Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, “Türkiye olarak amacımız; İsrailli ve Filistinlilerin yan yana, barış içinde yaşadığı, huzurun ve güvenin hâkim olduğu bir iklimin tesisidir. Bunu başarmamız lazım. Orta Doğu’da kalıcı barışın temini için herkesin elini taşın altına koyması gerektiğini düşünüyorum” dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Almanya Başbakanı Olaf Scholz ile baş başa görüşme ve heyetler arası çalışma yemeği öncesinde ortak basın toplantısı düzenledi. Cumhurbaşkanı Erdoğan, Başbakanlık binasına gelişinde kendisini karşılayan Almanya Başbakanı Scholz ile tokalaştı ve basın mensuplarına poz verdi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, basın toplantısında yaptığı açıklamada, şahsına ve heyetine gösterilen misafirperverlik için başta Almanya Cumhurbaşkanı Steinmeier ve Almanya Başbakanı Scholz olmak üzere tüm Alman dostlarına teşekkür etti. Almanya Başbakanı Scholz’un daveti üzerine gerçekleştirdiği ziyarete büyük önem verdiğini ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, Almanya Başbakanı Scholz ile Türkiye ve Almanya arasındaki ilişkileri tüm yönleriyle ele alacaklarını söyledi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, görüşmenin, ticari, siyasi, askeri ilişkiler boyutunun, özellikle de Rusya-Ukrayna arasındaki gelişmeler ve son olarak İsrail-Filistin arasındaki gelişmeler boyutunun olacağını belirtti. Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Burada da açık ve net konuşacağım. Çünkü 7 Ekim tarihi bir başlangıç olarak anlatılıyor. 7 Ekim’den sonraki süreç hiç konuşulmuyor. Şu an itibarıyla malum 13 bin Filistinli çocuk, kadın, yaşlı ne yazık ki öldürülmüştür. Bunun yanında artık neredeyse Gazze diye bir yer kalmadı, her taraf yerle yeksan oldu. Şu anda yatıyorlar, kalkıyorlar, Hamas, Hamas, Hamas…
Hamas’ın silah varlığı ve gücü ile acaba İsrail’in silah varlığı, gücü mukayese edilebilir mi? Şu anda İsrail’in nükleer silahı var mı? Var ama bunu İsrail’e sorarsanız ‘var’ demez. Çünkü onlar yalanı çok iyi kullanırlar. Bütün bunlarla beraber şu anda şu kadar mali destek verildiğinden bahsediliyor. Peki, Hamas’a böyle bir mali destek veriliyor mu? Böyle bir şey söz konusu mu? Hayır, böyle bir şey de yok. Filistin’in kendisine verilmesi gereken destekler de verilmiyor.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, bütün bu yokluklar içerisinde, ibadethanelerin, kiliselerin, hastanelerin vurulduğunu anımsattı.
‘BİR BORÇLULUK PSİKOLOJİSİ İÇERİSİNDE İSRAİL-FİLİSTİN SAVAŞINI DEĞERLENDİRMEMEK GEREKİR’
Bütün bunların yanında hastanelerin vurulmasının, çocukların öldürülmesinin Tevrat’ta olmadığına işaret eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları söyledi:
“Tevrat’ta bunların hiçbirisi yoktur. Yapamazsın. İnsan hakları beyannamesinde yapamazsın. Ama burada görüldüğü gibi bu çocuklar nasıl vuruluyor? Hastanelerde bunlar nasıl öldürülüyor? Bunlar karşısında biz elimiz, kolumuz bağlı mı duracağız? Buna karşı hiç sesimizi çıkarmayacak mıyız? Eğer burada elimiz, kolumuz, dilimiz bağlı kalırsak bunun tarihe hesabını veremeyiz. Onun için bir borçluluk psikolojisi içerisinde İsrail-Filistin savaşını değerlendirmemek gerekir.
Bakın ben rahat konuşuyorum. Çünkü bizim İsrail’e borcumuz yok. Borçlu olsak bu kadar rahat konuşamayız. Ama borçlu olanlar, rahat konuşamıyorlar. Biz Holokost cenderesinden geçmedik. Öyle bir durumumuz da yok. Çünkü insana saygımız bizim çok çok farklıdır. Başbakanlığım döneminde ben ilk defa antisemitizm noktasında tavır koymuş bir liderim. Dünyada hiçbir başbakan bu tavrı koymamıştır. Ama ben koydum. Ta o zamanda. Bundan dolayı da kimseye borcumuz yok.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu seyahatte bütün bu konuları konuşacaklarını ancak konuşmaları gereken önemli bir meselenin, sorunun nasıl çözüleceği olduğunu dile getirdi.
İnsani ateşkese Türkiye’nin, Almanya’nın ne kadar katkıda bulunabileceğinin ve bu adımların nasıl atılacağının önemli olduğunu vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti:
“Buna var mıyız, yok muyuz? Bir hafta sonra Sayın Steinmeier, İsrail’e gidiyor. Kendisinden ricada bulundum. Dedim, siz bir taraftan tutun, bize düşen görev neyse biz de diğer taraftan tutalım. Önemli olan bu insani ateşkesi birlikte sağlayalım. Bu adımı eğer atar, böyle bir insani ateşkesi birlikte Almanya-Türkiye, diğerleri, sağlayabilirsek, bu ateş çemberinden bölgeyi kurtarma imkânı yakalarız.
Rehinelerin takası deniliyor. Eyvallah, biz buna da varız. Fakat rehine dediğiniz zaman, rehine sayısı itibarıyla İsrail’deki rehinelerin sayısı nedir? Öbür tarafta, Hamas’ın veya Filistin’in elindeki rehinelerin sayısı nedir? Buna da baktığımız zaman katbekat fazlasıyla İsrail’in elinde rehine var. Yılların rehineleri, tutsakları İsrail’in elinde. Bunu da görmemiz lazım. Bunu görmezsek bu da haksızlık olur. Biz bütün bunlara varız.”
Türkiye’nin Karadeniz Tahıl Koridoru Anlaşması’ndaki çalışmalarında Avrupa-Afrika gibi bir ayrım yapmadıklarını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Karadeniz Tahıl Koridoru’ndan gelenin yüzde 40’ı Avrupa’ya gitti, yüzde 14’ü Afrika’ya gitti, yüzde 14’ü bize geldi. Diğerleri, diğer bölgelere gitti. Şu anda bile Afrika’dan talepler var ve Rusya ciddi miktarda bir tahılı, buğdayı göndermeye karar verdi ama sıkıntıları var. Nedir o sıkıntı?
Şimdi gönderilen yer, aklımda kaldığı kadarıyla Zimbabve, oraya tahıl gidiyor ama bunun değirmen safhası orada yok. Bu akşam Dışişleri Bakanıma onu söyledim, ‘onları biz hallederiz’ dedim. Türkiye olarak, Toprak Mahsulleri Ofisi olarak değirmenlerde öğütür, un olarak oralara göndeririz. Atmamız gereken adımlar var, yapmamız gerekenler var. Biz bunları yaparız. Şu anda dört veya beş ülkeye Rusya böyle bir koridordan yine tahıl göndermeyi planladı ve adımını da atacak.
Biz de bunun ikinci safhası olan bunların una dönüştürülmesinde bu adımı atarız. Zaten daha önce de Rusya-Türkiye-Katar olarak üçlü bir adım atmıştık ve bu çalışmayı yaparız. Tabii bütün bu adımın atılması için özellikle Almanya-Türkiye arasında böyle bir adımın atılmasının yanında NATO müttefikimiz Almanya ile kararlı adımlar atmanın görüşmelerini de aramızda yapmamız lazım.” dedi.
TERÖRLE MÜCADELEDE İŞ BİRLİĞİ
‘Savunma sanayii iş birliğimizin engelsiz şekilde yürütülmesi, müşterek menfaatimizeydi’ ifadesini kullanan Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye ve Almanya’nın terörle mücadelede daha yakın iş birliği içinde olması gerektiğini söyledi.
İki ülke arasında beşeri köprü vazifesi gören ve nüfusu 3,5 milyona ulaşan Almanya’daki Türk toplumunun huzur içinde yaşamasının en büyük temennileri olduğunu belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Türk toplumunun dini ihtiyaçlarını karşılamak üzere burada görev yapan din adamlarımızın yetiştirilmesi amacıyla ortak bir çalışma yürütüyoruz. Almanya ile iş birliği alanlarımızdan diğeri malum göç konusudur. Ortak çalışma grubumuz çalışmalarına devam ediyor” diye konuştu.
’52 SENEDİR TÜRKİYE, AVRUPA BİRLİĞİ KAPISINDA BEKLETİLMEKTEDİR’
Görüşmelerin ana gündemlerinden birini de Türkiye’nin Avrupa Birliği’ne üyelik sürecinin oluşturduğunu vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti:
“Biliyorsunuz bu sürecin yeniden ivme kazanmasını samimiyetle arzu ettiğimizi daha önce de açıklamıştım. Gümrük Birliği’nin güncellenmesi, vize serbestisi gibi konularda uzun süreden beri haklı beklentilere sahibiz. Avrupa Birliği’nin lokomotif ülkelerinden olan Almanya’nın bu bağlamda vereceği katkıları önemsiyoruz. Kolay değil 52 senedir Türkiye, Avrupa Birliği kapısında bekletilmektedir. Vize serbestisi sağlanıncaya kadar vatandaşlarımızın vize işlem süreçlerinin kolaylaştırılması ve hızlandırılmasını bugün ele alacağız.”
‘AMACIMIZ; İSRAİLLİ VE FİLİSTİNLİLERİN BARIŞ İÇİNDE YAŞADIĞI BİR İKLİMİN TESİSİDİR’
Almanya Başbakanı Scholz ile görüşmelerinde Gazze’de yaşananları çok daha farklı bir şekilde ele alacaklarını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti:
“Türkiye olarak olayların başından beri sivilleri hedef alan saldırıları hiçbir şekilde tasvip etmediğimizi ifade ettik ve bunu hep dile getirdik. Hepimizin önceliği ateşkesin sağlanması ve insani yardımların engelsiz olarak akışının sağlanması. Şu ana kadar 10 uçak dolusu insani yardımı Mısır’a gönderdik ve en son yine gemiyle 666 ton gıda, sahra hastanesi vesaire gibi gönderdiklerimiz oldu ama bütün dert; akan kanın durmasında.
En son 27 kanserli hasta ve yanlarında refakatçilerini El Ariş’ten Türkiye’ye aldık. Dün de kendilerini hastanede ziyaret ettim ve durumlarını gördük. Tabii temennimiz daha fazla hastayı da yaralı veya kanserlileri de ülkemize almak, tedavilerini yapmak. Fakat yaşananlar 1967 sınırları temelinde iki devletli çözümün artık kaçınılmaz olduğunu bir kez daha bizlere göstermiştir.
Türkiye olarak amacımız; İsrailli ve Filistinlilerin yan yana, barış içinde yaşadığı, huzurun ve güvenin hâkim olduğu bir iklimin tesisidir. Bunu başarmamız lazım. Orta Doğu’da adil ve kalıcı bir barışın temini için herkesin elini taşın altına koyması gerektiğini düşünüyorum.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Alman bir gazetecinin ‘İsrail’e yönelik Hamas tarafından gerçekleştirilen terör saldırılarının ardından açıklamalarınız sadece Almanya’da değil, NATO üyesi ülkeler arasında da rahatsızlık oluşturdu. İsrail’in varoluş hakkını kabul ediyor musunuz? İsrail’in ‘faşist bir devlet olduğunu’ söylediniz, hangi gerekçelendirmeniz var bunun için?
İsrail ordusunun Hamas’a karşı saldırısına neden ‘soykırım’ diyorsunuz? Tüm NATO ittifakı tarafından terör örgütü olarak tanınan, yüzlerce insanı İsrail’de katleden bir örgütü nasıl bir ‘kurtuluş örgütü’ diye tanımlayabilirsiniz? Türk-Alman ilişkilerini, NATO içindeki iş birliğini tehlikeye atıyor musunuz? Türkiye, savunma sanayi için 40 Eurofighter talep ediyor. Almanya bunu kabul edecek mi?’ sorusuna, şu cevabı verdi:
“Öncelikle NATO’nun önde gelen ülkelerinden bir tanesi, ilk beşin içerisinde yer alan bir ülkeyiz Türkiye olarak. Türkiye, NATO’da sıradan bir ülke değil. İlk beşin içinde. Şu anda NATO’nun içinde düşüncesi, kanaati kimin ne olursa olsun, Rusya-Ukrayna arasında herkes kimin yanında yer alıyor? Ukrayna’nın yanında yer alıyor.
Türkiye olarak biz, Ukrayna ile de görüşüyoruz, Rusya ile de görüşüyoruz. Aralarında herhangi bir ayrım yapmıyoruz. Ama 33 milyon ton tahıl koridorundan bütün o tahılı Avrupa’ya, Afrika’ya götüren biz olduk. Şu anda da yine diyorsunuz ki ‘yüzlerce’, bak ben sana yüzlerce demiyorum, binlerce Filistinliyi şu anda İsrail öldürdü mü, öldürdü. Hastaneleri yok etti mi, etti. İbadethaneleri, kiliseleri vuruyor mu, vuruyor. Ben bir Müslüman olarak bundan rahatsızım.
Peki, sen bir Hristiyan olarak bu kiliselerin vurulmasından rahatsız olmuyor musun? Bunlara karşı niye bir tavır koymuyorsunuz? Bunlara karşı da bir tavır koyun. Bizim için bu noktada bölgede Musevi, Hristiyan, Müslüman bu ayrımın olmaması gerekir. Antisemitizme karşı da bir mücadele verildiyse, bu mücadeleyi dünyada ilk veren lider ben oldum. Ve şu anda da bakın Almanya ‘İsrail’e şu kadar maddi destek verdiğinden’ bahsediyor.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Eurofighter savaş uçaklarına ilişkin ise “Eurofighter konusunda Almanya verir veya vermez. Dünyada savaş uçaklarını üreten sadece Almanya mı? Birçok yerden bunların çalışmasını yaparız, temin ederiz. Şu anda insansız savaş uçakları noktasında da Türkiye önde gelen ülkelerden bir tanesi durumuna gelmiştir. Bir basın mensubu olarak, bizi bununla tehdit etmeyin. Bize öyle sorular sorun ki bu sorular vicdani olsun, insani olsun, cevaplarını da biz size o şekilde verelim” ifadelerini kullandı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, ortak basın toplantısının ardından Scholz ile baş başa görüştü. Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Almanya Başbakanı Scholz daha sonra heyetler arası çalışma yemeğine katıldı