İsrail-Filistin çatışması, bölgedeki ve Dünyadaki insanların psikolojisini ciddi şekilde etkiledi.
Kolektif bilinç, bir topluluğun arasında paylaşılan düşünceler, inançlar, değerler, olgular ve normlar gibi ortak bir zihinsel yapıdır. Bu, bir toplumun benzer şekilde düşünmesine ve davranmasına seçenek tanır. Kolektif bilinç, sosyal etkileşimler ve kültürel faktörlerle şekillenir ve bir toplumun kimliğini oluşturan önemli bir unsuru yaratır. Bir toplum veya belirli bir grubun içinde yaşanan olumsuz olaylar, travmalar, çatışmalar veya zorluklar kolektif bilinci etkileyebilir.
Bu tür durumlar, toplumun üyeleri hatta dünyanın başka ülkelerine ait başka toplumların arasında endişe, korku, huzursuzluk gibi negatif duyguların yayılmasına neden olabilir. Doğal afetler, savaşlar, ekonomik krizler gibi büyük çaplı olaylar yaşanması kolektif bilinci olumsuz etkileyebilir. Bu durumda, insanlar genellikle birlikte dayanışma içinde olabilirler, ancak aynı zamanda hissedilen olumsuz enerji yayılarak daha korku içinde yaşayabilirler.
Şu an sürmekte olan, maalesef bölgedeki masum sivilleri ve dünyanın her yerinden savaşın gidişatına hakim tüm insanları etkileyen İsrail-Filistin çatışması, insanların psikolojisini ciddi şekilde etkiledi. Bu tür uzun süreli ve şiddetli çatışmalar, her iki tarafın da psikolojik sağlığı üzerinde olumsuz enerjilere sahip olabilir. İşte bu tür çatışmanın insan psikolojisi üzerinde olası etkileri:
1. Travma ve Stres: Sürekli şiddet, patlamalar ve güvensizlik hissi, insanlarda travma sonrası stres bozukluğu ve diğer psikolojik stres reaksiyonlarına yol açabilir.
2. Depresyon ve Anksiyete: Güvensizlik ortamı, gelecek endişeleri ve kayıplar, depresyon ve anksiyeteyi tetikleyebilir veya kötüleştirebilir.
3. Öfke ve Nefret: Çatışma, taraflar arasında öfke ve nefret duygularının artmasına yol açabilir. Bu, bireylerin birbirlerine karşı düşmanlık beslemesine ve gruplar arasındaki ayrımcılığın artmasına neden olabilir.
4. Çocuklar ve Gençler Üzerindeki Etkiler: Çocuklar ve gençler, şiddetin ortasında büyümek zorunda kaldıklarında, gelecekte psikolojik sorunlar yaşama riski taşırlar. Bu çocuklar, travmatik deneyimler yaşayarak normal gelişim süreçlerinden sapabilirler.
5. Güvensizlik ve Umutsuzluk: Sürekli çatışma ortamı, insanlarda geleceğe dair umutsuzluk hissi yaratabilir.
6. Barış İstenci ve Diyalog: Ancak çatışmanın sona ermesiyle birlikte, barışa olan inanç ve istek de artabilir.
7. Kimlik ve Aidiyet: Çatışma, insanların kimliklerini güçlendirebilir ve gruplarına aidiyet duygusunu artırabilir. Bu durumun örneğini Türkiye dahil olmak üzere birçok islam ülkesinde görmekteyiz.
Bu tür olumsuz etkilerin etkisini azaltmak için, toplumlar genellikle bir araya gelir, destek grupları oluşturur ve dayanışma gösterirler. Profesyonel yardım, kriz yönetimi ve toplumsal iyilik projeleri gibi çeşitli önlemler alınabilir.
Kolektif enerjiyi olumlu bir şekilde korumak için şu adımları takip edebiliriz:
1. Bilinçli Olmak: Grup içindeki enerjinin farkında olmak önemlidir. Savaş mağdurlarının bunu yapması beklenemez ancak durumdan etkilenen geri kalan kesimin bunu yapması beklenebilir. Olumsuz bir atmosfer hissedildiğinde, bu durumu tanımlayarak başlamak önemlidir.
2. Olumlu İletişim: Empati göstermek önemlidir. Her iki tarafın sivillerine karşı empati duygusu geliştirmek fayda sağlayabilir.
3. Paylaşmak ve Katkıda Bulunmak: Grubun amacına ve hedeflerine katkıda bulunmak, ortak enerjiyi yükseltir. Fikirlerinizi paylaşmak ve grupla işbirliği yapmak önemlidir. Günümüzde, bu destekleri en çok sosyal medya hesaplarımızdan aktif şekilde iletmeye gayret ediyoruz.
4. Negatif Enerjiyi Yönetmek: Olumsuzlukları ifade etmek ve çözüm yolları aramak, negatif enerjinin daha fazla yayılmasını önler. Astrologlar ve meditasyon ile ilgilenen kişiler, genelde kolektif enerjiyi yönetmek adına çalışmalar yürütür.
5. Ortak Hedefler Belirlemek: Grubun ortak hedeflerini ve değerlerini netleştirmek, enerjinin birleştirilmesine yardımcı olur. Savaş mağdurlarının bu durumda düşünmesi zor olsa da, liderlerin bu konuda yönlendirmesi önemlidir.
6. Olumlu Ritüeller Uygulamak: Grup olarak olumlu ritüeller geliştirmek, pozitif enerjiyi artırabilir.
7. Olumlu Rol Modeller Olmak: Grup liderleri veya etkili üyeler olarak, olumlu davranışlar sergilemek ve pozitif bir tutum göstermek, diğerlerine ilham verebilir.
8. Esneklik ve Uyum Yeteneği: Planlarda değişiklikler olabilir, bu durumlara esneklikle yanıt vermek önemlidir. Savaşlarda taraf olmamak, olunduğu takdirde negatif anlamda değil pozitif anlamda destek paylaşımlarını sürdürmek öteki insanları da uyumlandırabilir.
Ancak bu adımların etkileri de doğrudan dünyanın fiziksel yapısını değiştirmez. Dünyanın doğal olayları (örneğin, depremler, hava durumu,savaş) kolektif bilinçten bağımsız olarak gerçekleşir. Dolayısıyla, kolektif bilinç daha çok insanların sosyal, kültürel ve politik ilişkilerine etki eder. Unutmayın ki kolektif enerji, her üyenin bireysel enerjisinin birleşmesiyle oluşur. Dolayısıyla, her bireyin kendi enerjisini koruması ve olumlu bir katkı sağlaması da bu sürecin önemli bir parçasıdır.
Toplumun sürdürülebilirlik konusundaki bilincinin artması, çevresel politikaların değişmesine ve doğal kaynakların daha iyi yönetilmesine yol açabilir. Böylelikle şu an içinde bulunduğumuz ve derinden etkilendiğimiz duyguların tamirini yine öncelikle kendi kendimizi iyileştirmemizle sağlayabiliriz.