Sanatın büyülü sahnesinde parlayan yıldızlardan biri olan Demet Öz, kariyerinin perde arkasını aydınlatmak için Gazeteci Fırat Zurlu ile kıymetli bir sohbete katıldı.
Kendisi, İstanbul’un sıcak sokaklarında büyüdüğü, çocukluğunda aynaların karşısında hayatın rollerini canlandırdığı günlerden, bugünün başarılı oyuncusu olarak uzanan olağanüstü bir hikayenin sahibi. Bu röportajda, Demet Öz’ün içtenlikle paylaştığı anıları, kariyerinin parlak anlarını ve heyecan verici gelecekteki projelerini keşfetmek için sizleri sanatın büyülü dünyasına davet ediyoruz. Gözlerimizi, perde arkasındaki gerçek hikayelere çevirme vakti geldi.
Röportaj davetimizi kabul ettiğiniz için öncelikle teşekkür ederiz. Sizle ilgili birçok soru hazırladım ancak öncelik olarak sizi tanıyabilir miyiz?
Tabii ki, öncelikle teşekkür ederim davetiniz için. Ben 1998 yılında İstanbul’da doğdum ve burada büyüdüm. Ailenin en küçüğüyüm ve sıcak, samimi bir mahallede büyüdüm. Genellikle günlerim kreşte veya bakıcıyla geçerdi çünkü annem ve babam sürekli çalışırlardı. Ancak boş zamanlarımızda mahalle arkadaşlarımla sokakta oynamak için buluşurduk. Bu çocukluk anıları, güvenli ve özgür bir ortamda büyümenin tadını çıkarmamı sağladı.
Çocukluğunuzda oyunculukla nasıl tanıştınız ve bu alana ilgi duymaya ne zaman başladınız?
Oyuncu olmayı her zaman istedim. Henüz 4-5 yaşlarındayken ailemle televizyon izlerken sahneleri ayna karşısında canlandırmaya çalışırdım. Bir gün ailem, televizyonda ağlayan bir kadını taklit ediyordum ve ablam bunu fark etti. “Neden ağlayan kadını taklit ediyorsun?” diye sordu. Ben de “Bak, inandırıcı mı oluyor?” dedim. Bu ilgiyi çok küçük yaşlardan beri taşıdım. 9 yaşındayken okulda bir tiyatro gösterisi yapılacağı söylendi ve hemen aday oldum. O zamanlar “Pamuk Prenses ve Yedi Cüceler” oyununda bir cüce olarak seçildim, ancak daha sonra Pamuk Prenses rolüne terfi ettim.
“Pamuk Prenses ve Yedi Cüceler”deki cüce rolünüzden Pamuk Prenses rolüne geçişinizi hatırlatarak başlayabilir misiniz? Bu deneyim sizin oyunculuk kariyerinizde nasıl bir etki bıraktı?
Pamuk Prenses rolünü baştan sona ezberlemiştim çünkü o rolü istiyordum. Aileme ne kadar ciddi olduğumu anlattım ve bu karaktere seçileceğimi hissettim. Öğretmenimiz bir anda Pamuk Prenses’i değiştirmeye karar verdi ve hepimizin çalışması gerektiğini söyledi. Hemen aday oldum ve rolü aldım. Ailem bu süreçte beni destekledi, sahnede izlediler ve benim için ne kadar önemli olduğunu anladılar. Bu deneyim benim için oyunculuğa olan tutkumu güçlendirdi ve tiyatro kursuna yazılmamı sağladı. Oyunculuk kariyerim bu şekilde başladı.
Kariyerinizdeki en unutulmaz anı veya projeleriniz nelerdir?
Kariyerimdeki en unutulmaz anlardan biri “Asmoday” filmi için çekilen sahnelerden biriydi. Çukurun tepesindeki bir sahnede, yükseklik korkum nedeniyle zorlanıyordum. Yönetmenlerimiz bu durumu fark etti ve görüntü yönetmenimiz bana destek oldu. Bu anı hatırlamak beni her zaman gülümsetir. Ayrıca “Çember” dizisindeki çöp sahnesi de unutulmazdı. Çöpün gerçekten temiz olduğunu sanmıştım, ama sahne için leş bir çöplüğün üstüne yatırmışlardı. Bu sahne sonrası saçımı en az 10 kez şampuanladım. Yönetmenimiz bana “Aferin sana” dediğinde, tüm zorlukları unutup işin güzel sonucunun tadını çıkardım. Her proje ve karakter benim için özel anılarla dolu.
Kariyerinizde yer aldığınız “Asmoday”, “Çember” ve “Emanet” gibi yapımlardan bahseder misiniz? Bu projelerdeki rolleriniz hakkında daha fazla bilgi verir misiniz?
“Asmoday” filmi Evrim karakterini canlandırdım. “Çember” dizisinde ise çöp sahnesindeki ölü bir kız olan Emine rolündeydim. “Emanet” dizisinde ise Şengül karakterini oynadım. Şengül, masum görünen ama sinsi bir karakterdi ve bu rolü oynamak beni mutlu etti. Her biri farklı türlerdeki projelerdi. Aynı şekilde “The Hope” filmindeki Aslıhan karakteri de zengin, şımarık ve işkolik bir karakterdi. Bu projelerin her biri benim için farklı deneyimler sunuyor.
Kariyerinizdeki hedefleriniz ve gelecekteki projeleriniz hakkında konuşabilir misiniz?
Kariyer hedefim, farklı ve unutulmaz karakterleri canlandırmak. Her projede farklı bir insan olmak istiyorum. Örneğin, psikolojik sorunları olan bir karakteri oynamak beni heyecanlandırıyor, belki bir şizofren karakter olabilir. Ayrıca roman kültürünü seviyorum, bir roman kızını canlandırmak da benim için çekici olurdu. Oyunculuk, farklı dünyalara adım atma sanatıdır ve ben bu dünyalarda daha fazla yer almak istiyorum.
MEDA FİLM ve prodüksiyon şirketi ile olan anlaşmanızı nasıl değerlendiriyorsunuz ve bu yeni adımı kariyerinizde ne gibi fırsatlar sunacağını düşünüyorsunuz?
MEDA FİLM ve prodüksiyon şirketi ile olan anlaşmayı oldukça heyecan verici buluyorum. Bu adım, kariyerimde yeni fırsatlar ve deneyimler sunacak. Ajansımın ve prodüksiyon şirketimin beni destekleyeceğine ve benim için uygun projeleri bulacaklarına inanıyorum. Uzun vadeli bir dizi projesi gibi büyük bir projede yer almak, daha fazla deneyim kazanmama ve oyunculuğumu geliştirmeme olanak sağlayacak. Bu da ilerleyen dönemlerde daha fazla işe kapı açacağını düşünüyorum.
MEDA FİLM YAPIM ile yapmış olacağınız yeni filmde ki rolünüz hakkında bize bilgi verir misiniz. İzleyicilerin karşısına bu kez nasıl bir karakterle çıkacaksınız?
MEDA FİLM YAPIM ile olan yeni projemde karakterim Berfin’in ayrıntılarını veremem, çünkü bu karakter sürpriz ve hikayenin anahtar karakterlerinden biri. Ancak söyleyebileceğim şey, Berfin karakterinin oldukça karmaşık ve çok yönlü bir karakter olduğu. Bu karakteri anlamak ve canlandırmak için elimden gelenin en iyisini yapmaya çalışıyorum. İzleyicilere unutulmaz bir deneyim yaşatmak için sabırsızlanıyorum.
Oyunculuk dışında ilgi duyduğunuz diğer aktiviteler, sosyal sorumluluk projeleri veya hobileriniz hakkında bize bilgi verir misiniz?
Oyunculuk dışında, sosyal sorumluluk projelerine ve farklı aktivitelere ilgi gösteriyorum. İşitme engelli bireyler için işaret dili eğitimi almış ve bu alanda çalışmalarda bulunmuştum. Ayrıca işaret diliyle iletişim kurabilen biri olarak, insanlara farkındalık yaratmaya çalıştım. Ayrıca çeşitli sosyal sorumluluk projelerinde de yer aldım. Örneğin, çocuklar için tiyatro gösterilerine katıldım ve onlara sanatın güzelliklerini aktarmaya çalıştım. Hobilerime gelince, çocukluğumdan beri farklı aktiviteleri denemeyi seviyorum. Karate ile başlayarak Halk Oyunları kursuna gittim ve yarışmalara katıldım. Kitap okuma sevgisini ablam sayesinde edindim ve hızlı okuma kurslarına katıldım. Lisede fitness yaparak kendimi geliştirdim ve şu anda at binmeye başladım. Ayrıca yakın zamanda pilates ve dansa katılmayı düşünüyorum. Sürekli olarak kendimi geliştirmeyi ve yeni şeyler denemeyi seviyorum.
Son sorumuza gelmeden önce belirtmek isterim, güzel bir röportaj oldu ve samimi cevaplarınızdan dolayı ayrı teşekkür ederim. Son sorumuz ise; Genç oyunculara veya oyuncu olmak isteyenlere ne gibi tavsiyelerde bulunursunuz?
Asıl Ben teşekkür ederim Fırat bey, bu röportajı gerçekten keyifli buldum. Genç oyunculara veya oyuncu olmak isteyenlere verebileceğim tavsiyeler şunlar:Asla vazgeçmeyin: Oyunculuk yolculuğu zorlu olabilir ve başarı zaman alabilir. Ancak ne olursa olsun vazgeçmeyin. İçinizdeki tutkuyu ve hedefinizi her zaman ön planda tutun.Kendinizi sürekli geliştirin: Oyunculuk bir sanattır ve sürekli olarak kendinizi geliştirmeniz gerekecektir. Tiyatro kurslarına katılın, oyunculuk tekniklerini öğrenin ve deneyim kazanın. Farklı rolleri deneyin: Çeşitli karakterleri canlandırmak size yeni perspektifler kazandırır. Cesurca farklı türlerdeki rolleri deneyin ve kendinizi sınırlamayın. Sosyal sorumluluk projelerine katılın: Sosyal sorumluluk projeleri, insanlarla daha fazla etkileşimde bulunmanıza ve farklı deneyimler yaşamanıza yardımcı olabilir. Aynı zamanda başkalarına yardım etmek de kişisel gelişiminizi artırabilir.İstikrarlı olun: Başarıya giden yol istikrarla doludur. Sabırlı olun ve her gün kendinizi geliştirmeye çalışın.İşte bu tavsiyelerle genç oyuncuların ve oyuncu olmak isteyenlerin yolculuğuna katkı sağlayabileceğini düşünüyorum.