Çanakkale’de Paleolitik dönem (Eski/Kaba/Yontma Taş Çağı) insanlarının göçlerine ışık tutacak olan 86 bin yıllık İnkaya Mağarası’ndaki kazılarda Orta Paleolitik döneme ait saplı alet uçları bulundu.
Çan’a bağlı Bahadırlı köyü sınırları içerisindeki İnkaya Mağarası, 2016 yılında Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi Antropoloji Bölümü Paleoantropoloji Ana Bilim Dalı öğretim üyesi Prof. Dr. İsmail Özer başkanlığında yapılan ‘Muğla ve Çanakkale İlleri Yüzey Araştırması’ sırasında bulundu. Anadolu-Balkanlar arasındaki Paleolitik dönem insanlarının göçlerine ışık tutacak olan mağarada 2017- 2020 yılları arasında Troya Müze Müdürlüğü başkanlığında, uluslararası bir ekiple dönemsel kazı çalışmaları yapıldı. Mağara, 2021’den itibaren de Cumhurbaşkanlığı kararı ile 12 ay boyunca kazı yapılacak alan ilan edildi. Mağaradaki kazı çalışmaları, bu sene 7 kişilik ekiple sürüyor. Mağarada bu yılki kazı çalışmalarında, Orta Paleolitik döneme ait saplı alet uçları bulundu.
EN ESKİ ÖRNEKLER 3,3 MİLYON YIL ÖNCESİNE AİT
Kazı Başkanı Prof. Dr. İsmail Özer, mağaranın batı kesiminde doğuya göre, daha çok saplı alet uçları çıkarıldığını belirterek, “Aslında uç deyince ilk başta sivri bir alet olarak algılanıyor. Ama uçlardan kastımız herhangi bir sapa takılan alet formunun olması. Paleolitik dönem aslında en eski taş alet kültürünün ortaya çıkışı ile başlıyor. Günümüzde dünyadaki en eski örnekleri, Afrika’da 3,3 milyon yıl öncesine kadar indiriliyor. Milyonlarca yıl boyunca taş aletler sadece birkaç parçanın kırılması ile elde edilen çeşitli alet üretimiyle devam ediyor ve kendi başına kullanılıyor” dedi.
İNSAN BEYNİ İLE ALET KULLANIMI İLİŞKİSİ
İnsan beyni gelişimi üzerinden alet yapımına ve kullanımına dikkati çeken Prof. Dr. Özer, “İnsan beyin gelişiminin bir aşamasında; bu taş aletlerin artık farklı materyaller kullanılarak, farklı bir amaçla, daha efektif bir şekilde kullanılmasına dönüştürülüyor. Dünya üzerinde ilk örnekleri belki de bizim kazı yaptığımız bu döneme denk gelen; bu taş alet formlarının sap olarak tanımladığımız kısımlarına kemik, boynuz, ağaç ya da kurutulmuş deri geçirilerek, bu taş aletin daha güçlü bir şekilde kullanılabilmesine izin veriyor. Bu aynı zamanda insan beyninin de artık daha karmaşık aletler üretebilme ya da farklı materyalleri kullanarak kendisini doğada daha iyi ifade edebilme becerisinin bir göstergesi” diye konuştu.
Doğrudan insan kalıntıları üzerinden veya insanların ürettikleri kültür kalıntılarından, besin artıklarından yola çıkılarak, insan davranışlarını yorumlamaya çalıştıklarını belirten Prof. Dr. Özer, “Bu sene kazıda bulunan aletler, insan beyninin gelişiminde önemli aşamalardan birini yansıtıyor. Bu aletlerin, taşların toprağı kazarak yumrulu besinleri bulmada, ağaç kabuklarını soymada ya da deri tabaklama gibi farklı işlevlerde daha güçlü bir şekilde kullanılmasına yarıyor” dedi.