Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdulkadir Uraloğlu, “Bugün kendi uydularını geliştirebilen, üretebilen ve test edebilen bir ülke olarak çalışmalarımıza devam ediyoruz. Çünkü çok iyi biliyoruz ki dünyada söz sahibi olmak için uzayda da ‘iz’ sahibi olmak zorundayız” dedi.
Bakan Uraloğlu, Türksat tarafından Ankara Ticaret Odası Fuar ve Kongre Merkezi’nde düzenlenen ‘Türksat Yakın Yörünge ve Küp Uydu Çalıştayı’na katıldı.
Burada konuşan Bakan Uraloğlu, Türkiye’nin gerçek manada uzay serüveninin 1994 yılında Türksat 1B uydusu ile başladığını belirterek, “2021 yılında Türkiye Uzay Ajansı’nın kuruluşu ve 2022 yılında da Cumhurbaşkanlığımız tarafından ilan edilen Milli Uzay Programı ile çok daha büyük ve farklı bir boyut kazanıyor. Hiç şüphesiz kendi uydularımızı geliştirmekten ay yüzeyine araç göndermeye, uluslararası uzay programlarına bilim insanı yetiştirmeden uzay sanayine kadar her alanda ülkemizi hak ettiği seviyeye getirecek adımları atıyoruz. Bu çerçevede, uydu teknolojileri en hızlı ilerleme gösterdiğimiz alanların başında geliyor.
Ülkemizi uydu alanında üstün yetkinliklere kavuşturmak, gelecekte bu alanda politika belirleyici ülkeler arasına dahil etmek üzere güçlü bir irade gösteriyoruz. Bugün kendi uydularını geliştirebilen, üretebilen ve test edebilen bir ülke olarak çalışmalarımıza devam ediyoruz. Çünkü çok iyi biliyoruz ki dünyada söz sahibi olmak için uzayda da ‘iz’ sahibi olmak zorundayız” dedi.
‘TÜRKSAT 6A PEK ÇOK ZORLU TESTİ BAŞARIYLA TAMAMLADI’
İlk milli haberleşme uydusu Türksat 6A ile uzay ve uydu teknolojileri alanında teknik bir devrim gerçekleştirdiklerini vurgulayan Bakan Uraloğlu, “Türksat 6A pek çok zorlu testi başarıyla tamamladı ve yaptığımız değerlendirmeler sonucunda, 2024 yılı mart ayında yer teslimi gerçekleştirilecektir. Bu aşamadan sonra da SpaceX firması ile yapılan anlaşma doğrultusunda, haziran ayı içerisinde yörüngesine fırlatmayı hedefliyoruz” ifadelerini kullandı.
Türkiye’nin uydu çalışmalarının sadece Türksat uyduları ile sınırlı olmadığını ifade eden Uraloğlu, “2012 ve 2016 yıllarında fırlatılan Göktürk gözlem uyduları, üniversitelerimiz ve savunma sanayindeki paydaşlarımız tarafından geliştirilen küp uydularımız ve son yıllarda başlatılan yakın yörünge takım uydu projeleri Türkiye’nin bu alanda ne kadar iddialı olduğunun göstergeleridir.
Türksat gibi köklü bir kuruluşa ve onun bünyesinde görev yapan kabiliyetli mühendislere ve kadrolara sahip olmamız da bu konuda en büyük avantajımızdır. Özellikle gençlerimizin uydu teknolojilerine gösterdiği ilgi de umut vericidir. TEKNOFEST’in ilk düzenlendiği 2018’den bugüne kadar katettiği mesafenin uydu ve uzay çalışmalarında Türkiye’nin nereye varabileceğini göstermiştir. TEKNOFEST kuşağı gençlerimiz, kendi imzalarını taşıyan projelerle gökleri fethetmeye başlamıştır” diye konuştu.