimallerin tamamen ortadan kalktığını söyleyebiliriz. Bu işlemi yaptıktan birkaç saat sonra hastaları sorunsuz bir şekilde evine gönderebiliyoruz. Ayrıca hastalarımızın bazıları kalp hastalıkları veya damar hastalıkları gibi durumlarda devamlı kan sulandırıcı ilaçlara mahkum oluyorlar ve ilaçlar kesildiği zaman pıhtı atması gibi ciddi komplikasyonlarla karşılaşabiliyoruz. Bu yöntemde hastalar hangi kan sulandırıcı ilacı kullanırsa kullansın, hastalar kan sulandırıcı ilaçlarını kullanmaya devam ederken bu ameliyatı güvenle yapabiliyoruz” ifadelerini kullandı.
“YAKLAŞIK 10 DAKİKA İÇERİSİNDE HASTA İŞLEM ODASINI TERK EDEBİLİYOR”
Uygulanan güncel lazer yöntemi ile ameliyat süresinin kısaldığını söyleyen Doç. Dr. Canat, “Bizim klasik standart üretral yolla yapılan ameliyatların yaklaşık 40 ila 60 dakika arasında değiştiğini söyleyebiliriz. Bu yöntemle ise yaklaşık 20 dakika içerisinde hasta işlem odasını terk edebiliyor. Eski klasik dediğimiz yöntemlerde özellikle açık cerrahinin yapıldığı dönemlerde hastalar 1 hafta yatağa bağımlı kalabiliyordu, ameliyat sonrası kanamaları oluyordu, günlük sosyal aktivitelerine dönmeleri bazen birkaç ayı bulabiliyordu. Artık bu güncel yöntemle hastalar çok hızlı iyileşebiliyor ve ameliyattan sonra en ufak bir şikayeti olmuyor” dedi.
KOÇAK: YAŞIM 72 AMA KENDİMİ 30-40 YAŞLARINDA GİBİ HİSSEDİYORUM
Doç. Dr. Halil Lütfi Canat tarafından yaklaşık 2 yıl önce prostat ameliyatı olan 72 yaşındaki Bedrettin Koçak, “2019 yılında bypass ameliyatı geçirdim. 2 yıl sonra da Halil Hocam tarafından prostat ameliyatı oldum. Prostatın 140 grama yakın olduğunu söylemişlerdi, idrarda çok zorlanıyordum. Hocamla görüşmeye geldiğimde bana yeni uygulayacağı lazer yönteminden bahsetmişti. Bana bu uygulama yöntemini tavsiye etmişti ben de hocama güvenip ameliyat olmaya karar vermiştim.
Bypass ameliyatından sonra kan sulandırıcı kullanmama rağmen herhangi bir önlem almaya gerek kalmadan ameliyata girdim. Ameliyattan sonra rahat bir şekilde idrara çıktım. Ameliyattan daha önce ilaçlar kullanmıştım ancak şifa bulamamıştım. Rahmetli dedemin yaşadıkları aklıma geldi geçmişte onlar da bu sıkıntıları yaşadı ama o dönemlerde böyle bir şansları yoktu. Şu anda çok rahatım, yaşım 72 ama 30-40 yaşlarındaki gibi idrarımı yapıyorum” diye konuştu.
DOÇ. DR. CANAT: ARADAN 2 YIL GEÇMESİNE RAĞMEN HALA BİR ŞİKAYETİNİN OLMADIĞINI İFADE ETTİ
Ameliyatı lazer ablasyon yöntemi ile yaptıklarını söyleyen Doç. Dr. Canat, “Bedrettin Bey bize yaklaşık 2 yıl önce başvurmuştu. Başvuru şikayetleri idrar yapmakta zorlanma, geceleri tuvalete kalkma ve idrarını tam boşaltamamaktı. Birkaç yıldır prostat ilaçları kullandığını ancak bunlardan da fayda görmemeye başladığını ifade etti. Aynı zamanda hastamızın daha önce geçirmiş olduğu kalp cerrahisi bypass öyküsü vardı. Bu nedenle çok sayıda kan sulandırıcı ilaçlar kullanıyordu.
Birkaç farklı merkeze başvurduğu zaman o ilaçların kesilmesi gerektiği aksi takdirde diğer prostat ameliyatlarının yapılamayacağı bahsedildiği için hastamız bize başvurdu. Hastamıza bu yeni prostatın lazer ablasyon yönteminden detaylıca bahsettik, etkili olabileceğini ve yan etkilerinin neredeyse hiç olmayacağını anlattık. Hastamız da bize güvendi ve ameliyat oldu. Aradan 2 yıl geçmesine rağmen hala bir şikayetinin olmadığını ve diğer prostat ameliyatlarında görülen cinsel fonksiyon bozuklukları, idrar kaçırma gibi sorunları yaşamadığını bizlere ifade etti” diye konuştu