MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, “Avrupa Birliği’nin (AB) kirli, kindar ve tarihi hesaplarla ihata edilmiş müzakere defteri açılmamak üzere ister tek taraflı ister iki taraflı olsun, mutlaka kapatılmalıdır. Bizim için Avrupa Birliği bitmiştir. AB’yle doğmadık, AB’siz de ölmeyiz. AB’yle var olmadık, AB’siz de yolda kalmayız” dedi.
MHP Lideri Bahçeli, parti genel merkezinde düzenlenen Merkez Yönetim Kurulu ve Merkez Disiplin Kurulu Toplantısı sonrasında konuştu. Bahçeli, ‘2024’e Doğru Diyar Diyar Anadolu’ temasıyla 31 Mart 2024 tarihine heves ve heyecanla hazırlandıklarını belirterek, “Başarının dışında 2’nci bir seçeneğe her zaman olduğu gibi yine kapalıyız. Merkezi yönetimle yerel yönetimler arasındaki arızi kopukluğun giderilmesini, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin sunduğu imkan ve fırsatlarla bütünleşmiş tek yürek bir Türkiye’yi hedefliyoruz.
14 Mayıs ve 28 Mayıs 2023 tarihlerinde tezahür ve tekamül etmiş millet iradesinin aynısıyla 31 Mart 2024 tarihinde yerel yönetimlere yansımasını ve zillet tortularının kazınmasını, yerel yönetimlere düşen gölgenin kaldırılmasını amaçlıyoruz. Türkiye’nin zaman kaybetmeye, oyalanmaya, hızla akan hayat ve hadiselerin gerisinde kalmaya tahammülü yoktur” dedi.
‘KURULTAYIMIZI 17 MART’TA YAPACAĞIZ’
Milliyetçi Hareket Partisi olarak ne yaptıklarını bildiklerini, nereye ulaşacaklarının bilincinde olduklarını söyleyen Bahçeli, “Aynı zamanda 17 Mart 2024 tarihinde bir şölen havasında yapmayı kararlaştırdığımız 14’ncü Olağan Büyük Kurultayımızla düğümlenecek demokratik süreçte, il ve ilçe kongrelerimizi disiplin, demokratik olgunluk, sağduyu, sükunet, kardeşlik ve yüksek bir katılım eşliğinde gerçekleştiriyoruz. Cumhuriyetin yeni yüzyılını omuzlayacak kadrolarımızla ve Cumhur İttifakı olarak yepyeni projelerimizle gücümüze güç katacağımıza inanıyoruz.
Bugün yaptığımız ortak toplantıda; Mahalli İdareler Seçimleriyle işleyen kongre takvimimiz değerlendirilmiş, aynı şekilde anayasa değişikliği gündemiyle beraber iç ve dış konu başlıkları detaylarıyla ele alınmıştır. Milliyetçi Hareket Partisi, başında sonunda, önünde arkasında milletin olmadığı hiçbir ilişki ve irtibat ağının; hiçbir fikri, siyasi tez ya da önermenin içinde bugüne kadar olmamış, bundan sonra da olması düşünülemeyecektir” ifadelerini kullandı.
‘GAZİLİĞİN YARA YÜZDESİ, YARA DERECESİ OLMAZ’
Ayrıca bugün, ’19 Eylül Gaziler Günü’ olduğunu belirten Bahçeli, “Türk vatanı şehit ve gazilerimizin kutlu bir emanetidir. Türk milleti ve Türkiye Cumhuriyeti hem şehitlik anıtı hem de gazilik beratıdır. Onları göz ardı etmek, ihmale kurban vermek asla doğru değildir. Gaziler bizim göz nurumuz, gurur nişanemizdir. Haklı mücadelelerini sahiplenmek, meşru taleplerini savunmak siyasi ve manevi sorumluluğumuzun bir gereğidir. Bu kapsamda terörle mücadele esnasında yaralanan, fakat gazi sayılmayan kahraman kardeşlerimizin haklarını vermek, gazilik ünvanıyla taltif etmek boynumuzun borcudur. Gaziliğin yara oranı, yara yüzdesi, yara derecesi olmaz, olmamalıdır. Gazi, gazidir; başkaca bir tasnife yer ve gerek yoktur.
Terörle mücadele sırasında yaralanıp da mevzuat hükümleri çerçevesinde yeterli şartları sağlayamadığı iddia edilen gazilerimizin ağırlaşan mağduriyetleri derhal çözülmelidir. Çözümün adresi ise Türkiye Büyük Millet Meclisi’dir. Devletimizin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’e müşirlik rütbesinin ve gazilik ünvanının verildiği tarihin yıl dönümünde; ilk Cumhurbaşkanımız Atatürk’ü, Milli Mücadele kahramanlarını, aziz şehitlerimizi rahmetle anıyor, Gaziler Günü’nün hayırlara vesile olmasını temenni ediyorum” diye konuştu.
‘KILIÇDAROĞLU GAFİL VE ART NİYETLİDİR’
Bahçeli, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun TBMM için, ‘Bu Meclis gazi Meclis değildir’ ifadelerini kullandığını söyleyip, “CHP Genel Başkanına önce Milli Mücadele yıllarını hatırlatır, sonra da izan ve insafa davet etmek isterim. Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin manevi itibarına kara çalan ve 103 yıllık mehabetine hakaret eden Kılıçdaroğlu’nun parti içi çekişmeler, yavan ve yapay değişim çalkantıları nedeniyle iyice şuur kaybına uğradığı, otokontrolünü kaybettiği, ağzından çıkanları kulaklarının duymadığı anlaşılmaktadır.
Türkiye Büyük Millet Meclisi gazi bir Meclis’tir. Aksini iddia eden Kılıçdaroğlu gafil ve art niyetlidir. Meclis’imiz 15 Temmuz gecesi tepesinden atılan bombalar altında bu şerefli ünvana ikinci kez layık olmuştur. Kılıçdaroğlu’nun aşırı hırsı ve anormal ihtirası aklının önündedir. Bu zat akıl tutulmasına hapsolmuşken, makulden ve milli değerlerden de tamamen uzaklaşmıştır. CHP’nin il ve ilçe kongrelerinde havada uçuşan sandalyeler, her gün bir yenisine şahit olduğumuz şiddet sahneleri, demokrasiyi zehirleyen ve despotizmi çağrıştıran ilkel manzaralar Kılıçdaroğlu ve yönetiminin maskesini düşürmüştür” dedi.
‘YENİ BİR MASA HAZIRLIĞI VAR’
CHP’nin demokrasi mantığıyla PKK-FETÖ’nün demokrasi retoriğinin üst üste örtüştüğünü bildiren Bahçeli, “Bugünkü CHP’nin, 100 yıl önceki CHP’yle en küçük bağı, en ufak benzerliği kalmamıştır. Bugünkü CHP’de mandacılar köprübaşını tutmuş, bölücüler baş tacı yapılmıştır. CHP demek; kavga, kargaşa, karışıklık, karanlık ve kutuplaşma demektir.
CHP değişirse Türkiye değişir demek; sadece hamaset, sadece hezeyandır. 14 Mayıs ve 28 Mayıs 2023 tarihlerinde Türkiye bu kötürüm siyasetin ve ittifak ortaklarının eline düşmüş olsaydı, Allah muhafaza, korkunç gelişmelerin birbirini takip etmesi kaçınılmaz hale gelirdi. Şimdi birbirlerini yiyorlar. Gerçekten de Allah bu milleti, bu ülkeyi zillet ittifakından korumuştur. Parsa kapmak amacıyla ve seri pazarlıklarla kurulan parçalı bir ittifakın paldır küldür, palas pandıras sona ermesi beklenen bir son ve sonuçtur. Fakat bu geçicidir, yine birbirlerinin kapılarına yüz sürmeleri bir siyaset gerçeğidir. İttifakın bittiği ifade edilse bile yeni bir masa hazırlığının pazarlık süreci alttan alta ilerletilmektedir” diye konuştu.
‘BU SÖZDE MİLLETVEKİLİ ALÇAKTIR’
Terörle mücadelenin başarı çıtası yükseldikçe terör sevicilerin de çılgına döndüğünü söyleyen Bahçeli, “Bilhassa PKK/YPG’nin işbirlikçi kitlesinden olan potansiyel bir terörist, üstelik CHP milletvekili, Türk Silahlı Kuvvetleri’ne iftira atmıştır. Günlerdir sabırla ve dişimi sıkarak gelişmeleri takip ettim. Kim ne söyledi veya ne söyleyecek ona baktım. Günü ve saati geldiğinde konuşmak, tarafımızı ve tavrımızı göstermek için beklemeye koyuldum. İşte o gün bugündür. Türk Silahlı Kuvvetleri’ne saldıran bu alçak ve aşağılık sözde milletvekilinin ağzı düşman ağzıdır, aidiyeti Kandil mağaralarıdır. Vatandaşlarımızı helikopterden atan, köyleri yakan asker Türk askeri değildir. Böyle bir hadise de vuku bulmamıştır. Bu dil terör dili, bölücü örgüt ezberi, husumet ve hıyanet tebliğidir.
Cumhuriyet Halk Partisi yönetiminin kendi partisinde bulunan bu satılmış PKK’lıya lazım gelen cezayı vermekten imtina etmesi, basit ve caydırıcı olmaktan uzak tutumu adı konulmamış bir ağız ve akıl birliğine delalettir. Yükte hafif, pahada ağır ne kadar rezalet ararsanız CHP yönetiminde bulmanız kaçınılmazdır. Türk milletinin medarıiftiharı Türk Silahlı Kuvvetleri’ne bühtanla sataşmak ve saldırmak şerefini kaybetmiş vatansızların, kimliğini iki paralık etmiş bayraksızların harcıdır. Ne vatansızların ne de bayraksızların Türkiye Büyük Millet Meclis’inde yeri yoktur. PKK’ya sözcülük yapan bir suçluya hazineden maaş verilmesi skandaldır, günahtır, alan için de haramdır” ifadelerini kullandı.
‘AYM’NİN YOLU YOL DEĞİL’
HDP’yle ilgili açılan kapatma davasının da hala sürüncemede olduğunu söyleyen Bahçeli, “Bu durum haksızlıktır, hukuksuzluktur, Türk milletine saygısızlıktır. Anayasa Mahkemesi’nin yolu yol değildir, tarafı adaletin ve milli varlığın yanı hiç değildir. Mevcut haliyle Anayasa Mahkemesi’nin Türkiye Cumhuriyeti’nin egemenlik haklarını gözetmek yerine HDP’nin ve bölücülüğün değirmenine ısrarla su taşıdığı ayan beyan ortadadır. Terörizmin kilit taşı, siyasi damarı, ikmal merkezi, terörist devşirme mekaniğinin ana arteri HDP’nin ve devamı niteliğindeki Yeşil Sol Parti’nin bir gün bile faaliyet içinde olması zillettir, rezalettir. Sormak lazımdır ki, Anayasa Mahkemesi neyi bekliyor? Nasıl bir delil istiyor? Hükmü açıklamak için daha neyin olmasını planlıyor?
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nın açtığı davada, hazırladığı iddianamede eksik bırakılan ne vardır da Anayasa Mahkemesi bunca zamandır hukuki süreci ağırdan almaktadır? Böylesi bir kepazeliği hukukun üstünlüğüyle, hukuk devleti ilkesiyle açıklamak mümkün müdür? Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nın da, yetki ve sorumluluklarını güçlendirerek Türkiye Cumhuriyeti Başsavcılığı adıyla yeni baştan kurumsal organizasyonun yapılması beklentimiz ve görüşümüzdür. Türkiye’de üstünlerin hukuku bitmiştir. Türkiye’de terör hukuku hiçbir zaman geçerli olmamıştır. Şayet bir hukukçu kendi siperine gömülürse, ön yargıları ve ideolojik dürtüleri öne çıkarsa orada adaletin tesis ve tecellisi biliniz ki imkansızdır” dedi.
‘ERMENİSTAN AKLINI BAŞINA ALMALIDIR’
Bahçeli, Azerbaycan’ın Karabağ’a başlattığı operasyona ilişkin de şunları söyledi:
“ABD’nin Ermenistan ile ortak tatbikatı, Azerbaycan’ın Karabağ bölgesinde gayrimeşru Ermeni güçlerinin kontrolündeki topraklarda meydan okur gibi seçimlerin yapılması bölge barış ve huzuruna kastetmektir. Aynı zamanda Ermenistan Birleşmiş Milletler Konseyi kararları ile AGİT ilkelerini ihlal etmektedir. Karabağ Türk’tür, Türk’ün yurdudur, Can Azerbaycan’ın ayrılmaz, ayrılamaz, koparılamaz vatan toprağıdır. Ermenistan aklını başına almalı, ateşle oynamaktan vazgeçmelidir. Barış görüşmelerini sekteye uğratacak, istikrar arayışlarını boşa çıkaracak her provokasyonun ağır sonuçlarına Erivan yönetimi yeri ve zamanı geldiğinde tekrar katlanmak durumunda kalacaktır. Türkiye’nin, Azerbaycan’ın toprak bütünlüğünü ve egemenlik haklarını tehdit eden zora dayalı kanun ve kural dışı muamele ve müdahalelere direnmesi iki devlet, tek millet onurunun bir icabıdır. Soydaşlarımız yalnız değildir. Karabağ karanlığa çekilemeyecektir. Azatlık Türk’ün ve Türk yurtlarının ezeli ve ebedi kaderidir.”
’60 YIL DAHA KAYBEDEMEYİZ’
Artık sahada ve masada sözü geçen, sözü dinlenen, ne diyeceği merak uyandıran bir Türkiye gerçeği olduğunu ve gün geçtikçe bu yalın gerçeğin kökleştiğini vurgulayan Bahçeli, şöyle dedi:
“Ancak Avrupa Birliği’yle ilişkilerimiz bugüne kadar bir türlü istikrar kazanamamış, karşılıklı hak ve çıkarlara saygı esasına dayalı bir seyir izleyememiştir. Açıkça söylemek isterim ki, Avrupa Birliği’nin Türkiye’yi üye olarak kabul etmeye niyeti, böyle bir hedefi, samimi ve dürüst bir çizgisi, tutarlı, objektif ve ahlaki bir bakışı yoktur, hiç de olmamıştır. Türkiye bir yol ayrımına, tarihin ve milletin çağrısına riayet ederek bir karar vermenin eşiğine gelmiştir. Gerçekten vakit Türkiye vaktidir, vakit Brüksel macerasına son vermenin vaktidir.
Egemenliğimizin Brüksel’e, sahte yeryüzü cennetine devri diye bir şey söz konusu olamayacaktır. Avrupa Birliği madem bizi istemiyor, madem kırk dereden su getiriyor, madem gözünüzün üstünde kaşınız var diyor, o halde biz de onları dünden istemediğimizi, üyelik serüveninin bir an evvel noktalanması hususunda parti görüşümüzü aziz milletimizle paylaşıyoruz. Avrupa Birliği’nin kirli, kindar ve tarihi hesaplarla ihata edilmiş müzakere defteri açılmamak üzere ister tek taraflı ister iki taraflı olsun mutlaka kapatılmalıdır. Bizim için Avrupa Birliği bitmiştir. AB’yle doğmadık, AB’siz de ölmeyiz. AB’yle var olmadık, AB’siz de yolda kalmayız. 60 yıl kaybettik, bir 60 yıl daha kaybedemeyiz, onun bunun ağzına bakamayız.”